Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin 15 Mart 2008 Yargıtay Başsavcısının laikliğe aykırı fiillerin odağı olduğu gerekçesiyle açtığı kapatma davası, bütün yönleriyle tartışılacak çok ciddi bir gelişme olmuştur. Siyasi partilerin uymaları gereken esaslar, partilerin kapatılma nedenleri ve bu sürecin tabi olacağı usuller Anayasa’da belirlenmiştir. Hukuki süreç başlatılmıştır. Bu nedenle konunun hukuki yönleri üzerinde bir yorum ve değerlendirme yapmak doğru olmadığı gibi, yersiz ve gereksizdir. Bu aşamada herkesin yapması gereken bu sürecin sonuçlanmasını beklemek ve Anayasa Mahkemesi’ni etkileyecek davranışlardan özenle kaçınmaktır. Bununla birlikte bu son gelişmeyi ve sonuçlarını değerlendirirken şu hususları herkesin çok iyi düşünmesi gerekir.
- Anayasa Mahkemesindeki dava sürecinin ne kadar zaman alacağını bugünden kestirmek mümkün değildir. - Dava sürecinde iktidar olarak siyasi yetkililerini kullanmayı sürdürecek olan AKP’nin TBMM ve hükümet düzeyindeki tasarruflarının tümü tartışmalı ve şaibeli hale gelecektir. - Çok ciddi iç ve dış güvenlik sorunları ile karşı karşıya olan Türkiye kritik bir dönemden geçmektedir. Bu sancılı süreçte; terörle mücadele, etnik bölücülük, uluslararası çalkantılar ve krize dönüşme işaretleri veren ekonomik ve sosyal sorunlar hayati önem taşımaktadır.
- Bu çerçevede, kapatma davası açmak yerine laikliğe aykırı fiillerden sorumlu olan parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekilleri hakkında bireysel soruşturma süreçleri başlatılması daha uygun bir yöntem olabilirdi.
- Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz dönemden bugüne kadar 28 siyasi parti kapatılmıştır. Anayasa Mahkemesinin kuruluşundan bu yana kapatılan siyasi parti sayısı 24 olmuştur. - 12 Eylül darbesi sonrası ara rejim döneminde de bütün siyasi partiler kapatılmıştır. Ancak, bu partiler yeniden kurulmuş ve bugün de farklı isimlerle de olsa siyasi misyonlarını sürdürmektedirler. - Demokratik rejimin ve siyasi hayatımızın istikrar kazanamamasının temel nedenlerinin başında, bu müdahaleler sonucunda siyasi partilerin kurumsallaşma ve kökleşme süreçlerinin sekteye uğraması gelmektedir. - Türkiye’de demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla gelişememesinde ve gerçek anlamda kök salamamasında en büyük etken bu olmuştur.
- Bu yöndeki zorlamaların Türk siyasi hayatında fiiliyatta doğurduğu sonuçlar bütün açıklığıyla ortadadır.
- AKP’nin siyasi tasfiyesini ancak Türk milleti yapabilecektir. - Bunun yeri, yolu ve yöntemi de, milli iradenin tecelli edeceği seçim sandığıdır.
- Anayasa’nın 68. ve 69. maddelerinin gözden geçirilerek, siyasi partilerin 68. maddenin 4. fıkrasına aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılması yerine, bu fiilleri işleyen parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekillerinin bireysel olarak sorumlu tutulmasını ve bunlar hakkında cezai soruşturma ve yaptırım uygulanmasını öngören yeni bir düzenleme yapılması üzerinde durulabilecektir. Terörle organik bağı ve eylem birliği olan ve terörü bölücü amaçlar için bir vasıta olarak gören siyasi partilerin durumu ayrı bir değerlendirme konusu olabilecektir. - Milliyetçi Hareket Partisi bu hususların kamuoyunda tartışmaya açılmasının yararlı olacağını düşünmektedir.
Dr. Devlet Bahçeli Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı |