Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, Yeni Yıl nedeniyle yayınladıkları kutlama mesajı. 30 Aralık 2017
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
Yeni Yıl nedeniyle yayınladıkları kutlama mesajı.
30 Aralık 2017

 

Sadece ülkemiz, sadece bölgemiz için değil, tüm insanlık adına tarihi ve hayati nitelikli olaylara sahne olmuş bir yılı geride bırakıyoruz.

2017 yılı, içte ve dışta yaygın münakaşalarla, yoğun mücadelelerle, ülke ve dünya dengelerini doğrudan etkileyen müessir hadiselerle geçmiştir.

Türkiye’nin bekasını zayıflatmak, hatta zedeleyip milli birlik ruhunu zehirlemek isteyen karanlık odak ve oluşumlar 2017 yılında da boş durmamışlardır.

Türk milletinin mutlak ve meşru duruşunu çekemeyenlerin kahredici tezgâhları, kanlı tuzakları her seviyede hissedilmiş, her zeminde vasat bulmuştur.

2017 yılında, emir ve kumanda merkezleri belli olan terör örgütleri mazlumlara kast etmeyi sürdürmüşler, girdikleri cinayet nöbetinde masumların kanını dökmenin yanında bölgesel ve küresel huzuru taammüden baltalamışlardır.

Taşeron, paramiliter ve kiralık terör örgütleri hem insanlık mirasını hem de insan hak ve değerlerini ayaklar altına almışlardır.

Türkiye artan bir şiddetle tehdit kuşağında tutulmuştur.

Milli bekamızı yıkmak, milli birliğimizi yok etmek maksadıyla devreye alınan dış kaynaklık tahrik kampanyası, sistematik saldırı kumpanyası ısrarla körüklenmiş, inatla kamçılanmıştır.

15 Temmuz’da saldırıya geçen FETÖ’nün toplumsal yapının derinlerine işlemiş kirli izini kazıma faaliyeti, devlet hayatının hücrelerine kadar nüfuz etmiş hıyanetini bertaraf çabası 2017’de de sürmüştür.

Türk milleti kutlu varlığını savunmuş ve sahiplenmiştir.

Milli dayanışma şuuru ihanetin küstahlığına adeta savaş açmıştır.

15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünden çıkarılan sonuçlarla, bundan sonra doğabilecek, olabilecek yeni saldırı ve suikast ihtimallerinin en aza indirilmesi amacıyla tartışmaların odağındaki hükümet sistemi bizzat Türk milleti tarafından ele alınmış ve değiştirilmiştir.

16 Nisan Anayasa Halkoylamasının neticesinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milletimiz tarafından oylanmış ve onaylanmıştır.

Elbette bunu hazmedemeyenler vardır ve tarafları ortadadır.

Türk milletinin tarihi bir uzlaşma iradesiyle bekasını muhafaza ve müdafaa gayreti yegâne geçimi kriz olan siyaset düşkünlerini rahatsız etmiş, 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüne açık tavır alamayan aidiyet ve ahlak düşüklüğü yaşayan çevreleri çılgına çevirmiştir.

Aslında bu son derece doğal ve normal karşılanmalıdır.

Çünkü küresel hesap ve planların yörüngesine tutunarak fahri Türk ve Türkiye düşmanlığı yapan köhne zihniyetlerin başka türlü davranması mümkün olmadığı gibi kendileri adına makul de görülemeyecektir.

Bilinsin ki, hükümet sisteminin değiştirilmesi basite indirgenecek, hafife alınacak, siyasi hafriyatçıların polemiklerine emanet edilecek bir konu olmayacaktır.

Bu itibarla, 2017 yılı Cumhuriyet tarihinin muhatap kalınan olaylar bakımından en uzun, en kritik yılıdır.

16 Nisan’da sandığa yansıyan hayır oylarını demokratik bir tercihten çıkarıp kavga ve kutuplaşma malzemesi yapan siyasi kumpasçıların çete mantığına teslim oldukları da açık bir gerçek olarak karşımızdadır.

Milletimiz 16 Nisan’da kararını vermiştir.

Bu karardan dönüş ve taviz yoktur.

15 Temmuz işgal teşebbüsünün farklı yol ve yöntemlerle tekerrür etmemesi için kalıcı bir uzlaşma ruhunun tecellisi mecburidir ve kaldı ki 16 Nisan Halkoylaması bu anlayışın karar ve kavramsallaşmış nihai bir tezahürüdür.

