Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, Türk milleti çetin günlerden, zorlu süreçlerden, bedeli yüksek bir dönemden geçmektedir. Milli varlığımızı tehdit eden, istikbalimizi tehlikeye sokan karmaşık ilişkiler serisi, kaotik gelişmeler dizisi tüm boyutlarıyla karşımızdadır. Geniş ve büyük bir coğrafyada varlık, birlik ve dirlik mücadelesi veren Türklük şuuru her şeyden evvel sahip olduğu tarihsel ve kültürel zenginliklerle saldırılara direnmektedir. Bu zenginliklerin en başında, hatta kaptan köşkünde güç kaynağımız, bekamızın güvencesi güzel dilimiz Türkçe bulunmaktadır. Dil, bir medeniyet alameti, bir millet hazinesi, bir kültür vahasıdır. Elbette Türk milletinin dili Türkçe’dir. Kaldı ki bu ezeli hakikat hiç değişmeyecektir. Türkçe, var oluşumuzun teminatı, bağımsızlığımızın ebedi güvencesidir. Dil aynı zamanda siyasi ve kültürel birlikteliğe stratejik boyut kazandıran kimlik ve kişilik harcımızdır. Dilde başlayacak bir çözülmenin, dile sirayet eden bir çürümenin milli mukavemeti kıracağı, dayanışma ve kardeşlik ruhuna zarar vereceği hiç tartışma götürmez bir gerçektir. Türkçe yüzyıllardır çok geniş bir coğrafi sahada yaygın olarak kullanılan köklü ve kutlu bir dildir. Balkanlardan Orta Asya’ya, Mağrip’den Rusya steplerine, Türkmeneli’nden Avrupa içlerine kadar Türkçe’nin mevcudiyeti bunun en somut işaret ve delilidir. Türk diline, Türk kültürüne ve Türklüğün bekasına yönelik acımasız ve ahlaksız komplolar aslında bizzat Türk düşmanlığı ve tahammülsüzlüğün yansımasıdır. Bizim için Türkçe; Orhun Anıtlarına nakış nakış işlenmiş ruh, Kaşgarlı Mahmut’un kaleminden dalga dalga yükselen gurur, Yusuf Has Hacib’teki onur, Ahmet Yesevi’nin ocağından tüten ülkü, Karamanoğlu Mehmet Bey’in yönetim anlayışındaki irade, Yunus Emre’nin dizelerinden fışkıran ilke, Ali Şir Nevai’nin emanetidir. Türk tarihi Türkçe’nin iffetiyle yazılmış, Türk milletinin fedakarlık ve emsalsiz mücadelesiyle anlam bulmuştur. Dünyaya bakışımız Türkçe, çağı okuyuşumuz Türkçe, dünümüz Türkçe, geleceğimiz de muhakkak surette Türkçe’dir, böyle de olacaktır. Dildeki yabancılaşmanın önüne geçerek, istila girişimlerine set çekerek, Türkçe’nin her alanda kullanımını teşvik ederek milli birliğimizi koruyacağımızdan asla şüphe duymuyorum. Türkçe’miz sevginin, muhabbetin, hoşgörünün ve adaletin dili olduğu kadar; var oluşumuzun da yegâne zırhı, aydınlık ufukların müjdesi, millet olma halimizin mükâfatıdır. Bilinmelidir ki, duyuşumuz Türkçe, duygumuz Türkçe, duruşumuz da Türkçe’dir. Türkçe’den taviz istiklalimizi riske atacaktır ki, buna da asla müsaade edilmeyecektir. Dilimizin doğru ve temiz kullanımı, kurallarına riayet edilmesi, bozulmasının ve bulanık hal almasının önüne geçilmesi hepimizin sorumluluğu altındadır. Bu konuda milli bir bilincin uyanması çok önemlidir. Türkçe’nin milli kimliğimiz olduğu gerçeğinden hareketle, 2017 yılının “Türk Dili Yılı” ilan edilmesi de isabetli ve yerinde bir karar olmuştur. Bu duygu ve düşüncelerle, 26 Eylül 1932 tarihinde toplanan Birinci Dil Kurultayı’nın yıl dönümünde, aziz milletimizin Türk Dil Bayramı’nı kutluyorum. Türkçe’nin gelişmesi için emek veren, çaba gösteren, bu uğurda hayatını vakfeden kutlu ceddimize Allah’tan rahmet diliyor, halen yaşayan Türkçe sevdalılarına şükranlarımı sunuyorum.
|