Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Türk milletini, Türkiye’yi, Türk tarihini çepeçevre saran iftira ve suçlama kampanyasına bir yenisi daha eklenmiştir. Bu kapsamda Avrupa Parlamentosu skandal ve sakat bir karara imza atarak sözde “Ermeni Soykırım Tasarısı”nı büyük bir çoğunlukla dün itibariyle kabul etmiştir. AKP’nin “Tarihle yüzleştik, tabuları yıktık, ön aldık, ezberleri bozduk” açıklamaları soykırım lobisini heves ve heyecana boğmuş, maalesef böylesi bir dramatik neticenin ortaya çıkmasına zemin açmıştır. Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl yayımladığı zillet dolu özür mektubu, Davutoğlu’nun Ermenilere verdiği sıcak mesajlar bumerang gibi dönmüş ve Türkiye’yi vurmuştur. Ortada bir goygoyculuk varsa bu önce AKP’nin siyaset ruhunda aranmalıdır. Avrupa Parlamentosu’nun cehalet ve dalalet kokan cüretkar ve tek yanlı hasmane tavrı meşru olmadığı gibi adil ve isabetli de değerlendirilemeyecektir. Erdoğan ve Davutoğlu’nun sözde soykırım yalanına dolambaçlı sözlerle umut vermesi bugünkü karanlık tablonun esas ve asıl azmettiricisidir. Nitekim Avrupa Parlamentosu’nun açıklamasında; Erdoğan ve Davutoğlu’nun taziye içeren ve Osmanlı Ermenilerine yönelik zulümleri tanıyan açıklamaları doğru yönde atılmış adımlar olarak yorumlanmıştır. Bu yorumdan hareketle AKP’nin 1915 olaylarına bakışıyla, AP’nin yaklaşım ve kabulü arasında temelde farklılık olmadığı tüm berraklığıyla ortaya çıkmıştır. Vatikan’ın bulanık, tarihi gerçeklerle bağdaşmayan ve diaspora havariliğini teyit eden duruş ve tutumuna Avrupa Parlamentosu’nun da eklemlenmesi hiç kuşkusuz iyi niyet ve samimiyetle izah edilemeyecektir. Bu yüzden Türk milleti ağır bir tehdit ve şantaj çemberinin içine alınmıştır. Bunun yanı sıra çok cepheli sürdürülen tahrik ve saldırı oklarının hedefi yapılmıştır. Avrupa Parlamentosu 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyip tarihi hakikatleri yok saymış; ilaveten doğruları çarpıtmış, hukuki, ahlaki, insani ve vicdani ölçüleri rafa kaldırmıştır. Bu vahim gelişmeler karşısında hâlihazırda sorgulanan ve irtifa kaybeden Türkiye-AB ilişkilerinin geri dönülmesi zor bir mecraya gireceği tartışma götürmeyecek bir gerçektir. Üyelik müzakerelerinin sağlıklı, karşılıklı güven ve itimada dayalı bir şekilde nasıl yürüyeceğini muhataplarının açıklayıp aydınlığa kavuşturması ayrıca üzerinde durulması gereken bir muammadır. Avrupa Parlamentosu tarihi karartmakla kalmamış, yıllardır içten içe körükleyip kamçıladığı Türkiye ve Türk milleti alerjisini de saklanamayacak ölçüde açığa vurmuştur. Sömürgeciliğin şiddet ve dehşetle kaleme alınan kanlı geçmişini görmezden gelen, asırlarca insanlığa kast eden katliam ve soykırım vakalarının hesabını verecek yüzü ve cesareti bulunmayan Avrupa zihniyetinin Türkiye’ye söyleyecek hiçbir sözü olamayacaktır. Bu itibarla Avrupa Parlamentosu’nun kararı tarihi gerçeklere, uluslararası hukuka, insanlık vicdanına aykırı olup paçavradan farksızdır. Türk milletinin kutlu mazisinde soykırım izine rastlamak, toplu kıyım kirine tesadüf etmek kesinlikle imkânsızdır. Eğer Avrupa Parlamentosu soykırımcı arıyorsa, soykırım failleriyle ilgileniyorsa, farklı