Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
UYUM YASALARI, ANAYASAL DÜZENLEMENİN RUHUNA UYGUN OLMALI 39 il teşkilatımız 21 mayıs’taki kongrelerinde demokrasi şöleni yapacak 16 Nisan referandumu, Türkiye’de kurulu bozuk düzenin bütün taşlarını yerinden oynatmıştır. Ülkemizin birikmiş yığınla sorunlarına çözümler üretme ve milletimizin yarınlarını güvenceye alacak hamleler yapma yeteneğinden yoksun bütün kurumlarında devlet ve millet hayatını ilgilendiren önemli değişiklikler için fırsat doğmuştur. Türkiye’de elitist, bürokratik ve oligarşik zihniyetin temizlenmesine ve her şeye millet için, millete göre ve millet tarafından karar verilecek bir yönetim anlayışına geçilmelidir. Türkiye’nin yürütme erkini doğrudan millete dayandırarak güçlendirmeyi amaçlayan Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin anayasal süreç başarıyla tamamlanmıştır. Sistemin verimli işleyişi ve kalıcılığı, çıkarılacak uyum yasalarının düzenlemenin ruhuna uygun olmasıyla mümkün olacaktır. Toplum hayatında birlik ve bütünlüğü, devlet hayatında güven ve istikrarı tesis edecek, milletle devleti barışık kılacak bir sistemin tam anlamıyla inşası ülkemize ihtiyaç olan nefesi aldıracaktır. Türkiye 15 Temmuz’da yaşadığı kanlı darbe girişiminin ve sınırlarımıza askerlerini dizecek kadar ileri giden emperyalist devletlerin vesayet savaşlarının araçları olan terör örgütlerinin hain saldırılarının yaşattığı acı tecrübelerden ders çıkarmak ve kendine çeki düzen vermek zorundadır. Türkiye içeride ve dışarıda tam bir kuşatma altındadır. İçerideki çıkar gruplarının ve örgütlü kripto azınlıkların küresel haydutlarla işbirliğinin ülkemize yaşattığı beka sorununa çözüm bulunmalıdır. Türkiye’nin reforma tabi tutulan yönetim sistemi, aynı zamanda yönetici zihniyetin de dönüşümüyle anlamlı olacaktır. Türk milletinin sandıkta verdiği yetki, hiçbir etnik grup, mezhep ya da çıkar grubuyla paylaşılamayacak ölçüde mukaddes bir emanettir. Türkiye’yi yönetme yetki ve sorumluluğuna sahip olanların yapacakları tercihlerde liyakat ve millete sadakati esas alacakları bir zihniyet dönüşümü, iç cepheyi sağlamlaştıracaktır. Yakın geçmişin toplumsal parçalanmışlığa ve güvensizliğe yol açan açılım politikaları, ülkemize yönelik tehdidin bir parçasına dönüştü. Devlete uygulattırılan yanlış politikalar, milletin birlik ve bütünlüğünü bozdu. Kazılan hendeklerde vatandaşımızın esir edildiği, devletimizin küçük düşürüldüğü o günler geride kaldı. Ancak açılımın ve hendek siyasetinin fikir babaları medyadaki etkinliklerini sürdürüyorlar. Her fırsatta Türkiye’yi yeniden kendi içinde çatışmaya sürükleyecek politikaları süsleyerek öne çıkaran açılım lobisi, 16 Nisan referandumunun ruhunu yansıtan tek millet ve tek devlet düsturuna bütün Türkiye’den olduğu gibi bölgeden gelen desteği gizleyebilmek için her yolu denemektedir. Halbuki millet kararını verdi, bir daha bölücülüğe tavize müsaade etmeyeceğini onayladı. Terör örgütünün esaretinden kurtulan vatandaşlarımız da milli birliğin bir parçası olduklarını oylarıyla tasdik ettiler. Milli iradenin sözünün üstüne söz söylemek, Türkiye’de belli bir kesimde alışkanlık haline gelmiştir. 16 Nisan’da milletimiz daha güçlü ve merkezi bir yönetime onay verdiği halde, açılımcılar ve federasyoncular hayallerinden vazgeçmeye niyetli gözükmemektedir. Referandumda yarıdan bir fazla oyu alan kazandığı halde, CHP bir kere olsun milletin sözünü kabule yanaşmamaktadır. Milletin sözüne sırtını dönerek işi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar götüren CHP ve yapışık ikizi HDP, toplumsal gerginlik ve cepheleşmeden medet umacak kadar çaresiz hale düşmüştür. Ana muhalefet gibi önemli bir sorumluluğu taşımaktan uzak bu zihniyet, referandum gecesinden bu yana sokağı bir çözüm olarak işaret eden açıklamalarıyla Türkiye’de Arap Baharı özlemi içerisinde olduğunu ifşa etmektedir. Milletin ihtiyaç ve beklentilerini duymaktan uzak CHP yöneticileri, koskoca Atatürk’ün partisini başka partilerin düşkünlerine ve HDP’nin sözcülüğüne muhtaç hale düşürmüştür. