Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin İzmir Merkezli Bölge İstişare Toplantısında yapmış oldukları konuşma. 10 Haziran 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin
İzmir Merkezli Bölge İstişare Toplantısında yapmış oldukları konuşma.
10 Haziran 2018

 




Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Basınımızın Mümtaz Temsilcileri,

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

İzmir’de bu muhteşem toplantı vesilesiyle sizlerle buluşmaktan mutluyum, gururluyum.

Aklını milletten alan Cumhur İttifakı’yla Cumhuriyet’in kurucu felsefesini, kuruluş fikrini, kurtuluş iradesini kendimize kılavuz yaparak geleceğe yürüyoruz.

Başarmaktan başka seçenek tanımıyoruz.

Tıpkı, ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin gibi,

Tıpkı, Konak Meydanındaki hükümet konağına al bayrağımızı çeken Yüzbaşı Şerafettin gibi,

Tıpkı, Milli Mücadele’yi zaferle taçlandıran Gazi Mustafa Kemal ve ülkü arkadaşları gibi, heyecan doluyuz, iman doluyuz, cesaretle meydan okuyoruz.

Bu nedenle Cumhur İttifakı diyoruz.

Bu nedenle Millet Aklı’yla hareket ediyoruz.

 Cumhur İttifakı Millet Aklı, Türkiye’nin Teminatı, Elbette TBMM’de Güçlü Milliyetçi Hareket Partisi.

İzmir, Manisa, Uşak, Denizli, Aydın, Muğla il teşkilatlarımızın, bu illerimizde demokrasi mücadelesi veren milletvekili adaylarımızın katılımlarıyla düzenlediğimiz İzmir Merkezli Bölge İstişare Toplantımızın partimiz, milletimiz, ülkemiz, demokrasimiz ve geleceğimiz açısından umut ve huzur dolu sonuçlara kapı aralamasını temenni ediyorum.

Bu gece idrak edeceğimiz bin aydan daha hayırlı Kadir Gece’mizin mübarek olmasını Allah’tan diliyorum.

İnanıyorum ki, Kadir Gece’mizin kadri ve kavliyle yokuşları düz edeceğiz, engelleri geçeceğiz, tuzakları yıkacağız, oyunları bozacağız.

Yeni bir Türk destanına hep birlikte imza atacağız.

Ayrıca gelecek hafta karşılayacağımız Ramazan Bayramı’mızın kutlu olmasını niyaz ediyor, hepinize hoş geldiniz sefalar getirdiniz diyorum.

 

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Değerli Kardeşlerim,

Eğer nereye gittiğimizi bilmiyorsak sonunda bir yere varamayız.

Hangi limana yelken açtığımızın farkında değilsek hiçbir rüzgârın faydasını göremeyiz.

Ne yaptığımızın bilincinde değilsek her çaba boşuna, her gayret beyhudedir.

Bilmenizi isterim ki, hayat ve siyaset, haysiyet ve hedefi olan, yüksek ülküleri ruh ve aklında taşıyan mücadeleci dava insanları için anlamlı ve bereketlidir.

Hem duygularımızla, hem aklımızla, hem de stratejik bakışımızla geleceğin şifrelerini çözmeli, geleceğin rotasını ve çerçevesini çizmeliyiz.

Akıl susarsa düşünce duracaktır. Bunu kabullenemeyiz.

Düşünce durursa hareket sönecektir. Buna tahammül edemeyiz.

Hareket sönerse çürüme başlayacaktır. Buna izin veremeyiz.

Aklımızın imkânlarını kullanarak, vicdanımızın seslenişini duyarak, ecdadımızın miras ve emanetlerini kalben okuyarak zorlukları yeneceğiz, zoru kolaya çevireceğiz.

Aklımızın kaynağı millettir. Bunu unutmayacağız.

Ahlakımızın kaynağı inançlarımız ve yaşanmış Türk-İslam asırlarıdır. Buna her zaman güveneceğiz.

Adaletimizin kaynağı maşeri vicdanın ta kendisidir. Bu yörüngeden hiç ayrılmayacağız.

