Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “Hz. Mevlana’nın Vuslatı’nın 741’nci Yılı Münasebetiyle” yayımladıkları mesajı. 17 Aralık 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
“Hz. Mevlana’nın Vuslatı’nın 741’nci Yılı Münasebetiyle” yayımladıkları mesajı.
17 Aralık 2014

 

Hz. Mevlana Anadolu’nun kutlu bağrından insanlığa kollarını uzatan, evrensel mesajlarını ulaştıran devasa hidayet ve hikmet çınarıdır.

Vuslatının üzerinden yaklaşık yedi uzun asır geçmesine rağmen gönüllerde kor gibi yanmakta, kalplerin sultanı unvanıyla ruh dünyamızda yaşamaktadır.

Hz. Mevlana barış ve kardeşlik harcı, aşk ve sevgi kılavuzudur.

Onda umutsuzluk yoktur, yeise kapılmak görülmemiştir, bezginlik ve yılgınlık kapısından içeri girememiştir.

Kaleme aldığı Mesnevisi bir umman, hürmet ve hayranlıkla andığımız şahsı ezelden ebediyete kanatlanan iman kervanı, hakikat yoludur.

Hz. Mevlana son yurdumuzu güneş gibi ısıtarak aziz milletimizin mana kutuplarından birisi olmuştur.

İlahi aşk ve adanmışlıkla gönüllere girmiş, hoşgörü ve merhametiyle insanlığa şifa ve ümit aşılamıştır.

Hz. Mevlana ayrımcılığa kapalı durmuş, bozgunculuğa sırtını dönmüş, kalp kıran kötü söz ve zanlara uzak kalmıştır.

Onun çağrısı kavuşmaya ve kucaklaşmayadır.

Onun daveti aşkla buluşmaya ve imanla halden hale girmeyedir.

Hz. Mevlana hem bir mütefekkir, hem de alim ve gönül eridir.

Şayet Konya bir aşıklar tekkesi olmuşsa, sevgi ve muhabbet çeşmesi haline gelmişse bunun gerisinde ki asalet en başta Mevlana Celaleddini Rumi'dir.

Şemsi Tebrizi’den Sadrettin Konavi’ye; Muhyiddin İbn Arabi’den Sultan Veled’e kadar nice büyüklerimiz, nice ilim ve irfan ehlimiz vatan topraklarını sevgiyle sulamış, bağlılıkla yoğurmuş ve milletimize nurlu bir istikamet çizmiştir.

Hz. Mevlana “gel, yine gel, ne olursan ol yine gel” diyerek yapay engelleri kaldırmış, soğukluk ve mesafeleri gidermiştir.

Bu özlü ve özgüven telkin eden mübarek miras milletimizin en önemli kaynaştırıcı cevheri olarak yüzyıllardır geleceğimizi aydınlatmıştır.

Hz. Mevlana güzelliğin sembolü, faziletin yurdu, özlem ve cömertliğin zirvesidir.

“Hamdım, piştim, yandım” kelimelerine ömrünü sığdırmış, anlamasını ve özümsemesini bildikten sonra hepimize muazzam bir şuur emanet etmiştir.

Şu günkü zor ve sıkıntılı günlerimizde; şiddet ve düşmanlığın teşvik edildiği, bölücülüğün ve fitnenin yaygınlaştırıldığı bugünlerde, Hz. Mevlana’nın ‘öfkede ölü gibi, müsamahada deniz gibi ol’ tavsiyesine çok ihtiyacımız vardır.

Olduğu gibi görünmeyenlerin ya da göründüğü gibi olmayanların aziz büyüğümüzün manevi terbiyesinden alması ve öğrenmesi gereken çok şeyler olduğu da tartışma götürmez bir gerçektir.

Vuslatı’nın 741’inci senesinde Hz. Mevlana’yı saygı ve minnetle anıyor, ebediyete irtihalini düğünü olarak gören bu yüksek ahlakı rahmetle, duayla yad ediyorum.