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adına ve amblemine bağlı vatansever tabanına rağmen, CHP’yi idare edenler cezaevindeki HDP’lilerin yokluğunu aratmayan çıkışlarıyla Atatürk’ün kemiklerini sızlatmaktadır. Sandıktan ümidini çoktan kesen ve sokaktan ya da siyasi kumpaslardan medet uman Cumhuriyet Halk Partisi, bugün kendi tuzağına düşmüştür. Milliyetçi Hareket Partisi içerisinde huzursuzluk çıkarmak için sahip olduğu medya gücünü ve belediye imkanlarını sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyen CHP yönetiminin uyguladığı fitne programı ayaklarına dolaşmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nde organize edilen mühendislik çalışmasıyla, Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde hazırlanan dalgalanma ilişkilidir. Siyasi partileri dizayn etme programının nerelerde hazırlandığı ve nasıl devreye sokulduğunu CHP yöneticilerinin bizden daha iyi bildiğinden şüphemiz yoktur. MHP’yi karıştırmak amacıyla demokrasi adına mangalda kül bırakmayan CHP’deki zihniyet, kendi partilerindeki en ufak çıkışa dahi kapının önünü göstererek sahte demokratlığını ispatlamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi yıllardır üzerine uygulanan sayısız fitne ve karalama programına karşı bağışıklık kazanmıştır. MHP kumpasa ve fitne fücura karşı şerbetlidir. Türkiye’nin yaşadığı en ağır travmalardan birisi olan 15 Temmuz hadisesinden çok daha önce, darbenin siyasi ayağı MHP içerisinde gerçekleştirilmek ve bir siyasi karargaha dönüştürülmek istenmiştir. Beş benzemezi bir araya getirmiş görünen 16 Temmuz’un hayır cephesi, aslında 15 Temmuz öncesi MHP operasyonundan itibaren bir merkezden yönetilen blok halindedir. Türkiye’nin her tarafını dolaşarak MHP aleyhine propaganda yapanlar gibi, Türkiye’nin başına bomba yağdıranlar da yenilmeye mahkum olmuştur. 15 Temmuz’da talimatı okyanus ötesinden alan ihanet şebekesinin beli kırıldığında, MHP’deki fitne harekatı da bıçak gibi kesilmiştir. Türkiye üzerindeki hain emeller ile devlet ebed müddet diyen Ülkücülerin düşmanlarının ortak olduğu bir kere daha ispatlanmıştır. Emperyalizmin hedefindeki Türkiye’de ilk tehdit edilen ve ortadan kaldırılmak istenen hep MHP olmuştur. Türk devletinin içerisine sızan fetö’nün, kazdığı hendeklerde boğulan PKK ve uzantılarının en nefret ettiği kesimin Ülkücüler olması boşuna değildir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücüler, Türk milleti için bir erken uyarı sistemi gibidir. Milletimizin mutlu yarınları için fikir çilesi çeken, maddi ve manevi her türlü mücadeleyi göze almış Ülküdaşlarımız, her türlü şer odağının yaydığı bütün fitne ve fesadı ayaklarının altına alarak millete hizmet yolunda emin adımlarla yürüyüşlerine devam edecek imana, ferasete ve iradeye sahip olduklarını ispatlamıştır. Ülkücü Hareket içeriden ve dışarıdan her engeli aşarak yıkılmadıkça Türk milleti de yarınlarından emin olacaktır. Sovyetler’in dağılıp komünizm tehlikesi kalktığı günden beri yaşanan her sosyal ve doğal olaydan sonra MHP’nin yok olacağına ilişkin derin analiz ve temennilere rağmen, Türkiye’de bir Milliyetçi Hareket Partisi gerçeği vardır. Yine medyadaki eski tüfeklerin MHP’yi sözde bitiren analizleriyle eş zamanlı, Partimiz kurum içerisinde demokratik süreci işleterek ülkemizin kaderine yön verecek kadrolarına taze kan takviyesi yapmaktadır. Bu amaçla Milliyetçi Hareket Partisi’ni 12. Olağan Büyük Kurultaya götürecek kongre takvimimiz önemli bir aşamaya gelmiştir. Partimizin 640 teşkilatında ilçe kongrelerimiz tamamlanmıştır. 21 Mayıs 2017 Pazar günü ilçe kongrelerini tamamlayan 39 İl Teşkilatımız, gerçek bir demokrasi şöleni havasında il kongrelerini yapacaklardır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kongre süreci, herhangi bir hizip ve çatlağın yanı sıra kavga ve huzursuzluğun olmadığı, Ülkücü disiplini ve olgunluğu içerisinde bir şölen havasında devam etmektedir. MHP kongrelerinde kutlu davamıza gönül vermiş Ülküdaşlarımızın yarışında asla kaybeden yoktur. Partimizin başarısı için davamıza gönül vermiş herkesin kucaklandığı kongrelerimiz, teşkilatlarda, söylemde ve eylemde birliğin sağlanmasına vesile olmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi ilçe ve il kongrelerini bitirdikten sonra, 12. Büyük Kurultay ile kongre sürecini tamamlamış olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi önümüzdeki süreçte Türk siyasetinde belirleyici olmaya, büyük Türk milletinin bekasını ilgilendiren konularda etkin ve yönlendirici olmaya devam edecektir. |