Cumhur İttifakı, gücünü millet aklından alan, ufkunu istikbalin aydınlığıyla aralayan tarihi bir uzlaşma, milli bir anlaşmadır.

Türkiye çok cepheli saldırı ve tahriklerle boğuşurken, tesis ve temin edilmiş Cumhur İttifakı milli istiklalin güvencesi, milli iradenin ümit çeşmesi, kucaklaşma zeminidir.

Buna sahip çıkılmalıdır.

Cumhurun ittifak onuru ihtimam ve itinayla korunmalıdır.

Tarih boyunca birlik ve beraberliğimiz ne zaman bozulduysa yıkım kaçınılmaz hale gelmiştir.

Diyor ya Yunus Emre, “bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.”

Ekmeğimizi bölüşeceğiz, hem doyacağız, hem de doyuracağız.

Muhabbet ve hürmetimizi bölüşeceğiz, dik duracağız, diri olacağız.

Ancak vatanımızı asla böldürmeyeceğiz.

Milletimizi bölücülere kurban ettirmeyeceğiz.

Küresel vahşiliğe, emperyalizmin şiddet ve senaryolarına teslim olmayacağız.

Milli Mücadele, pusuya yatmış hain ve işbirlikçileri cumhurun ittifak ruhunu pusula yaparak hezimete uğrattı.

Milli mukavemet cumhurun ittifak duruşuyla canlandı, cesaret kazandı.

İttifak, iradenin mahsulüdür.

İrade ise Türk milletidir, Türkiye’nin tarihi haklarıdır.

Haklarımızı yedirmeyeceğiz, Hakk’ı tutup kaldıracağız.

Milli hatıralarımızı, millet haysiyetimizi hiç kimseye çiğnetmeyeceğiz.

Egemenliğimizi, esenliğimizi, enerjimizi, devlet-i ebed müddet hedefimizi korkusuzca muhafaza edeceğiz.

Bu itibarla beka diyoruz.

Bu nedenle Cumhur İttifakı’nın 24 Haziran’da başarısı için mücadele ediyoruz.

Başaramazsak batışımız mukadderdir.

Bekamızı koruyamazsak bitişimiz kaçınılmazdır.

Çünkü zalimler yine ellerini ovuşturmaktadır.

Sevr lobisi faal, ihanet kulisi yoğundur.

Türkiye kuşatma altındadır.

Türk milletinden intikam almak, geçmişteki mağlubiyetlerin acısını çıkarmak için kuyruğa giren iç ve dış düşmanlar zaaf ve zayıf bir anımızı kollamaya çoktan başlamışlardır.

Bu maksatla terör örgütleri kışkırtılmaktadır.

Güney sınırlarımız boyunca kanlı ve karanlık hesaplar yapılmaktadır.

PKK/PYD/YPG küresel emperyalizmin kiralık cinayet tetikçileri olarak kullanılmaktadır.

FETÖ ise 15 Temmuz 2016’da darbe ve işgale teşebbüs etmiştir.

PKK ile FETÖ arasında hiçbir fark yoktur.

Bu hain terör örgütleri bir madalyonun ön ve arka yüzleri gibidir.

Türk ve İslam düşmanları etnik hassasiyet ve dini inançları istismar ederek istila ve ihanet çeteleri kurmuşlardır.

Peşinden de Anadolu’ya sürmüşler, Türk milletinin üstüne salmışlardır.

Bir olmazsak, dayanışma içinde mücadele etmezsek zulmün elebaşları, cinayet çeteleri durmayacak, vazgeçmeyecektir.

İşte son günlerde FETÖ’nün bir kez daha darbeye teşebbüs edeceği konuşulmaktadır.

PKK zaten kan dökmeye, can almaya devam etmektedir.

İzmir’den açık açık söylüyorum, iğrenç niyet sahiplerini uyarıyorum:

Eğer Türkiye yeni bir işgal girişimine maruz kalırsa, böylesi bir felaket bir kez daha yaşanırsa, bu defa hiçbir suçlu ve hain sağ kalamayacaktır.

