04.04.2000 - Yeni Genel Merkez Binamızın Temel Atma Töreninde Yaptığı Konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
Yeni Genel Merkez Binamızın
Temel Atma Töreninde Yaptığı Konuşma
04 Nisan 2000

Muhterem Misafirler,

Saygıdeğer Basın Mensupları,

Kıymetli Arkadaşlarım,

Sevgili Bozkurtlar,

Hepiniz, yeni Genel Merkez Binamızın Temel Atma Törenine hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Bugün, Türk Milliyetçiliği davasının görkemli bir esere kavuşması için atılan ilk önemli adımı paylaşmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Aziz Milletimizin kader arkadaşı, can yoldaşı Milliyetçi Hareket'in yeni yüzyıla hazırlanışına şahitlik etmek için buradayız. Rahmetli Başbuğumuzun bir hedefine daha ulaşma kararlılığımızı ortaya koymak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Bugün, O'nun Hakk'a yürüyüşünün 3. Yıldönümünde, en büyük arzularından biri olan bu hayırlı ve tarihi girişimin temelini atıyoruz. Bu eser, Allah'ın izniyle tamamlandığında, yeni çağı yakalayıp geçmeye, Türk Milleti'nin kaderini değiştirmeye kararlı olan Milliyetçi Hareket Partisi'nin yeni genel merkez binası olacaktır.

Bu binanın, mimarisi, tekniği ve donanımı ile Türk medeniyetinin en yeni ve öncü eserlerinden biri olacağına, 21. Yüzyılın ihtiyaçlarına cevap vereceğine olan inancım tamdır. Projenin hazırlayıcısı değerli mimar ve bilim adamı Ahmet Vefik ALP'e bu vesileyle teşekkürlerimi sunuyorum.

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Ülkemizin geride bıraktığımız bir yüzyıllık zorlu tarihinde, milliyetçi aydınlar, gençler ve milliyetçi teşekküller hep müstesna bir yere sahip olmuştur.

Çanakkale'de, İstiklal Savaşı'nda destanlar yazarken, Cumhuriyetimiz kurulurken, Türk Milliyetçileri aziz milletiyle yan yanadır, omuz omuzadır. Aynı şekilde demokratik hayata geçilirken, tehditlere karşı konulurken Milliyetçi Hareket her an Türkiye'nin hizmetinde olmuştur.

Partimiz de, siyasi mücadelede gösterdiği gayret ve titizlik ile, izlediği yol ve yöntemler ile, demokrasi tarihimizin en dikkate değer siyasi teşeküllerinden biri olarak hayatiyetini sürdürmüştür.

Ülkemizin son 40 yılı dikkatle incelendiğinde görülecektir ki, ne merhum TÜRKEŞ Bey ve O'nun yetiştirdiği kadrolar, ne de Milliyetçi Hareket Partisi alışageldik siyaset kalıplarına uymuştur. Özellikle, dar siyaset hesaplarının ve kısır çekişmelerin dışında yer almaya özen göstermiştir. Ülkesi ve milleti için büyük düşünmüş, büyük düşünmeyi tavsiye etmiştir. Vatan ve millet sevgisindeki samimiyetin ve kararlılığın en nadide örneklerini sergileyerek bugünlere gelmiştir.

Yine, Rahmetli Başbuğumuzun sık sık vurguladığı gibi, Türk Milleti'nin hayati ve tarihi meselesinin bir medeniyet meselesi olduğunu, kültürden sanata, mimariden teknolojiye yepyeni açılımlar yapmak gerektiğine inanmış, bunları kendine şiar edinmiştir. Böyle bir anlayış ve çizgi, parti kimliğimizin ve politikalarımızın esasını teşkil etmiştir.

Yeni bir çağın eşiğinde bulunduğumuz bugün de, Türkiye'yi, aynı geçen yüzyılın başındaki Türkiye gibi, yine zorlu bir mücadele beklemekte, ülke yönetiminde büyük bir görev ve sorumluluk şuurunun varlığına ihtiyaç duyulmaktadır.

