Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin Kayseri Merkezli Bölge İstişare Toplantısında yapmış oldukları konuşma. 7 Haziran 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin
Kayseri Merkezli Bölge İstişare Toplantısında yapmış oldukları konuşma.
7 Haziran 2018


 

 

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Basınımızın Saygın Temsilcileri,

Hepinizi muhabbetle, en halisane duygularımla selamlıyorum.

Ekranları başında bizleri izleyen her kardeşime sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

24 Haziran 2018’de yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri öncesi özü bir, sözü bir, sedası vatan, sevdası Türkiye olan Kayseri ilimizde olmaktan, sizlerle buluşmaktan kıvanç duyuyorum.

Aklını milletten alan, ahlakını ve anısını Türk tarihinde bulan Cumhur İttifakı’yla geleceğe yürüyoruz, engelleri aşıyoruz, zorluklara meydan okuyoruz.

Başaracağımızdan zerre şüphe duymuyoruz.

Milletimizin bizi yalnız bırakmayacağına inanıyoruz.

Güvencemiz işinin, aşının, mesleğinin, ülkesinin derdiyle dertlenen Kayseri’dir.

Güvencemiz Malatya’dır, Kahramanmaraş’tır, Niğde’dir, Nevşehir’dir, Kırşehir’dir.

Diyoruz ki, Cumhur İttifakı, Millet Aklı, Türkiye’nin Teminatı, Elbette TBMM’de Güçlü Milliyetçi Hareket Partisi.

Sözlerimin bu aşamasında;

Kayseri, Malatya, Kahramanmaraş, Niğde, Nevşehir, Kırşehir il teşkilatlarımızın, bu illerimizde dava ve demokrasi mücadelesi veren milletvekili adaylarımızın katılımıyla düzenlediğimiz Kayseri Merkezli Bölge İstişare Toplantımızın partimize, milletimize, ülkemize ve geleceğimize hayırlı olmasını içtenlikle temenni ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize hoş geldiniz diyor, Ramazan-ı Şerife’mizin mübarek olmasını, tuttuğumuz oruçların, ettiğimiz ibadetlerin kabulünü Allah’tan niyaz ediyorum.

Yaklaşan Kadir Gece’mizi, ardından karşılayacağımız Ramazan Bayramımızı bugünden kutluyor, sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

 

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Değerli Vatandaşlarım,

Ülkemiz, 16 Nisan 2017 Halkoylamasıyla beraber yönetimde istikrarın tesis, temsilde adaletin temin edileceği bir yönetim sistemine kavuşmuştur.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yasama, yürütme ve yargı organlarının güçlendiği; siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, milli iradenin doğrudan tecelli ettiği bir yönetim yapısıdır.

Hatırlarsanız Cumhur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne onay vermiş, geleceğini bu sistemin ruhuna göre tayin ve tespit etmiştir.

Çok partili siyaset hayatımızda bu haliyle 16 Nisan Halkoylaması bir milat, hatta demokratik bir misak olmuştur.

Yeni sistemde kutuplaşma ihtimali en aza çekilmiştir.

Barajın fiilen yüzde 50+1’e çıktığı göz önüne alındığında siyasi partilerin uzlaşmaktan, ahlaki bir ittifak kurmaktan başka seçeneği de kalmamıştır.

Türkiye’nin beka düzeyinde tehditlerle boğuştuğu bir dönemde, siyasetin kavgaya sapmasını mantıki göremez, makul karşılayamazdık.

İstiklalimize saldırılırken, istikbalimizle ilgili oyunlar tezgâhlanırken cumhurun emanetini daha fazla sahiplenmeli, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini yüksek bir şuurla müdafaa etmeliydik.

Ülkemiz için sorumluluk almalıydık.

Elbette bir olmalıydık, Türk milleti ortak paydasında buluşmalıydık.

Mevzu bahis olan bekamızdır; ayrılığa, gayrılığa, dağınıklığa, dargınlığa gerek yoktur.

Mevzu bahis vatandır; cepheleşmeye, ters düşmeye, hizipleşmeye yer yoktur.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, cumhurun bizzat kendi mimarisi, bizzat kendi eseri, sizlerin iradesidir.

 Yeni sistemin doğasına uygun şekilde siyasi partiler arasında ittifak kurabilmenin kanuni alt yapısı hazırlanmış ve hayata geçirilmiştir.

Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhur İttifakı çatısı altında bir araya gelmişlerdir.

AKP’ye oy veren kardeşlerimizle güç birliği yaptık.

BBP’ye oy veren kardeşlerimizle birliktelik hukukunda buluştuk.

Cumhur İttifakı, Cumhuriyet’in istikbalidir.

Cumhur İttifakı, milli bekanın zırhı ve surudur.

Cumhur İttifakı, istiklalin muhafızı, devlet-i ebed müddetin, millet-i ebed müddetin izah ve ilanıdır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla inşası için cumhurun ittifakla hareketi tarihi ve milli bir sorumluluktur.

Cumhur İttifakı Türk milletinin gelecek tasarımıdır.

Sadakat ve samimiyetle devamı şarttır.

Şu anda yaptığımız budur.

Varsın başkaları ihanet ittifakıyla avunsun.

Varsın başkaları FETÖ ittifakından medet umsun.

Varsın başkaları zillet ittifakına umut bağlasın.

Biz cumhur diyeceğiz, biz Cumhuriyet diyeceğiz, biz Türkiye’nin ittifak ve iradesiyle hepsini şaşkına, alayını sudan çıkmış balığa çevireceğiz.

Merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın şu dizelerine lütfen dikkat ediniz:

“Bir çığ gibi yürüyelim gözler ilerde; keder, elem her ne varsa geride kalsın! Tehlikeler duman gibi tüterken yerde, arkadaki her düşünce sönüp ufalsın.”

Türk düşmanlarının, Türkiye muhaliflerinin, cumhurun ittifakı karşısında sönmekten, ufalanmaktan başka çareleri yoktur, kalmamıştır.

Bunun için 24 Haziran tarihi fırsattır.

Ümitsiz olmayacağız, çünkü Allah vardır.

Huzursuz olmayacağız, çünkü Türklük imanla ayaktadır.

Çaresiz olmayacağız, çünkü Kayseri, Kahramanmaraş, Malatya, Niğde, Nevşehir, Kırşehir yanımızdadır.

Karamsar olmayacağız, güven veren, gelecek vaat eden Cumhur İttifakı hazırdır, kararlıdır, mutlaka başaracaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi, TBMM’de çok güçlü bir şekilde temsil edilecektir.

Buna inancım tamdır.

Sizler de bundan emin olunuz, buna itimat ediniz.

Dedikodulara aldırmayınız.

Şarlatan anket şirketlerinin ne dediğine, hangi karanlık servisleri yaptıklarına bakmayınız.

Oy oranımızı düşük göstermek için kudurmuş gibi çalışan kokuşmuşlara Türk milleti 24 Haziran’da şamarı indirecektir.

Seçimler kamuoyu şirketlerinin düzmece anketleriyle kazanılmaz.

Seçimler kamuoyu şirketlerinin ısmarlama anketleriyle sonuçlanmaz.

Bizim anketimiz milli vicdandır.

Bizim anketimiz, bu defa MHP diyen, TBMM’de MHP güçlü olsun iradesiyle heyecanlanan milyonlarca Türkiye sevdalısıdır.

Bizim anketimiz ahlaktır, adalettir, bayrak ve vatan sevdasında eriyen Türk milletinin tertemiz evlatlarının iradesidir.

Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ilk turda Allah’ın izniyle seçilecektir.

Milletvekilliği Genel Seçiminde ise siyasi görüşü ve parti aidiyeti ne olursa olsun aziz vatandaşlarım MHP’ye oy ve desteğini vereceklerdir.

Gördüğümüz budur.

İşaret ve izlenimlerimiz bunu haber vermektedir.

Gerçekleşecek olan da bu olacaktır.

Dedikodu mahalle aralarında yapılır.

Biz siyaset yapıyoruz, üstelik adam gibi yapıyoruz, mertçe yapıyoruz, ahlaklı bir şekilde yapıyoruz, davamızın ruhuna uygun şekilde gereğini korkusuzca yerine getiriyoruz.

Fitne günahkârların mesleğidir.

Fikri karmaşa ve tartışma husumet odaklarının harcıdır.

Bunların hiç birine itibar etmeyiniz.

Bunlara sırtınızı çeviriniz.

Başarmaktan, TBMM’nin denge ve denetleme görevini en sağlıklı ve kalıcı şekilde ifa etmesi için güçlü bir MHP mecburiyettir.