Varlığımıza göz koyanların gözünü oyarız.

Bağımsızlığımıza leke sürmeye kalkışanları değil İzmir’de denize dökmek, alayını cehennemin dibine kadar kovalar yediklerini içtiklerini burunlarından fitil fitil getiririz.

Biz çağlara damga vurmuş büyük Türk milletiyiz.

Biz emek emek, feraset ve fedakarlıkla kurulmuş Türkiye’yiz.

Biz muzaffer bir milletin, muhteşem bir tarihin varisleri ve nesilleriyiz.

Taviz yoktur. Korku yoktur. Alttan alma yoktur.

Kahramanlık ise bize hastır ve pek çoktur.

Türk milletinin ruhu tarihin hiçbir döneminde zapt olunmamıştır.

Bağımsızlık tercihi, kendi kaderini tayin kudreti hiçbir dönemde kırılamamıştır.

Bu itibarla Türk milletinin manda ve himaye altına alınması, işgal ve istilaya uğraması, terör örgütleriyle sindirilmesi asla mümkün değildir, olmayacaktır.

Çünkü;

√       Türklük mahkûm olmaz, zillete boyun eğmez.

√       İşgale, esirliğe, menfur niyetlere rıza göstermez.

√       Mütecaviz emellere, tehditlere onay vermez.

Yeri geldiğinde, her birimiz Mustafa Kemal olur “Ya İstiklal Ya Ölüm” seslenişinin çevresinde halka halka dizilerek yurdumuzu ve mukadderatımızı son nefere, son damla kana kadar savunuruz.

Ecdadımızın meydanlarda ibraz ettiği zaferler, şehadetle yazdığı tarih sayfaları çeliğin, barutun ve her türlü ölüm vasıtasının iman ve vatan sevgisi karşısında çaresiz kalacağına tam olarak belge ve delilidir.

Türk milletinin akan kanları, semada yankılanan Allah Allah nidaları ve topraklarımızın her karışında bulunan aziz şehitlerimizin ruhları varlığımızın güvencesi, Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır.

30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’dan yükselen muzafferiyet 9 Eylül’de İzmir’de son vuruşunu yapmıştı; Allah’a şükürler olsun ki, kiri, pası ve düşman postalını denizin dibine süpürmüştü.

Türk milleti ateşin karşısına inancıyla dikilmiş, kesinlikle geri adım atmamıştı.

29 Ekim’de ilanı yapılan milli hâkimiyet; boyunduruk altında tutmak için hazırlanmış esaret zincirlerini eritmiş, varlığımıza geçirilmeye çalışılan prangaları parçalamıştı.

Türk vatanının her yöresi gaza ve şehadet diyarı olduğunu yüksek bir erdem eşliğinde tescil etmiş, geleceğine gölge düşürülemeyeceğini haykırarak duyurmuştu.

Bugün, cesaretimizi temin ve idame eden bu muazzam mirastır.

İstikbalin emanetçileri olarak sorumluluklarımızın ve vazifelerimizin elbette şuurundayız.

Ancak bunun farkında olmayan, sözde millet ittifakına da müsamaha göstermeyiz, göstermeyeceğiz.

Değerli kardeşlerim, hepinize soruyorum.

Milletimize sahip çıkmaya hazır mısınız? (Evet)

Geleceğinize sahip çıkmaya hazır mısınız? (Evet)

Vatana, millete, bayrağa sahip çıkmaya hazır mısınız? (Evet)

O halde bunun yolu, tam iki hafta sonra, tertemiz vicdanlarınızla sandıkta Üç Hilale vuracağınız Evet mühründen geçmektedir.

Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Bunun yanısıra, TBMM’de çok güçlü bir MHP grubunun tesis ve tecellisi ise yürütmenin denge ve denetimi için hayati önem ve değere sahiptir.

Her kardeşim, her vatandaşım 24 Haziran’da mutlaka sandığa gitmeli, demokratik görevini yapmalı, oyunu kullanmalı, iradesini göstermelidir.