Önyargılarının esaretine girmiş olanların Türkiye gerçeklerini kavramaktan ne kadar uzak oldukları açıktır.

Akıl dışılıklarını gizleyemeyen, milli ve tarihi mükellefiyetleri idrakten acınası mahrumiyetlerini örtbas edemeyen malum siyasi çürüklerin rövanşist dürtülerle hareketi ülkemiz adına kaygı verici handikaptır.

Bunun en son örneği, 24 Aralık 2017’de yayımlanan 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesi üzerinde yapılan cahilane ve zalimane tartışmalarda net olarak görülmüştür.

15 Temmuz FETÖ darbe girişimine karşı yüreğini koymuş, yüksek bir direnç göstermiş, hatta can pahasına direnmiş vatan evlatlarını haklı olarak güvenceye alan bir düzenlemeyi sulandırmak, sabote etmek eğer cahillik değilse, bilinmelidir ki, varit ve vaki olan bir Türkiye husumetidir.

Unutmayalım ki, zalime merhamet mazluma ihanettir.

Günahkârlara kefalet milli güce kindarlıktır.

Karanlıktan medet ummak aydınlığa kara çalma gayretkeşliğidir.

2017, her yönüyle ibret verici bir yıldır.

Kerkük uçurumdan dönmüş, buna karşılık Kudüs’ün ufku perdelenmiştir.

Güney sınırlarımız boyunca zalimler, hainler, her neviden düşmanlıklar yıl boyunca faal halde nifak saçmışlardır.

Ortadoğu’nun kalbine sokulan küresel mızrak daha da derinlere işlemiştir.

FETÖ’nün yanı sıra, IŞİD, PKK, PYD-YPG ve bilumum katil örgütler Ortadoğu’yla birlikte Türkiye’yi hedef almışlardır.

Haritalarla oynanmıştır. Ve de korkunç süreç hala devam etmektedir.

Emperyalizm yer altı kaynaklarını, yer üstü değerleri sömürmekle kalmamış, dünyayı kasıp kavuran zulüm mesaisinde çıta yükseltmiştir.

2017’deki buhranların 2018’de hız kesmesi yürekten arzumdur.

Bunun için kuvveden fiile çıkmış milli ve ahlaki bir uzlaşma ruhu güçlenerek özellikle siyasete, sivil ve toplumsal sisteme hâkim olmalıdır.

Umutlarımız korkulara boyun eğmeyecektir.

Milli heyecanlar 2018’de daha da cüret ve cesaret kazanarak Türkiye’nin yıkımı için el ovuşturanlara, inanıyorum ki, izin ve fırsat vermeyecektir.

Karamsarlığa şüphesiz yer ve gerek yoktur.

Kötümserlik salgınını bir olarak, diri olarak, iri olarak tedavi etmek şarttır, doğrusu da bu olacaktır.

Egemenliğin sahibi Türk milleti her şeyi bilmekte, görmekte, bizzat yaşamaktadır.

İlahi adalet ise herkes ve hepimiz için bağlayıcıdır.

2018’de huzurun temellenmesi, yüzlerin gülmesi başlıca dileğimdir.

2018’de kardeşliğimize kara çalmak isteyenlerin bir kez daha ezilip geçilmesi temennimdir.

2017’de yaşanan acı ve felaketlerin yeni yılda tekerrür etmemesi dua ve ümidimdir.

Artmasını beklediğim sosyal ve ekonomik refahla birlikte sağlam esaslara bağlanmış siyasal istikrar Türkiye’yi emniyete alacak, istiklal ve istikbali güvenceye bağlayacaktır.

Bu hedef siyasetin önünde 2018 yılında da kaçınılmaz bir görev ve ödevdir.

Milletimizin ortak akıl ve irade gücüyle haksızlıkların söneceği, adaletsizliklerin son bulacağı, engellerin birer birer aşılacağı tartışmasız mümkündür.

Arayışımız ve beklentimiz de budur.

Bu düşüncelerle yurdumun her köşesinde yaşayan; kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımın yeni yılını tebrik ediyor, hepsini kucaklıyor, Cenab-ı Allah’tan sağlık, afiyet ve selamet niyaz ediyorum.

Türk-İslam aleminin yeni yılını kutluyor, 2018’in barışa, birliğe, beraberliğe, dostluğa, kaynaşmaya ve huzura vesile olmasını diliyorum.