MHP Türkiye’dir.

MHP Türk milletidir.

MHP vatana duyulan eşsiz ve emsalsiz sevgidir, sadakattir.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin yükselişini hiç kimse, hiçbir muhasım odak, hiçbir nifak yuvası, hiçbir müfteri durduramayacaktır.

Biz 49 yıldır millet hizmetindeyiz.

Biz 49 yıldır vatan nöbetindeyiz.

Söz konusu milli beka oldu mu, Allah şahit olsun ki, hiç kimseyi tanımayız, hiçbir güce eyvallah etmez, boyun eğmeyiz.

Fedakârlıksa istenen yaparız. Nitekim yaptık, yapıyoruz.

Fenalıkları engellemekse beklenen hedefe ok gibi saplanırız.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

1 Kasım’dan sonra partimizi ele geçirmek istediler, direndik.

İnançlarımıza kara çalmak, davamızı kundaklamak istediler, izin vermedik.

FETÖ kontrolü saldırıya maruz kaldık, saflarımızı bozmadık, bozgunculara inanç ve imanla karşı durduk.

Tertemiz vicdanlı dava arkadaşlarımızın aklını çeldiler.

Ülküsüne sevdalanmış kardeşlerimizi iktidar sözleriyle aldattılar.

Başardılar mı, hayır.

Sonuç aldılar mı, hayır.

Ülkücü irade dediler, çürük İP’e çıktılar.

12 Eylül’den sonra en büyük mütecaviz salgın ve saldırganlığı imanla durdurduk.

İçimizi karıştırmaya yeltenenleri azim ve cesaretle püskürttük.

FETÖ’nün oyunlarını bozduk.

Türk düşmanlarının heveslerini kursaklarında bıraktık.

Türkiye muhaliflerine Bozkurt gibi direnç gösterdik.

Üç Hilal sancağımızı soldurmak için yarış içine girdiler.

Yine anket senaryolarına sarıldılar.

Yine kamuoyu araştırmalarına umut bağladılar.

MHP, Türkiye’nin son kalesidir, bu kale düşmeden Türkiye düşmeyecektir.

MHP Türk milletinin son siperidir, teslim alınmadan millet esaret yaşayamayacaktır.

Görüyorsunuz, iç ve dış sorun alanlarımız artmaktadır.

Türkiye’nin belini bükmek, iç barış ve huzur ortamını bozmak için şer ve şirret bir faaliyet gündemdedir.

FETÖ, PKK, PYD/YPG, IŞİD, CHP, HDP, İP aynı kümede toplaşarak emel ve hedef birlikteliği yapmışlardır.

Üstelik aldıkları dış destek ve teşvikle her türlü rezalete çanak tutmuşlardır.

15 Temmuz’da işgal denemesi yapan hain FETÖ’cü teröristler yabancı ülkelerde el üstündedir.

Yunanistan’a kaçan FETÖ’cüler bu ülke tarafından korumaya alınmıştır.

Dahası geçtiğimiz günlerde yedi hain tahliye edilmiş, güvenli barınma imkânına kavuşturulmuşlardır.

Bu kepazelik değil midir?

Bu ihanet değil midir?

Bu düşmanlık sayılmayacak mıdır?

Hani demokrasi, hani insan hakları, hani hukuk?

FETÖ’cüleri himaye eden Yunanistan Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynamakta, hassasiyetlerini kaşıyarak kanatmaktadır.

Bu tablo utanç verici bir ilkellik ve işbirlikçiliktir.

Bu son gelişmeler FETÖ’yle Yunanistan’ı işgal planı denkleminde hem eşitlemiş, hem de sabitlemiştir.

Teröristlerin tahliye edilmesi teröre yardım ve yataklıktır.

Teröristlerin korunup kollanması insanlık değerlerini çiğnemek, eğer varsa, eğer kaldıysa komşuluk hukukunu hiçe saymaktır.

Darbeci askerlerin Türkiye’ye iadesi kaçınılmaz bir adalet ve ahlak görevidir.

Yunanistan bundan kaçamaz, buna ilgisiz kalamaz.

Ege’yi istikrarsızlığa, Ege adalarını istilaya yeltenen Yunanistan, Türk milletinin daha fazla sabrını sınamamalı, tahammülünü zorlamamalıdır.

