Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
Yeni bir Kurban Bayramı’na yeniden kavuşmanın, üzerimize vacip bir görevi bir kez daha yerine getirmenin manevi değer ve hazzını milletçe yaşıyor, yaşatıyoruz. Kurban, Allah’a manen yaklaşmanın, ruhen yakınlaşmanın eşsiz bir fırsatıdır. Bayramlar; umutsuzluğun koyu sisini dağıtan, karamsarlığın kalın örtüsünü kaldıran, husumet ve kutuplaşmanın keskin ucunu törpüleyen birlik ve beraberlik meşalesi, dayanışma ve kardeşlik membaıdır. Kurban, aynı zamanda birbirimize daha yakın durmanın, birbirimizi tanıyıp önyargıları parçalamanın mübarek ve muazzez bir imkânıdır. Sıkılı yumrukları açmak için bayramlaşmalıyız. Gerginlikleri yumuşatmak, küslükleri bitirmek, küskünleri barıştırmak için bayramı bir kucaklaşma vesilesi olarak değerlendirmeliyiz. Dargın yüzleri, solmuş duyguları, sönmüş ilişkileri, soğumaya terk edilmiş diyalogları eski havasına ulaştırmak, arzu ve temenni ettiğim seviyelere çıkarmak amacıyla bayramı ulvi bir milat, kutsi bir misak olarak görmeliyiz. Bilinmelidir ki, kavgada hayır yoktur, ayrılık ve bölünmede sonuç yoktur. Türk milleti Allah rızası için kestiği kurbanların ilahi mükâfatıyla önündeki engelleri aşacak, daha güçlü bir şekilde bekasına, varlığına, kimliğine, kültürel ve tarihsel haklarına sonuna kadar sahip çıkacaktır. Elbette bu bayramda da mazlumların çığlığı dinmemiştir. Türkiye’nin hassas ve kırılgan gündemi devamlı surette kökleşirken, gönül coğrafyalarımızdan gelen kara ve acı haberler bizleri derinden üzmektedir. Müslümanlar zalimlerin, insan canından, insan kanından nemalanan gaddar ve barbarların kurbanı olmaktadır. Maalesef Myanmar’ın Rakhayn Eyaletinde 25 Ağustos’tan beri, önceki vahşetleri mumla aratacak bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Güvenlik operasyonları bahanesi altında binlerce Müslüman’ın katledilmesi insanlığın gözleri önünde cereyan etmektedir. İnsani kriz felaket boyuttadır. Myanmar’da çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil ve masumların hedef alınması şiddet ve dehşetin boyutundaki korkunç ve kahredici gerçeği çok net ortaya koymaktadır. Özellikle Bangladeş sınırında Müslümanlar saldırgan ve acımasız niyetlere kurban gitmektedir. Müslümanlara yönelmiş saldırıları lanetliyor, çok acil insani ve diplomatik müdahalelerle kıyım ve katliamın önüne geçilmesi çağrısında bulunuyorum. Uluslararası toplumun gün be gün katlanan ve nerede duracağı belirsiz olan feci olaylara ilgisiz ve duyarsız kalmaması en içten beklenti ve temennimdir. Rohinga Müslümanlarına yönelmiş ağır ve vahim cinayetlerin bıçak gibi kesilmesi konusunda daha aktif, daha etkin, daha baskın ve sonuç alıcı mücadelenin sergilenmesi şarttır, vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Unutulmasın ki, zulme sessiz ve seyirci kalanlar, zalimlerin emel ve heveslerine zımnen destek çıkan yüzsüzlerdir. Bir diğer sorun ve sıkıntı kaynağı da Türkmeneli’nde yaşanmaktadır. Peşmerge yönetimi 25 Eylül’de yapmayı planladığı sözde Kürdistan referandumunda hala inat ve ısrar etmektedir. Bunun yanında, 29 Ağustos’ta toplanan Kerkük Vilayet Meclisi’nin sözde referanduma Kerkük’ü de dahil etme kararı rezaletler ve hıyanetler serisine yeni bir ilavedir. Türkmen yurtları asil ve asli sahiplerinden koparılmak istenmektedir. Buna izin verilmemeli, buna asla müsaade edilmemelidir. Çünkü Türkmeneli Türk’ün öz yurdudur. Kerkük Türk’tür, mütecaviz emel, hedef ve etnik soykırıma tabi tutulamayacaktır. Türkiye her türlü ihtimali stratejik ve milli güvenlik şuuru kapsamında planlamalı, güney sınırları boyunca senaryosu yazılan hain ve hasmane oluşum ve yapılara göz açtırmamalı, fitneyi odağında etkisiz hale getirmelidir. İnanıyorum ki, kavrayıcı ve kuşatıcı tahlil ve milli terbiye maharetiyle, çeşitlilik gösteren iç ve dış sorunların üstesinden gelmek için bayramlar aradığımız gücü fazlasıyla bahşedecektir. Yeter ki, bunları görmesini bilelim. Yeter ki, bunları fark edecek basiret cevherine haiz olalım. Bayram; kavuşmanın, kaynaşmanın ve kucaklaşmanın sıcacık tebliğidir. Bayram; kardeşliğin, dostluğun ve yakınlığın hiç değişmeyen adresidir. Bayram; millet olmanın, bir olmanın, birlik içinde yaşamanın, ihanet kuşatmasını yaracak dirayet ve direncin mübarek bir kaynağıdır. Bizi ayırmak isteyenlere en güçlü ve kalıcı cevap bayramın manevi hikmetlerle dolu anlamında saklıdır. Bizi biz yapan, bizi köklerimize ve kimliğimize sımsıkı bağlayan bağlardan birisi de böylesi anlam dolu gün ve dönemlerdir. Altın çağını yaşayan ihanetin, zincirlerinden boşalan kötü niyetin hak ettiği ders ve karşılığı almasını inanç ve kararlıkla temenni ediyor ve bu yolda her şeyi göze alıyoruz. Tehdit edilen güvenliğimizin, sarsılan muhabbetimizin korunmasını arzu ediyor, bunu bekliyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın ki, biz Türk milletinin sözünü, değerlerini ve hedeflerini heyecanla taşıyoruz. Biz Türk milletinin varlığını, bağımsızlığını ve bin yıllık kardeşlik hukukunu cesaretle savunuyoruz. Son yurdumuza gözümüz gibi bakıyoruz, bakmaya da devam edeceğiz. Üzerine gölge düşmemesi, sırtına hançer saplanmaması için teyakkuz halinde bekliyoruz. Biz ne yaptığımızı, neye sahip olduğumuzu ve nereye varmak istediğimizi biliyor ve bunu yüreklerimizde taşıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, aziz vatandaşlarımın, yurt dışında yaşayan kardeşlerimin, şehit ailelerinin, mazlum düşmüş Türk-İslam dünyasının mübarek Kurban Bayramı’nı içtenlikle tebrik ediyorum. Bayram süresince tatil, akraba ve aile ziyareti maksadıyla yollara düşen vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymalarını yeni acı ve kayıpların yaşanmaması için önemli görüyorum. Hac faraziyesi için kutsal topraklarda bulunan tüm kardeşlerimizin ibadetlerinin kabulünü Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Bayramımız kutlu olsun, Rabbim büyük milletimizin yüzünü güldürsün, yar ve yardımcısı olsun.
|