Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, Yeni Yıl nedeniyle yayınladıkları kutlama mesajı. 31 Aralık 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
Yeni Yıl nedeniyle yayınladıkları kutlama mesajı.
31 Aralık 2014

 

2014 yılının bitmesine, yepyeni bir senenin başlamasına yalnızca saatler kalmıştır.

Türk milleti ve insanlık zorluklar içinde geçen bir yılı geride bırakmıştır.

2014; tarihte eşine ve benzerine az rastlanır olayların vasat bulduğu bir yıl olarak akıllarda kalmıştır.

Takvim yapraklarının 2015’i göstermesine az bir süre kala geçmiş gün ve ayların etraflıca muhasebesini yapmak, geleceğe dönük umutları yeni baştan güncellemek zannediyorum en akılcı yoldur.

Türkiye 2014 yılında yerinde saymak şöyle dursun, gerilemiş, gerginliklere hapsolmuş ve önünü görememenin ağır sancılarını yaşamıştır.

Önceki yılların fevkinde olacak şekilde, 2014 yılında adalet susmuş, hukuk yerlerde sürünmüş, insaf ve vicdan rafa kalkmıştır.

İşbirliği kanalları tıkanmış, uzlaşma ve diyalog yolları kapanmıştır.

Ahlaki ilkeler, demokratik teamüller, milli ve manevi değerler 17-25 Aralık failleri, rüşvet ve yolsuzluk zanlıları tarafından ötelenmiş, ölümcül operasyonlara tabi tutulmuştur.

2014 yılı; hırsızların, soygun çetelerinin, haram kadrolarının, devlet hazinesini yağmalayan, milli kaynakları zimmetine geçiren suç şebekelerinin taarruz, tahrik ve tertibine sahne olmuştur.

Ne yazık ki, yetim malına el uzatan, fakir fukara hakkına göz koyan gayri milli ve gayri ahlaki zihniyet, 2014 yılını zehir etmiş, her değere, her emanete savaş açmıştır.

Bu itibarla Türkiye’miz 2014 yılında hiç olmadığı, hiç görülmediği kadar yorulmuş ve hırpalanmıştır.

Geride kalan aylar göstermiştir ki, ülkemiz çok kötü bir yönetimin baskı ve şantajı altında kıvranmıştır.

AKP Hükümeti, milletimizle gönül ve mensubiyet bağını tamamıyla koparmıştır.

Milli irade; haksızlığın, hukuksuzluğun, ilkesizliğin ve usulsüzlüğün kılıfı, saklandığı kisvesi haline getirilmiştir.

2014’de AKP’nin kirli çamaşırları, karanlık ilişkileri, kapalı devre sürdürdüğü irtibatları birer birer açığa ve ortaya çıkmıştır.

Yolsuzluk batağına saplanan, yozlaşma çukuruna düşen Hükümet, doğruları çarpıtmak, adalet mekanizmasını çürütmek için inkar ve yalan yoluna başvurmuştur.

Rüşvetçiler korumaya alınmış, kaçakçılar, kasacılar, kutucular, vurguncular, yüzdeciler, havuzcular güvenceye kavuşturulmuştur.

2014’de adalet kaybetmiş, ahlaksızlık kazanmıştır.

Yolsuzluk şantiyesinin başında duran, organize soygunu sevk ve idare eden saray müdavimleri milletimizin güvenini kötüye kullanmış, hukuki süreçlere ‘darbe yapılıyor’ iftirasıyla kara çalmıştır.

Esasen darbe hukuk insanlarına yapılmıştır.

Gerçek darbe emniyet güçlerini, milli beka ve demokrasiyi hedeflemiştir.

Millet evlatları bir yanda yırtık ayakkabı giyip sefalet ve mağduriyet yaşarken, diğer yanda saraylar yaptırıp içine doluşanlar haksızlığın sembolü, vicdansızlığın numunesi olmuşlardır.

Başta Soma ve Ermenek olmak üzere, bir dilim ekmek uğruna yerin metrelerce altında hayatını kaybeden kardeşlerimizin acısını yüreğinde duymayan, yasını kalben tutmayan kim varsa; kolay yoldan kazanmanın, çalarak servet elde etmenin peşine takılmıştır.

