Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin,
Rahmet, mağfiret, manevi kurtuluş ve bereket ayı olan Mübarek Ramazan günlerini geride bırakarak bayrama ulaşmış bulunuyoruz. Allah’tan niyazım tuttuğumuz oruçları, kalpten, ta en derinden kopup gelen dua ve ibadetlerimizi kabul etmesidir. Ramazan; diriliş mevsimi, tövbe mektebi, huzur ve dayanışma medeniyetidir. Ne var ki yaşadığımız ağır buhranlar, iç ve dış politikada vasat ve varlık bulan trajik vakalar Ramazan ayının anlam ve ruhuna gölge düşürmüştür. Hain ve bölücü terör girdiği kanlı vardiyada provokasyonlarını alçakça sürdürmüş, sivil ve güvenlik görevlisi evlatlarımızı acımasızca şehit etmiştir. Türkiye düşmanları Ramazan’da da boş ve atıl durmamıştır. FETÖ-PKK-PYD-YPG-IŞİD gibi canavar yapılar; küresel mahfillerden, karanlık efendilerinden aldıkları emirler doğrultusunda masumlara, ülke ve devletlerin egemenlik haklarına kast etmek için arka arkaya kademeye ve nöbete girmişlerdir. Terör yalnızca Türkiye’nin sorunu değildir. Nitekim dünyanın değişik bölge ve coğrafyalarında görülen saldırı ve suikastlar bunun bariz ispatıdır. İnsanlık terörle boğuşmaktadır. Buna karşılık küresel akıl dağınık, küresel vicdan suskun ve tedirgindir. Türk milletinin terörle mücadelesine şaşı bakan, şüpheyle yaklaşan, bununla yetinmeyip terör örgütlerinin sırtını sıvazlayan çifte standartçı ülkelerin terörizmden şikayetçi olmaları inandırıcı ve ikna edici bir tavır olmayacaktır. Türkiye yoğun bir beka mücadelesi vermektedir. Üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasından, mensubu olduğumuz aziz millet varlığından, sahibi olduğumuz kutlu devlet yapısından taviz isteyen, çözülme bekleyen, çürüme dileyen çok sayıda iç ve dış mihrak hazır kıta pusudadır. Bu itibarla tehdidin dozajı çok fazla, tehlikenin ölçeği çok yüksektir. Türk milletinin karşı karşıya olduğu vahim meseleler fuzuli yürüyüşlerle aşılamayacak; hezeyan adımlarla engebeli yollarda adalet ve ahlak bulunamayacaktır. Milli birlik ve kardeşlik ruhu diri olduktan, dayanışma ve yardımlaşma şuuru ayakta durduktan sonra hiçbir hain emel, hiçbir yabancı ajan, hiçbir işbirlikçi Türkiye’ye zarar veremeyecektir. Bayram günlerinde olduğu gibi herkes gönülden tokalaşmalı, yürekten kucaklaşmalıdır. Dargınlıklar bitirilmeli, küsler barışmalıdır. Çünkü haricimizde bu kadar saldırı ve sorun varken enerjimizi içe dönük basit anlaşmazlıklarla heba edemeyiz, potansiyel gücümüzü nafile yere harcayamayız. Türkiye Cumhuriyeti milli güvenliğiyle birlikte, mücavir alanlardaki komşu ülkeleri ve soydaşlarımızı da her zaman gözetmeli, üzerine düşen tarihsel sorumluluğu yerine getirmelidir. Özellikle Türkmen kardeşlerimizin bizleri üzen ve kahreden mağduriyetleri her yönüyle ortadadır. Irak’taki Türkmen kardeşlerimizin daha fazla hak kaybı, daha fazla eziyet ve baskı görmemesi için mutlaka ki öncü ve ana taşıyıcı bir kuruma ihtiyaç vardır. Bu öncü kurum da hiç şüphesiz Irak Türkmen Cephesi, önderi ise Sayın Erşat Salihi’dir. Türkmenli emniyete alınmadan Ankara rahat ve istikrarlı olamayacaktır. Türkmenler huzura kavuşmadan Türk milletinin gergin ve kaygılı bekleyişi son bulmayacaktır. Dileğim bayram ruhunun, kardeşlik ve birlik hukukunun Türk-İslam coğrafyalarına nüfuz etmesidir. Öncelikle bütün vatandaşlarımın, Türk-İslam âleminin Ramazan Bayramını kutluyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şu anda milletimizin varlığı, güvenliği ve istikbali için mücadele veren, nöbet tutan evlatlarımıza sağlık, başarı ve esenlikler temenni ediyor bayramlarını tebrik ediyorum.
|