FETÖ’cüler her nerede iseler yakalanıp adaletin huzuruna çıkarılmalıdır.

Bu kapsamda, ABD’nin de FETÖ elebaşını Türkiye’ye derhal teslimi tarihi bir mecburiyet, müttefiklik hukukunun inkar edilemez icabıdır.

Menbiç konusunda ABD’yle varılan uzlaşma umutları yeşertmiştir.

Türkiye ile ABD, terörün her şekli ve tezahürüne karşı mücadele etme konusunda ortak kararlılıklarını vurgulamışlardır.

İki ülke Menbiç temelinde bir yol haritası üzerinde anlaşmaya varmışlardır.

İlk aşamada ön hazırlık toplantıları, ikinci aşamada ise YPG’li teröristlerin silahlarının alınması ve bölgeden çıkarılacakları anlaşılmaktadır.

Son aşamada ise yönetimin nasıl olacağı belirlenecektir.

PKK-YPG’li teröristlerin Fırat’ın doğusuna çekilecekleri söylenmektedir.

Peki, Fırat’ın batısında terörist olan doğusunda da aynı cani olmayacak mıdır?

Değişen nedir?

PKK-YPG’nin Fırat’ın doğusuna yerleştirilmesi, özellikle Kamışlı-Haseke arasına ve mücavir alanlara yuvalanması daha tehlikeli, daha vahim gelişmelere kapı açmayacak mıdır?

PKK-YPG’lilerin kanlı silahlarının alınması önemlidir ve ön şarttır.

Ayrıca Menbiç’ten çıkarılmaları da isabetlidir.

Ancak bu hainler mutlaka hesap vermeli, mutlaka adaletin önüne çıkarılmalı, döktükleri kanların bedelini ödemelidir.

Güney sınırlarımız boyunca hiçbir terörist faaliyete müsaade edilmemelidir.

Kanunsuz ve insanlık dışı hiçbir oluşum ve eylem hazırlığına fırsat verilmemelidir.

Bu konuda devlet ve hükümetle biriz, beraberiz.

Teröristlerin barınak ve sığınakları yeryüzünden silinmelidir.

Kandil ve çevresi tamamen yok edilmelidir.

Türk bayrağı nasıl Afrin’e dikildiyse, aynısı Kandil’de de yapılmalıdır.

Zaman hıyanetin kökünü kurutma zamanıdır.

Zaman kahramanlık zamanı, devir Türk devridir.

Türkiye terör sorunundan kurtulmalıdır.

Başka yol ve çare yoktur.

İster Fırat’ın batısı, ister Fırat’ın doğusu, ister Kandil isterse de Sincar olsun; teröristler bulundukları, görüldükleri, ele geçirildikleri her yerde imha edilmelidir.

Görüyorsunuz, teröristten Cumhurbaşkanı adayı bile çıkmıştır.

CHP’si, HDP’si, İP’i, Saadeti PKK’lı Demirtaş’ın lehine ortaklaşa af çağrısı yapmışlardır.

Hatta CHP’nin traji komik Cumhurbaşkanı adayı Edirne’de Demirtaş’ın ziyaretine bile gitmiştir.

Aday İnce, şerefli Türk generalinin apoletlerini sökme aklını acaba teröristlerden mi almıştır?

Edirne Cezaevi’nde kulağına fısıldanan bu mudur?

Neyin intikamını almaya çalışmaktadır?

Kandil’e el sallamanın millete veda etmek olduğunu anlayamayacak kadar mı körleşmiş, basiretini kaybetmiştir?

Bunlara acırsak acınacak duruma düşeriz.

Gevşersek bedel öderiz.

Rehavete kapılırsak ağır sonuçlarla yüzleşiriz.

Türkiye, özellikle 24 Haziran’dan sonra güçlü ve sağlam bir iradeyle beka düzeyindeki bütün meselelerini çözecek bir imkan ve kabiliyete kavuşacaktır.

CHP, kahraman Türk komutanlarının apoletlerini sökmek için hazırlık yaparken, Cumhur İttifakı teröristlerin kanlı dişlerini tek tek sökecek, birer birer kıracaktır.

CHP, PYD/YPG’ye terörist diyemezken, Cumhur İttifakı Türkiye’nin hak ve hukukunu cesaretle savunacak, hainleri kabusla tanıştıracaktır.