Bizler, bu topraklar üzerinde yüzyıllardır yaşayan, müşterek değerleri ve hedefleri farklılıklarından daha fazla ve anlamlı olan büyük bir milletin mensuplarıyız. Büyük millet olmamızın temel göstergesi, böyle bir anlayışın ve şuurun güçlü olmasıdır. Bütün planlı-yıkıcı çabalara, toplumsal ve ekonomik sorunlarımızın ağırlığına rağmen ülkemize ve birliğimize olan bağlılığımız, çok önemli bir ayrıcalığımızdır. Her şeyin üzerinde yer alan bu duygu ve düşünce birlikteliği, aynı zamanda yarınlara güvenle bakabilmemiz için bizlere cesaret ve ilham kaynağı teşkil eden milli hazinemizdir.

İşte Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'yi ebediyen var etme mücadelesini de, yeni çağı daha yaşanır kılma düşüncesini de, bu hazineden aldığı güç ile geliştirmekte ve yürütmektedir. Türk-İslâm medeniyetini yeni çağın dinamikleriyle yeniden üreterek bütün insanlığın, bütün dünyanın hizmetine sunmak, bizleri bekleyen tarihi görev ve sorumluluğun özünü teşkil etmektedir.

Günümüzde, teknolojik ve ekonomik gelişmenin son birkaç on yılda katettiği mesafe ve insanlığa sunduğu imkânlar çok önemli ve hayatidir. Küreselleşmenin ulaştığı boyutlar, demokratik süreçlerin ve insan haklarının giderek evrensel değerler haline gelmesi, dünyanın çehresini derinden etkilemeye ve değiştirmeye başlamıştır. Yeryüzü, bu yönüyle küçülmüş, kültürler ve medeniyetler arası etkileşim, daha somut ve sürekli bir nitelik kazanmıştır.

Bütün bu süreçler ve gelişmeler, kaçınılmaz biçimde milletlerarası ilişkilerin yoğunlaşmasını, bu da hem yeni küresel işbirliği organizasyonlarını hem de küresel rekabeti beraberinde getirmiştir.

Ancak, yaşanan bütün bu yoğun ilişki ve işbirliği çabalarının, yeterince adil ve insani bir küresel düşünce sistemine, yeni küresel altyapılara dayanmadığı görülmektedir. Bunun içindir ki, küresel eşitsizlikler ve sorunlar da giderek ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Böylece, bir taraftan teknolojik gelişme ve iletişimle "küçülen" yeryüzü, diğer taraftan sorunlarla birbirinden uzaklaşarak "büyümektedir".

Unutulmamalı ki, dünyamız, sadece imkânları, teknolojik kolaylıkları ve pazarlarıyla değil, kıtlık ve açlıklarıyla, savaş ve istikrarsızlıklarıyla vardır ve bir bütündür. İnsanoğlu, bir gerçeğe gözünü sonuna kadar açarken, başka bir gerçeğe yüzünü çeviremez. İnsanî ve ahlakî yükümlülüklerimiz, Türk Milleti'nin tarihi tecrübeleri ve medeniyet birikimleri, bizleri bu hususlara karşı daha duyarlı ve ilgili olmaya mecbur etmektedir.

Tabii bütün bunlar, ancak güçlü, huzurlu ve istikrarlı bir Türkiye ile mümkün olacaktır. Türkiye'nin kendisi kalarak küresel dinamikleri kavraması, öncelikle böyle bir lider ülkenin inşa edilmesiyle mümkündür. Böyle bir ülke, güçlü ve sağlıklı toplumsal, demokratik ve ekonomik yapılardan meydana gelen sacayakları üzerinde yükselecektir.

Kısacası, milli kimliğimizi koruyarak milletlerarası camianın saygın, onurlu ve etkin bir üyesi olabilmeyi mutlaka başarmak zorundayız.

Kıymetli Arkadaşlarım,

Değerli Gençler,

İşte, Türk siyasetinin, aydınının, sizlerin önündeki temel hedef budur. Aralarında hangi farklılıklar olursa olsun herkes, hepimiz, böyle bir müşterek hedefe kilitlenebilmeliyiz.

Çünkü, hedef ve stratejilerin yokluğunda olduğu gibi, üzerinde temel ve sürekli anlaşma olmayan hedeflerin varlığı da bir anlam ifade etmeyecektir. Hedefleri ve idealleri kaybolan milletler, geleceği olmayan sosyal varlıklar gibidirler. Çünkü, böyle durumlarda, toplumsal tutkal zayıflamış, ayrışma noktaları buluşma noktalarının önüne geçmiş olacaktır. Bir milletin geleceğini bu şekilde tehlikeye atmaktan, milli hassasiyetleri zayıflatmaktan kaçınmak şarttır.