Çalışmadan zenginleşmeyi, tasarruf etmeden kalkınmayı, yatırım yapmadan büyümeyi, sürekli borçlanarak refah içinde yaşamayı, dahası yolsuzluklara alışmayı kurumsallaştıran bir siyaset anlayışının bedelini gelecek nesiller ağır bir biçimde ödeyecektir.

Bu yakın tehlikenin önlenmesi, Türkiye’nin adalet rayına tekrar oturması 2015 yılında mutlaka sağlanmalı, rüşvet ve yolsuzluk çamuruna bulaşanlar adil ve bağımsız yargı önünde kesinlikle hesap vermelidir.

Diğer yandan, 2014 yılı bölücü terörün zirveye tırmandığı, ihanet sürecinin ve melanet müzakerelerin hız kazandığı kayıp bir dönem olarak hafızalarda kalacaktır.

Hükümet PKK’ya ve bölücü çevrelere Türkiye’yi ikram etmek, milli varlığımızı ve kardeşliğimizi peşkeş çekmek için işbirlikçilerle beraber kuyruğa girmiştir.

Şu anda Türkiye, çok ciddi risk ve tehditlerle boğuşmaktadır.

Milli güvenliğimiz aşırı tehlikelerle karşı karşıyadır.

Süreç ihaneti PKK’yı umutlandırmış, bölücülere ve bölücülüğe moral vermiş, motivasyon sağlamıştır.

Cizre’de çıkan olaylar, PKK ile Hüda-Par arasındaki kanlı çatışma ülkemizin ne hallere düşürüldüğünün, egemenlik haklarımızın nasıl çiğnendiğinin çok açık delili olmuştur.

‘Kandil’e nanik yapılıyor’ diyen çürümüş iktidar mensupları, Türkiye’nin çıkarları yerine PKK’nın hain emellerini savunacak kadar milli ahlak ve ruhtan uzaklaşmışlardır.

Tıpkı Ayn el Arap bahanesiyle Ekim ayının ilk haftasında çıkarılan vahşet manzaraları gibi, Cizre ve hatta Silopi’de de terör kapkara yüzünü bir kez daha göstermiştir.

Buna rağmen AKP Hükümeti vatan topraklarındaki terörist hesaplaşmasını sadece izlemekle, uzaktan uzağa seyretmekle yetinmiştir.

Türkiye ateşe verilirken, Hükümet kısır gündemlerin, sonu olmayan hezeyanların, vahim nitelikli akıl tutulmalarının girdabına düşmüştür.

 Cizre’deki hain ve kanlı kamplaşmayı karanlık ellerin provokasyonu veya paralel yapılanmanın tezgahı olarak tevil ve izah edenler, aslında Türkiye’ye en büyük hüsranı yaşatan aciz ve teslimiyetçi zihniyettir.

Ne acıdır ki, kaçak ve karanlık sarayda Atatürk resmini asmadan toplanan MGK’nın gerçek ve hakiki gündemi sanaldır, millet ve devlet menfaatiyle asla bağdaşmamaktadır.

Beklentimiz ve dileğimiz; 2015 yılında geçmişteki yanlış politikaların ve hatalı uygulamaların bir daha tekrarlanmaması, Türk milletinin tavizkar ve terör sevdalısı iktidardan kurtulmasıdır.

Çözülme ve çöküşe neden olan sorunlardan arınabilmenin tek çaresi şüphesiz milletimizin azim ve kararında ki sarsılmaz isabete bağlı olacaktır.

Bu çerçevede Türk milletinin muhteşem mazisinde göstermiş olduğu asil mücadelesinin bir benzerini 2015’de de ortaya koyacağına ve bunu onurlu tercihiyle tekrarlayacağına yürekten inanıyorum.

Yeni yılda ve daha nice yıllarda büyük milletimizin gücüne inanarak, ümidimizi canlı tutarak, karamsarlığa kapılmadan, yorulmadan, kardeşlik hukukuna sadık kalarak medeniyetimizi hak ettiği mevkilere çıkaracağımızdan kimse kuşku duymamalıdır.

Yeni ümitler ve yeni beklentilerle girilen yeni yılda öncelikle temennim ülkemiz ve tüm dünyada huzurun, sevginin ve hoşgörünün egemen olmasıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimin, Türk-İslam aleminin yeni yılını tebrik ediyor, Cenab-ı Allah’tan huzur ve esenlik içinde geçecek bir sene diliyorum.