Bu nedenle Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar seçimi elzemdir.

Bunun yanında, Milliyetçi Hareket Partisi’nin çok güçlü şekilde, sayısal ve siyasal olarak çok etkin biçimde TBMM’de temsil edilmesi tarihi ve milli bir mükellefiyettir.

Diyoruz ki, insanımız için her şeye değer, haydi hep beraber, hep beraber.

Ülkemiz için her şeye değer, haydi hep beraber, yine hep beraber.

Başaracağız, oyunları bozacağız.

Başaracağız, 24 Haziran’da yeniden doğacağız.

Biz kardeşiz, biz milletiz, biz hep birlikte Türk vatanıyız, Türk devletiyiz, Türk milletiyiz.

Önümüze bakacağız, el ele, omuz omuza, yürek yüreğe olacağız.

Milli varlık ve güvenliğimizi tehdit edenlere karşı aynı safta mücadele edeceğiz.

Konu vatansa, siyaset ikinci plandadır.

Konu bekaysa, geçmişi unutmadan, içi içe geçmiş sıkılı yumruklarla geleceğe bakmamız şarttır.

Bizim sevdamız Türkiye’dir, Türk-İslam ülküsünün parlak geleceğidir.

Bizim sevgi ve bağlılığımız kökeni, mezhebi, yöresi ne olursa olsun tüm kardeşlerimize yetecektir.

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

15 Temmuz kanlı ve hain darbe girişimi neticesinde 251 vatan evladı şehit olmuş, 2 bin 194 vatan evladı da yaralanmıştı.

Ülkemiz ve milletimiz açısından 15 Temmuz bir dönümdür.

Bu itibarla hiçbir şeyin eskisi gibi olması beklenemezdi, Türkiye’nin acilen yeni bir atılım ve ilerleme sürecine girmesi lazımdı.

7 Ağustos Yenikapı Ruhu ile oluşan milli birlik ve beraberlik şuurunun diri tutulması, Türkiye’nin sığ tartışmalardan kurtulup el birliğiyle düzlüğe çıkması amacıyla büyük bir sorumluluk üstlendik ve milletimizin bizlere yüklediği görevden kaçmadık.

Siyasi gündemde kronik çekişme ve çatışma konusu olarak duran temel sorunları bu anlayışla ele almak, ülkemizin önünü açmak ve geleceğini planlamak durumundaydık.

Bunların en önemlilerinden birisi de uzun zamandır ülkemizi meşgul eden yeni Anayasa kapsamında derinleşen hükümet sistemi tartışmalarıydı.

1982 Anayasası Cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluklarını klasik parlamenter sistemden farklı olarak daha geniş bir şekilde düzenlemiş ve bu durum çift başlılığın oluşmasına neden olmuştu.

Anayasasının barındırdığı “darbe ruhu” bugüne kadar yapılan 18 değişikliğe rağmen giderilememişti.

15 Temmuz’dan sonra geniş tabanlı, uzlaşmaya dayalı ve çift başlılıktan kaynaklanan krizleri bitirecek bir hükümet sistemine duyulan ihtiyaç göz ardı edilemezdi ve biz de bunun gereğini yaptık.

Milliyetçi Hareket Partisi millet yararına olduktan sonra her zaman, her zeminde uzlaşmadan yana olduğunu göstermiştir.

Siyaset kurumunun dış müdahaleye açık olduğu, eksik ve aksak yönlerinin bulunduğu parlamenter sistemin ya revize edilmesi ya da yeni bir hükümet sistemi ile bu pürüzün tamamen ortadan kaldırılması için çağrımızı yaptık.

Bu çağrımız Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından karşılık buldu ve yeni bir hükümet sisteminin yasal alt yapısı için gerekli mutabakat sağlandı.

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi mukavemetinin artırılması, devletin ve milletin bekasını tehdit eden unsurların engellenmesi hayati bir önem arz ediyordu.

Türkiye’nin sistem değişikliğine gitmesini zorunlu kılan şartlar da 15 Temmuz darbe girişimiyle belirginleşmişti.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirdik ve bekamıza yönelik tehditleri etkisizleştirmek için alınması gereken tedbirleri aziz milletimizle paylaştık.