Eğer tarihi demokrasi görevi ihmal edilirse fırsatçılara gün doğacak, sandık neticeleri şaibe ve soru işaretleriyle tartışmaya açılacaktır.

Bu doğru değildir.

Bu meşru da değildir.

Sandığa gideceğiz, Türkiye’nin geleceğine oy vereceğiz.

Sandığa gideceğiz, Cumhur İttifakı’na destek vereceğiz.

Sandığa gideceğiz, çözülmemizi bekleyen, düşmemizi gözleyen, birbirimize girmemizi projelendiren husumet yuvalarına, haysiyet yoksunlarına tarihi bir ders vereceğiz.

Meclis’in güçlü olması için MHP’yi yükselteceğiz.

Türk milletinin rahat bir nefes alması için MHP’yi hak ettiği mevki ve zirvelere taşıyacağız.

Soruyorum sizlere;

Buna var mısınız? (Evet)

Bunu başaracak mısınız? (Evet)

Türkiye’yi düştüğü darboğazdan çekip çıkaracak mısınız? (Evet)

Karar anı geldiğinde hem Sayın Erdoğan’a hem de Milliyetçi Hareket Partisi’ne aynı anda mührü vuracak mısınız? (Evet)

Aksini düşünmemiş, aklıma dahi getirmemiştim.

Allah hepinizden razı olsun.

İradeniz iddialarımıza güç veriyor, heyecanımıza heyecan katıyor.

Size güveniyorum, sizlere sonuna kadar inanıyorum.

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Muhterem Vatandaşlarım,

Sözde millet ittifakında toplanan partiler hezeyan içindedir.

Ne dedikleri belli değildir.

İlkeleri belirsizdir.

Siyasi ahlakları silik ve sönüktür.

Hepsi birden Türkiye’nin aleyhine çalışmaktadır.

FETÖ’ye itirazları yoktur.

PKK’yla ilgili tepki ve kaygıları duyulmamıştır.

Hepsi birden ağız birliği etmişçesine terörist Demirtaş’ın hayranı kesilmişlerdir.

Sözde Kürt sorununu tanımak için kolları sıvamışlardır.

Türkiye düşmanlarının taşeron ve temsilciliğine talip olmuşlardır.

Milli değiller.

Dürüst değiller.

İradeli değiller.

Adam gibi adam olmaktan da çok uzaklar.

Bu itibarla bunların ittifakı millet değil zillettir.

24 Haziran’da zillet kaybedecek, hak ettiği demokratik cezayla tanışacaktır.

Kim kiminle beraber, kim hangi değerleri savunuyor, kim milletin ve devletin yanında kim değil artık bellidir.

Kimler PKK/PYD/YPG ile ele ele tutuşuyor, kimler Pensilvanya’ya selam çakıyor geldiğimiz bu aşamada malumdur.

Zillet ittifakı ahlaki açıkta, samimiyet noksanlığında, sadakat ve vatana sevgi zafiyetinde rakipsizdir.

Açıldıkça açılıyorlar, dikiş ve yama tutmuyorlar.

Buna karşılık milli kurumları kapatmak için de çağrı ve vaatte bulunuyorlar.

TİKA’yı kapatacaklarmış.

TRT’yi satacaklarmış.

Yerli otomobil üretilmesine izin vermeyeceklermiş.

Hızlı treni kaldıracaklarmış.

Biz istikrar diyoruz.

Güçlü gelecek diyoruz.

Çağın standartlarının üzerinde biz Türkiye istiyoruz.

2023’ün Lider Ülkesi Türkiye olsun inancıyla yürüyoruz.

Bunlar; kapatılan, geleceği karartılan, milli değerleri dağıtılıp savrulan Türkiye hayaliyle yaşıyorlar.

Biz; sınır güvenliğini sağlamış, terör tehdidini bertaraf etmiş, toplumsal huzur ve refahı sağlamış beka içinde bir Türkiye’ye doğru yürüyelim diyoruz.

