Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. Yıldönümü münasebetiyle yayınladığı mesajı. 18 Mart 2016
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. Yıldönümü
münasebetiyle yayınladığı mesajı.
18 Mart 2016

 

 

Çanakkale Zaferi Türk ve dünya tarihinin akışını değiştiren, bölgesel ve küresel denklemleri baştan ayağa yenileyen stratejik bir diriliştir.

Çanakkale imanın, inancın, izzet ve iffetin; zillet, hezimet ve acziyeti mağlup ettiği kutlu bir mekândır.

101 yıl evvel Türk milletinin kaderi Çanakkale’de düğümlenmiş, varlığı Çanakkale’ye mühürlenmişti.

Zalimler en gelişmiş silah ve teknolojileriyle önce denizden, sonra başaramayınca karadan saldırmışlar, fakat bu aziz millete boyun eğdirememişlerdir.

Çünkü Türk milleti sükût kesmiş tepelerde, ateş almış koylarda parlamış; fırın gibi tabyalarda, tarihin nabız atışının duyulduğu mevzilerde çağlamış; kısaca Çanakkale’de namus ve şeref müdafaasıyla ayağa kalkmış, barbar istilasına karşı etten duvar örmüştür.

“Bir elimizi bağlasalar da tek elimizle Boğaz engelini aşarız” diyen Lord planları, haçlı hevesleri Çanakkale’de paramparça edilmiştir.

Metrekareye 6 bin merminin düştüğü mahşer yeridir Çanakkale.

Siperlere serilmiş kuru ot ve samanla doldurulmuş yataklarda hilalle yıldızın mürüvvetini düşleyen safiyet ve samimiyettir Çanakkale.

Karanlık Liman’da 26 mayını 100’er metre aralıklarla 4,5 metrelik derinliğe döküp düşmanın belini kıran Nusret Mayın Gemisi’dir Çanakkale.

Elbette Çanakkale dünyanın en büyük şehitliği, her sayfası şehit kanıyla yazılmış Türk tarihinin fedakârlık külliyatı, fazilet künhüdür.

Duaların himmetiyle, aminlerin gücüyle, elbette Türklüğün bükülmez bileği, eğilmez başıyla Çanakkale’de zulüm püskürtülmüş, düşman donanması denizin dibine yollanmıştır.

Bu tarihi başarı; en ince detaylarına kadar düşünülmüş ve kaleme dökülmüş büyük bir hazırlığın milli ve manevi değerlerle bütünleşmesinin eseridir.

Sırtına aldığı 276 kg’lık topla yenilmez armada şeklinde görülen savaş gemilerini deviren Seyit Onbaşı anlaşılmadan, milli yüreklerde sembol haline gelen Çanakkale’nin bir yönü eksik kalacaktır.

57. Alay’ın muhteşem iradesiyle birlikte, Conkbayırı, Arıburnu ve Anafartalar’da öne çıkan Mustafa Kemal’i özümsemeden Çanakkale’yi kavramak da kolay değildir.

Çanakkale dünyaya vurulmuş Türk damgasının asla silinmeyecek izlerinden bir tanesidir.

101 yıl önce iman kurşunun, havada küfür kurşunuyla çarpışarak, vatanın bağrına saplanmasına geçit vermeyen mücadele azmi esas manasından hala bir şey kaybetmemiştir.

Ancak cennet vatanımız üzerinde kirli hesap yapmayı bırakmayanların hala anlayamadıkları meseleyse, bin yıllık kardeşlikte karar kılmış olan milletimizin Allah’ın izniyle bu plan ve hesaplara fırsat vermeyeceği gerçeğidir.

Bir asır evvel ufkumuzun tam önüne hayasızca kazılan işgal çukurları şehit kanlarıyla örtülmüş, batıl projeler Çanakkale’nin manevi havasında boğulmuştur.

Dün Çanakkale önlerine kadar gelme cüreti gösteren emperyalist caniliğin bugünkü kuklaları yine hendeklerle, yine çukurlarla, yine vatan evlatlarına ateş ve ölüm yağdırarak sonuç alacaklarını sanmaktadırlar.

Şunun bir defa önemle altını çizmek isterim ki, Çanakkale ruhu Türk milletine Levh-i Mahfuz’dan itibaren yazılıdır ve bu ruh hainlere, katillere Türk vatanını dar edecektir.

Devletiyle bütünleşen aziz milletimiz yıkım lobisine, çözülme akıntısına, şehirlere konuşlanan eli silahlı insan artıklarına geçit vermeyecektir.

“Ben olmazsam devlet yıkılır” diyecek kadar kibre batan, Türk milletini küçümseyen, Çanakkale’yi geçilmez yapan şuuru görmezden gelenler bu gerçeği idrak etmeli, içine girdikleri yanlıştan muhakkak dönmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti kişilerle kaim değildir.

Ve hiç kimse kendini dev aynasında görmemeli, vazgeçilmez addetmemelidir.

Hangi oyun ve tuzaklar devreye sokulursa sokulsun, Türk milletinin birbirinden ayrılmayacağının nişanesi; şanlı hilalin gölgesi altında, Diyarbakırlı Bayram’ın, Erzurumlu Hasan’ın, Trabzonlu Adem’in, Kayserili Ahmet’in, Şanlıurfalı Hüseyin’in, İzmirli Murat’ın ve Ankaralı Mehmet’in bugün Çanakkale sırtlarında yan yana yattığı muazzez kabirlerdir.

Vatan işgale uğramasın, namahremimize el değmesin, birlik ve bütünlüğümüz bozulmasın diyerek Çanakkale’yi aşılmaz kılan cesaret, Allah’a hamd olsun ki hala değerinden bir şey kaybetmemiş, hiçbir zaman da kaybetmeyecektir.

Bu vesileyle Çanakkale’de bedenlerini siper ederek istiklalimizi koruyan, Cumhuriyet’in yolunu açan, Türk ve insanlık tarihini derinden etkileyen tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.

“18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi”nin yıldönümünde devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, vatan ve millet uğruna hayatlarını kaybetmiş tüm şehitlerimize ve muhterem ecdadımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.