Türkiye’nin içinde bulunduğu yüksek iç ve dış tehditler, bölgemizde cereyan eden şiddetli kaos ve istikrarsızlık ortamı, küresel vahşetin Türkiye üzerinde kurduğu baskılara karşı yönetim sistemimizden kaynaklanan açmazların giderilmesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişi mecburi hale getirmişti.

Ülkemiz beka sorunu yaşarken yönetim sisteminden kaynaklanan kuru, kısır ve bayağı tartışmalar ile oyalanmak geleceğimizin aleyhineydi.

Bu tablo karşısında Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları göz önüne alarak “önce ülkem ve milletim” prensibiyle hareket ettik ve çözüm yolu gösterdik.

Biz, Türkiye’nin yeni bir anayasa değişikliği ve hükümet sistemine ihtiyacı olduğu gerçeğiyle üzerimize düşen görevi yerine getirdik.

Aziz milletimiz 16 Nisan’da yapılan halk oylamasında yüzde 51,4 oranıyla Millet İçin Evet, Devlet İçin Evet, Cumhuriyet İçin Evet, Türkiye İçin Evet deme iradesini göstererek sistem değişikliğine onay vermiş ve tezvirat üreten sesleri kesmiştir.

Türkiye’nin siyasi kargaşa ve dış kaynaklı müdahalelere kapı aralayan yönetim sistemi yerini güçlü ve istikrarlı bir hükümet sistemine bırakmış, Türkiye’nin ufkunu gölgeleyen önemli bir sorun uzlaşma kültürüyle ortadan kaldırılmıştır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelecek yüzyılların teminatıdır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devlet çarkının pürüzsüz dönmesine, bürokratik oligarşinin kökünden bitmesine, kararların tesirli ve verimli şekilde alınmasına hizmet edecektir.

Yeni sistemle birlikte kuvvetler ayrımı daha da netleşecek ve güçlenecektir.

Yargı bağımsız ve tarafsız, Yasama daha güçlü ve yürütmenin vesayetinden uzak, Yürütme ise daha aktif ve seri hale gelecektir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin irade ve istikbalidir.

24 Haziranla birlikte yeni sistem tam olarak devreye alınacaktır.

Biz de buna destek vereceğiz, kurum ve kurallarıyla yerleşmesine katkı sunacağız.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin içinde TBMM’de yapacaklarımız çok fazladır.

Denge ve denetleme görevini üstlenecek Milliyetçi Hareket Partisi sosyal, siyasal ve ekonomik politikalara yön ve istikamet verecek siyasi bir mevkiye ulaşacaktır.

Seçim Beyannamemizde açıkladığımız söz ve vaatlerimizi TBMM’de çok çalışarak gerçekleştireceğiz.

Bunlar arasında;

Teröristler, çocuk istismarcıları, tecavüzcüler, kadın katilleri hariç olmak üzere, kader kurbanlarına af çıkarılması,

Vatandaşlarımızın, kredi ve kredi kartı borçları ve yüksek faiz sarmalının neden olduğu yoksulluk tuzağından kurtarılması,

Ekonominin ihtiyacı olan alanlarda yapısal reformların hızla gerçekleştirilmesi,

Esnaf ve çiftçilerimizin vergi ve prim yükünün hafifletilmesi,

AVM yasasının yeniden düzenlenmesi, esnafı yok eden AVM ve zincir marketler ile belediye işletmelerine yönelik tedbirler alınması,

Esnaf ve sanatkârlarımızın geçmiş hizmetlerine borçlanma hakkı tanınması,

Staj ve çıraklık sürelerinin emeklilik hizmetine sayılması,

Yük ve yolcu taşımacılığı yapan esnafımıza vergisiz akaryakıt sağlanması,

Şoför esnafımıza yıpranma payı hakkı temin edilmesi,

Çiftçilerimizin kullandığı mazot üzerindeki vergilerin kaldırılması,

Sulamada ve tarım işletmelerinde kullanılan elektrikten KDV alınmaması, tohum, fide ve ilaç gibi girdilerin vergi yükünün düşürülmesi,

İşsiz her aileden bir kişiye asgari ücretin yarısı kadar aile desteği yardımı verilmesi,

Gençlerimizin, iş bulana kadar ailelerinin sağlık sigortasından yararlanması ve öğrenim kredisi borçlarından faiz alınmaması,