Bunlar; El-Bab’da ne işiniz var, Afrin’e girmeyin, Menbiç’e yanaşmayın, Kandil’e dokunmayın diyorlar.

Biz; şehidin şühedanın hakkı var, onların kanına girenlerden soracak bir hesabımız var diyoruz.

Zillete bulaşanlar; Edirne Kapalı Cezaevi’ni tavaf edip, özgürlük ve tahliye nutukları atıyorlar.

Aziz milletimiz bu kirli fail ve hesapları görüyor.

Ülkesinin içine düşürülmek istendiği karanlık hesapları fark ediyor.

İşte bu yüzden devletine sahip çıkıyor, milli beka diyor, Cumhur İttifakında karar kılıyor.

Çünkü Türk milleti biliyor ki, Cumhur İttifakı Türkiye’nin teminatıdır.

Fakat Türk ve Türkiye düşmanları boş durmuyor.

Siyaseti kullanıyorlar. İşbirlikçilerini tembihliyorlar.

Ekonomik tetikçilerini devreye sokuyorlar.

Küresel baskı ve dayatmalarla sonuca gitmeyi umuyorlar.

Toplumsal kutuplaşma ve çatışma ortamı üzerinden hedeflerine ulaşmayı arzuluyorlar.

Ancak unuttukları bir şey var; Türk milleti kahramanlığına kahramanlık ekleyecek günlerin hasretiyle yanıp tutuşuyor.

IŞİD’in arkasında mevzilenip saldırdılar. Fırat Kalkanı Harekatı’yla darmadağın ettik.

PYD/YPG’yi kalkan yapıp üzerimize saldırdılar. Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’yla silindir gibi ezdik geçtik.

Ümit ve inancım odur ki, teröristlerin kökü kurutuluncaya kadar terörle mücadele devam edecektir ve bu Türk devletinin namus borcudur.

Milliyetçi Hareket Partisi de her daim devletinin ve milletinin yanındadır, destekçisidir.

Kandil’e doğru sefere çıkan Mehmetlerimizin Allah yar ve yardımcısı olsun diyorum.

Rabbim onları beka ve vatan müdafaası için çıktıkları yolda muzaffer eylesin duasını bu mübarek günde dile getiriyorum.

Bir gece ansızın Kandil’de görünerek, kanlı ve vahşet tepesine Türk bayrağını dikmek artık mecburiyettir, şeref ve vatan görevidir.

Kahramanlarımızın direncini kırmak, moralini bozmak için sıraya girenler de başaramayacaklar, amaçlarına ulaşamayacaklardır.

Bakınız Hüseyin Nihal Atsız nasıl sesleniyor:

Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa,

Türk’e boyun eğdirir yalnız töreyle yasa;

Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa

Onu kanla söndürüp parçalarız, yeneriz.

Biz Tufanı yarattık uyku uyurken batı,

Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.

Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı:

Türk gücü bir yıldırım Türk bilgisi bir deniz.

Delinse yer, çökse gök, yansa kül olsa dört yan,

Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.

Yıldırımdan tipiden kasırgadan yılmayan,

Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz…

İşte biz böyle bir milletiz.

Ne Kandil tanırız.

Ne Sincar’a göz yumarız.

Ne Mahmur ne de Menbiç’e tahammül ederiz.

Vatanımıza göz diken kim varsa hesap ve planlarında boğarız.

Bu arada, Yunanistan bizim propaganda ve tanıtım filmimizden rahatsız olmuş.

Niye, çünkü Kıbrıs Türk toprağı olarak gösteriliyormuş.

Bu akılsız ve ahmaklara sorarım, ne yapacaktık, nasıl gösterecektik?

Üstüne basa basa ilan ve ifade ediyorum:

Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün yurdudur, Türk kalacaktır.

Ege adaları üzerinde oyun oynayan Yunanistan hükümeti haddini bilsin, dedelerinin denizin dibinde can çekiştiği günleri sakın ha unutmasın.

Aynısını yapacak, Yunan emellerine Ege’yi mezar edecek irade hamd olsun yaşıyor, sonsuza kadar da yaşamaya devam edecek.

 

Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

2007 Milletvekili Genel Seçimlerine giderken partimizin barajı aşamayacağı propagandası yapmışlardı.

Kiralık anketçiler partimizi baraj altında göstermek için sıraya girmişlerdi.

Milliyetçi Hareket Partisi 2007 seçimlerinde TBMM’de 70 milletvekili ile temsil edilecek oy almıştı.

2011 Milletvekili Genel Seçimlerine giderken ahlaksız kumpaslara maruz kaldık.

Anketçiler ve çevresindeki simsarlar aynı kirli tezviratlarla baraj altında kalacağımızı iddia ettiler.

Milletimiz 2011 seçimlerinde TBMM’ye 53 MHP milletvekilini gönderdi.

7 Haziran 2015 seçimlerinde baraj altında kalacağımız söyleyen pek çıkmıyordu ama bundan daha vahim bir durum vardı.

O da şimdilerde tedavülde tutulan dip dalga lafının sık sık telaffuz edilmesiydi.

7 Haziran seçimleri sonrası dip dalga söylemlerini diline dolayanlar kaostan medet ummuş, krize bel bağlamış, teröristlere siper olmuşlardı.

1 Kasım 2015 seçimlerinde partimiz baraj atında kalma iddia ve iftiralarına rağmen TBMM’de yerini aldı.

Biz defalarca söyledik, dilimizde tüy bitti.

Ama cahile ne anlatsak boş, gafile ne söylesek nafile.

MHP’nin baraj sorunu yoktur.

Türk milleti MHP’siz, MHP milletsiz yapamaz.

MHP, Türkiye ve Türk milletinin güvencesidir.

MHP, aşılmaz kale, bükülmez bilek, geçilmez burçtur.

MHP, Türk ve Türkiye hasımlarının korkulu rüyasıdır.

Türkiye ve Türk milletinin bekası söz konusu olduğunda dalga malga tanımayız.

Biz Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

Yeni bir doğuş olarak gördüğümüz 24 Haziran’da bütün itham ve iftiraları yıkacağız.

Kötü niyet sahiplerini şaşkına çevireceğiz.

Milliyetçi Hareket Partisi başaracak, şeytani kurgu ve tuzakları alt üst edecektir.

Altını çizerek hatırlatmak isterim ki, bizim yapacağımız pek çok şey vardır.

Bir defa yeni bir hükümet sistemi 24 Haziranla birlikte devreye girecektir.

Bildiğiniz gibi, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra geniş tabanlı, uzlaşmaya dayalı ve çift başlılıktan kaynaklanan krizleri bitirecek bir hükümet sistemine duyulan ihtiyaç göz ardı edilemezdi ve biz de bunun gereğini yaptık.

Milliyetçi Hareket Partisi millet yararına olduktan sonra her zaman, her zeminde uzlaşmadan yana olduğunu göstermiştir.

Siyaset kurumunun dış müdahalelere açık olduğu, eksik ve aksak yönlerinin bulunduğu parlamenter sistemin ya revize edilmesi ya da yeni bir hükümet sistemi ile var olan ağır sorunların giderilmesi gerekiyordu.

Beklenti ve çağrımız da bu yöndeydi.

15 Temmuz ihanetinin yaralarını sarmak, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi mukavemetini güçlendirmek, devletin ve milletin bekasını tehdit eden unsurları engellemek siyaset ve vatan göreviydi.

Türkiye’nin yönetim sistemi ekseninde bir değişim yaşamasını zorunlu kılan gelişmeler 15 Temmuz’dan sonra daha şiddetli bir ihtiyaç haline gelmişti.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirdik ve bekamıza yönelik tehditleri etkisizleştirmek için alınması gereken tedbirleri aziz milletimizle paylaştık.

Türkiye’nin içinde bulunduğu yüksek iç ve dış tehditler, bölgemizde cereyan eden şiddetli kaos ve istikrarsızlık ortamı, küresel vahşetin Türkiye üzerinde oynadığı oyunlara karşı yönetim sistemimizden kaynaklanan zayıflıkların telafi gayesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişi mecburi hale getirmişti.