coğrafyalarda ölüm vadileri inşa eden insanlık suçlularına merak duyuyorsa kendi geçmişine bakmalı, kendi emelleriyle yüzleşmelidir. Geçtiğimiz yüzyılda, Ermeni çeteleri tarafından oluk oluk akıtılan Müslüman Türk kanını görmeyecek kadar kör ve kötürüm olanların sunacağı bir medeniyet tasavvuru, göstereceği parlak bir ufuk bulunmayacaktır. Ermeni tezlerine alenen hizmet eden, diasporanın güdümüne ve kontrolüne gönüllü olarak giren Avrupa Parlamentosu’nun ahlaken iflas sınırına yaklaştığı tartışmasızdır. Türk milletine soykırım çamuru atan bir uluslararası teşekkülün saygınlığından ve inandırıcılığından bahsetmek de imkân dâhilinde görülemeyecektir. Herhangi bir yaptırımı olmayan Avrupa Parlamentosu kararının gevşek ve zevahiri kurtaran açıklamalarla muhataplarına iade edilmesiyle kalınmaması milli bir sorumluluktur. Milliyetçi Hareket Partisi, Avrupa Parlamentosu’nun düşmanca muamelesine karşı şu tedbirlerin alınmasını yararlı ve zorunlu görmektedir. 1- Recep Tayyip Erdoğan tarafından, 1915 olaylarına yönelik olarak 23 Nisan 2014 tarihinde yayımlanan özür mesajı derhal geri çekilmelidir. 2- Başbakan Davutoğlu’nun 20 Ocak 2015 tarihinde yayımlanan ve 1915 olaylarına gayri insani yakıştırması yaparak tramva açıklaması getiren, dahası Ermenilerin acılarını paylaşmaktan bahseden mesajı acilen askıya alınmalıdır. 3- Başbakanlık Başdanışmanı unvanı taşıyan “1915’te Ermenilere yapılanlara soykırım dememek imkansız” diyen köksüz şahsiyetin fahri olarak bile olsa görevini sürdürmesine müsaade edilmemelidir. 4- Erdoğan’ın mihmandarlığı ve karanlık niyetleri doğrultusunda 24 Nisan’da Çanakkale’de yapılacak ve diasporanın hedeflerine uygun şekilde planlanmış toplantının ertelenmesi için lazım gelen önlemler bugünden alınmalıdır. 5- Erdoğan ve Davutoğlu başta olmak üzere, soykırım hayasızlığını tanıma ve tanıtma kadrosundaki marazi yüzler aziz milletimizden mutlaka özür dilemelidir. 6- Değil Avrupa Parlamentosu, tüm dünya Ermeni soykırımından bahsetse de bunun hiçbir karşılığının ve kalıcılığının olmayacağı dik bir duruş, kendinden emin milli bir üslupla duyurulmalıdır. 7- 2009 yılında Ermenilerle imzalanan teslimiyet ve acziyet protokolleri hususunda yanlış yapıldığı, milletimizin hak ve çıkarlarının gözetilmediği muhataplarınca itiraf edilmeli, bu çerçevede pişmanlık duyulmalıdır. Türk milletini mahcup ve mahkûm etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Kaynağı Türk düşmanlığı olan sözde soykırım iddia ve izansızlığının önce tanınma, ardından tazminat ve toprak talepleriyle eşgüdüm halinde ilerletilmek istendiği artık sır değildir. Bizim geçmişimiz tertemiz, geleceğimiz huzur ve aydınlık doludur. AKP ve 13 yıldır yanında, yöresinde hizalanan küresel simsarlar tarihi yürüyüşümüzü bozamayacak, önümüze engel çıkaramayacaktır. Tarihe Haçlı merceğiyle bakanlara verilecek toprağımız, dileyecek özrümüz yoktur, olmayacaktır. Ve unutulmasın ki, son Haçlı bakiyesi, içimize sızan Haçlı kalıntıları 7 Haziran’da defedilecek, Türkiye bütün külfetlerinden Allah’ın izni, milletimizin desteğiyle kurtulacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi buna yürekten inanmakta ve güvenmektedir.
|