Ön lisans mezunlarına lisans tamamlama imkanı sağlanması,

Üniversiteye giriş sınavının kaldırılması,

Askerlik süresinin prim ödemeksizin emeklilik hizmetine sayılması,

Emekli aylıklarındaki eşitsizliklerin giderilmesi, refah payının yükseltilmesi,

Emeklilikte yaşa takılan kardeşlerimizin mağduriyetinin giderilmesi,

Kadınlarımıza sigortalılık öncesi doğumları için borçlanma hakkı tanınması,

Kadına şiddet ve çocuk istismarının önlenmesi, kadına ve çocuğa karşı suçlarda cezaların ağırlaştırılması, adli yardım desteği sağlanması, dava açma zaman aşımının kaldırılması,

Asgari ücretten vergi alınmaması, ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılması,

Kadro alamayan taşeron işçiler, 4/B’li, vekil, sözleşmeli, fahri ve geçici statüde çalışanların kadroya alınması,

Yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların, genel idari hizmetlere geçirilmesi,

Kamu çalışanlarının tüm ek ödemelerinin emekli aylığına yansıtılması,

Sağlık çalışanlarına yıpranma payı hakkı verilmesi,

Yardımcı sağlık personelinin istihdamının yaygınlaştırılması,

Mühendislerin özlük haklarının iyileştirilmesi,

Öğretmenlerimizin ek göstergesinin 3600’e çıkarılması,

Atanamayan öğretmenlerimizin tamamının kademeli olarak atanması için kadro ihdas edilmesi,

Maliye ve gelir idaresi çalışanlarımıza kurum içi uzmanlık sınavı açılması,

Mübaşir, zabıt kâtibi ve diğer adalet çalışanlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi,

Kahraman ve fedakâr Uzman Çavuşlarımızın tümünün kadroya alınması, özlük haklarıyla birlikte mali ve sosyal durumlarının iyileştirilmesi,

Emniyet çalışanlarımızın özlük haklarının düzeltilmesi, polislerimizin ek göstergesinin 3600’e yükseltilmesi, haftada 40 saatin üzerindeki hizmetler için fazla mesai verilmesi,

Engelli ve engelli yakını aylığının yükseltilmesi ve engelli aylığı ödenmesinde, aile geliri yerine kendi gelirlerinin esas alınması,

Doğuştan ya da işe girmeden önce engelli olanların, malul şartlarından yararlandırılması,

Muharip gazi şeref aylığının artırılması ve hepsine aynı tutarda ödenmesi,

Şehit anne ve babalarının aldıkları maaşın artırılması,

Şehit yetimlerinin tamamına iş hakkı verilmesi,

Terörle mücadele gazilerine ikinci istihdam imkânı sağlanması,

Ordu ve polis vazife malullerinin maaşlarının iyileştirilmesi,

Gazilerimize ÖTV’siz araç imkânı getirilmesi,

Malul sayılmayan gazilere “Gazilik” unvanı verilmesi için gerekli yasaların çıkarılması konusunda bütün gayret ve samimiyetimizle mücadele edeceğiz, Allah’ın izniyle başaralı olacağız.

Gayret bizden, takdir aziz Türk milletindendir.

24 Haziran’da mekruh ile mubahın bir arada olmayacağı ispatlanacaktır.

24 Haziran’da, zemzem ile zehri birleştirip altın kasede içirmeye çalışanların Cumhuriyet elden gidiyor, diktatörlük geliyor gürültüleri silinip atılacaktır.

24 Haziran’da milli beka kazanacak, Cumhur İttifakı zafere ulaşacaktır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket gönüldaşlarıyla, sevdalılarıyla, ülküdaşlarıyla, milletiyle, siyasi partisi ne olursa olsun oy veren vermeyen milyonlarca kardeşiyle bir ve beraberdir.

Bunu karartmaya hiçbir çapsız ve çamur zihniyetin ömrü yetmeyecektir.

FETÖ’cülerin, Türk düşmanlarının, ekonomik operasyonlarda döviz silahını kullananların ve bunların kuklalarının entrikaları, algı oyunları tutmayacaktır

Sözlerime son verirken hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Yolunuz, bahtınız, alnınız açık olsun diyorum.

Cumhur İttifakı, Millet Aklı, TBMM’de Güçlü Milliyetçi Hareket Partisi.

Sağ olun, var olun.

Ne Mutlu Türküm Diyene.