Bunun için, küçük ve basit hesaplar peşinde koşmadan, kırıp dökmeden, her açıdan güçlü ve güzel bir Türkiye'ye biran önce ulaşmak, daha sonra da yaşanabilir dünya için katkı sağlamaya çalışmak, ana varlık sebebimiz olmalıdır. Bu uğurda tatlı bir rekabetin ilke haline gelmesi, donanımlı ve seviyeli bir siyasi mücadele geleneğinin hakim olması, en büyük arzumuzdur.

Böyle bir anlayışın bütün toplumda yerleşmesi, siyaset ile toplum arasında güven köprüsünün sağlam bir şekilde kurulması, milli hedeflere ulaşırken karşılaşacağımız engellerin kolayca aşılmasını mümkün kılacaktır.

Son günlerde yoğun olarak yaşadığımız Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmaları, böyle bir güven köprüsünün yeterince sağlam bir şekilde kurulamadığını göstermektedir. Değişik çıkar hesaplarının siyasi istikrarı tehdit edebildiği ortaya çıkmıştır. Tabii, Türk Siyasetinin kötü alışkanlıklarından kurtulması kolay olmamaktadır.

Partimiz, bu süreci, daha fazla sıkıntıya ve karamsarlığa yol açmadan en makûl bir şekilde sonuçlandırmak için üzerine düşeni yapacaktır. Ekonomik ve siyasi istikrarın, konjonktürel siyasi gelişme ve tartışmalardan kolayca etkilenmemesi için, daha özenli, daha dikkatli davranmak şarttır. Bunun, bütün siyasi partiler gibi, bütün sivil toplum kuruluşları ile medya mensuplarının da görev ve sorumluluk alanına girdiği unutulmamalıdır.

Muhterem Misafirler,

Kıymetli Arkadaşlarım,

Bizler, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bugüne ve yarınlara, ülkemizin geçmişte çektiği sıkıntılardan, yaşadığı krizlerden gerekli dersleri çıkartarak yaklaşmanın gayreti içindeyiz.

Türkiye'nin birliği ve dirliği konusundaki titizliğimiz gibi, hoşgörü ve uzlaşma kültürünün gelişmesindeki çabamızın temelinde de, bu anlayış yatmaktadır. Siyasi ve ekonomik istikrarın tesisi yanında, toplumsal istikrara ve dayanışmaya da önem veriyor olmamız, ülke ve dünya gerçeklerine bakış açımızdan kaynaklanmaktadır.

Halkımızın özlemlerine ve beklentilerine uygun yeni siyasetin uslûp ve yöntemlerini geliştirmeye gayret eden Milliyetçi Hareket, şimdi başka yeni hamlelere hazırlanmaktadır. 21. Yüzyılın bütün imkân ve gelişmelerini kavrayacak, halkına daha iyi hizmet vermesini mümkün kılacak bir önemli teşebbüse daha imza atmaktadır. Milliyetçi Hareket, yeni genel merkez binası ile, yeni çağın bilimsel ve teknolojik imkânlarını, siyasete daha fazla aktarmaya çalışmaktadır.

Bizler, modern parti genel merkezini Türk Milleti'nin ve demokrasimizin hizmetine sunmaktan büyük bir şeref ve mutluluk duyuyoruz. Zaten bu eser, sadece görünürde Milliyetçi Hareket Partililerindir. Bu eserin asıl sahibi, tabii ki, Büyük Türk Milleti'dir.

Türk Milleti varoldukça Milliyetçi Hareket de varolacak, yeniden diriliş mücadelemiz güçlenerek hedefine ulaşacaktır. Yeni genel merkez binamız, bu uğurda aziz milletimize ve ideallerimize yaraşır hizmetlere ev sahipliği yapacaktır.

En büyük güvencemiz, Türkiye sevdalıları genç ülküdaşlarımın varlığı ve azmidir.

Bu duygu ve düşüncelerle temel atma törenini başlatıyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı