Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
Türk milletinin beka mücadelesinin, istiklal müdafaasının en şiddetli sayfalarından birisi de hiç kuşku yok ki Sakarya Meydan Savaşı’dır. Sakarya kıyıları seneler süren acı verici gerilemenin durduğu, çekilmenin son bulduğu Türk tarihinin nirengi noktası, ağırlık merkezidir. Şunu çok iyi biliyoruz ki, aziz milletimiz imkânsızlıklara imanıyla direnmiş, işgallere istiklal iffetiyle meydan okumuş, göğüs germiştir. Milli Mücadele’de eşsiz ve emsalsiz bir yeri olan Sakarya Meydan Savaşı’ndan sonra, 19 Eylül 1921 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya “Gazilik ve Müşirlik” unvanı bir kanunla verilmiştir. Bu tarihi hadisenin 96.yıldönümünde elbette gazilik ruh ve şuurunu, gazi olmanın anlam ve önemini hakkıyla bilmek, layıkıyla değerlendirmek zorundayız. Çünkü gazilik şehadete hazır ve inanmış yüksek bir vicdanın, fedakârlığın her türlüsüne peşinen talip olan anıtlaşmış bir yüreğin itibar ve mükâfatıdır. Şehitlik ve gazilik birbirini tamamlayan, birbiriyle derin ve doğrudan bağı olan iki kutlu değerimiz olarak milli ve manevi hayatımıza mühür vurmuş, yön vermiştir. Nitekim “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayış ve kavrayışı Türk milletine bütünüyle hakim olmuş, nice badireleri, nice engelleri korkusuzca aşmasını sağlamıştır. Gazilik; yerine getirilmiş bir görevin gönül huzuru olmanın yanında, büyük milletimizin en kutsi değerlerinden, en saygın manevi rütbelerinden birisidir. Gazilerimiz kahramanca bir mücadelenin sönmeyecek meşaleleri; bayrak, millet ve vatan sevdasının silinmeyecek muhafızlarıdır. Tarih boyunca destan destan büyüyen tüm şehitlerimize, tüm gazilerimize ikamesi mümkün olmayan şükran, minnet ve vefa borcumuz olduğunu unutmamak lazımdır. Eğer bağımsızsak, eğer milli kimliğimizle üzerinde yaşamış olduğumuz toprakları vatan yapmışsak bunun şeref payesi hem şehitlerimizin hem de gazilerimizindir. Şu tarihi ve manevi hakikati herkes bilmelidir ki; şehadeti göze almış, gaziliği kader bilmiş Türk milletini yenecek, bekasını yıkacak henüz bir güç ve kudret var olmamıştır. Milli Mücadele’den 15 Temmuz hain FETÖ darbe teşebbüsüne kadar gazilik onuru, şehitlik gururu her türlü istilaya, her türlü düşmanca akına karşı adeta etten duvar örmüş; çok şükür vatan emniyette, devlet ayakta kalmıştır. Türk milleti gazilerimiz ve şehitlerimiz sayesinde aydınlık bir geleceğe şanlı geçmişimizin hatıra ve emanetleriyle yürüyecek, bunun önüne de hiçbir hain mihrak ve müstevli emel geçemeyecektir. Çevremizde kurulmak istenen ihanet şantiyesine, sınırlarımız dibinde temeli kazılan terör devletine Türk milletinin gazilik onuru, asırları aşıp gelen kahramanlık duygusu yine izin vermeyecektir. 25 Eylül referandumu yoluyla Kerkük’e vurulmak istenen pranga sökülüp atılacak, milli güvenliğimize yönelen aşırı tehdit ve karşı saldırılara milli kenetlenme, kardeşlik ve gazilik hukukuyla karşı koyulacaktır. İnancım, ümidim, beklentim budur. Kaldı ki başka çare, çıkış ve çözüm de yoktur. Bu duygu ve düşüncelerle devletimizin kurucusu ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, kurucu kahramanlara, aziz şehitlerimize, ebediyete irtihal etmiş gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hayatta olan bütün gazilerimizin 19 Eylül Gaziler Günü’nü yürekten kutluyor, huzur ve esenlik dolu uzun bir ömür temennisiyle hepsine saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Ayrıca 2017-2018 Eğitim ve Öğretim Yılı’nın başlaması münasebetiyle sevgili öğrencilerimize, saygıdeğer öğretmenlerimize ve tüm velilere Allah’tan kolaylık ve başarılar niyaz ediyorum.
|