Ülkemiz beka sorunu yaşarken yeni bir yönetim sisteminin takviye ve üst bir seviyede tahkim edilmesi acil bir zorunluluktu.

Bu tablo karşısında Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları göz önüne alarak “önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” ilkesiyle hareket ettik ve çözüm yolu gösterdik.

Biz, Türkiye’nin yeni bir anayasa değişikliği ve hükümet sistemine ihtiyacı olduğu gerçeğiyle üzerimize düşen görevi yerine getirdik.

Çok şükür siyasi hedef, yürekten çalışmalarımız meyvesini verdi.

Nihayetinde Türkiye’nin siyasi kargaşa ve dış kaynaklı müdahalelere kapı aralayan yönetim sistemi yerini güçlü ve istikrarlı bir hükümet sistemine bıraktı, Türkiye’nin önemli bir sorunu mutabakatla çözüme kavuşturuldu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelecek yüzyılların teminatıdır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devlet çarkının aksamadan dönmesine, bürokratik oligarşinin kökünden bitmesine, kararların tesirli ve verimli şekilde alınmasına hizmet edecektir.

Yeni sistemle birlikte kuvvetler ayrımı daha da netleşecek, aynı zamanda güçlenecektir.

Yargı bağımsız ve tarafsız, yasama daha güçlü ve hükümetin vesayetinden uzak, yürütme ise daha aktif çalışacak, seri ve isabetli kararlar alacaktır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin irade ve istikbalidir.

24 Haziranla birlikte yeni sistem tam olarak uygulanmaya başlayacaktır.

Bu kapsamda 24 Haziran hem milat hem de yeni bir doğuştur.

Biz de buna destek vereceğiz, yeni hükümet sisteminin kurum ve kurallarıyla yerleşmesi için fedakarca ve samimiyetle üzerimize düşeni yapacağız.

Dahası geleceğin Türkiye’sinde daha fazla söz sahibi olacağız.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin içinde Meclis çatısı altında yapacaklarımız çok fazladır.

Denge ve denetleme görevini üstlenecek Milliyetçi Hareket Partisi sosyal, siyasal ve ekonomik politikalara yön ve istikamet verecek siyasi bir seviyeye Allah’ın izni, milletimizin takdiriyle ulaşacaktır.

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Muhterem Vatandaşlarım,

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında, yasama faaliyetleriyle gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz söz ve vaatlerimiz vardır ve özetle şunlardır:

Teröristler, çocuk istismarcıları, tecavüzcüler, kadın katilleri hariç olmak üzere, kader kurbanlarına af çıkarılması,

Vatandaşlarımızın, kredi ve kredi kartı borçları ve yüksek faiz sarmalının neden olduğu yoksulluk tuzağından kurtarılması,

Esnaf ve çiftçilerimizin vergi ve prim yükünün hafifletilmesi,

AVM yasasının yeniden düzenlenmesi, esnafı yok eden AVM ve zincir marketler ile belediye işletmelerine yönelik tedbirler alınması,

Esnaf ve sanatkârlarımızın geçmiş hizmetlerine borçlanma hakkı tanınması,

Staj ve çıraklık sürelerinin emeklilik hizmetine sayılması,

Yük ve yolcu taşımacılığı yapan esnafımıza vergisiz akaryakıt sağlanması,

Şoför esnafımıza yıpranma payı hakkı temin edilmesi,

Çiftçilerimizin kullandığı mazot üzerindeki vergilerin kaldırılması,

Sulamada ve tarım işletmelerinde kullanılan elektrikten KDV alınmaması, tohum, fide ve ilaç gibi girdilerin vergi yükünün düşürülmesi,

İşsiz her aileden bir kişiye asgari ücretin yarısı kadar aile desteği yardımı verilmesi,

Gençlerimizin, iş bulana kadar ailelerinin sağlık sigortasından yararlanması ve öğrenim kredisi borçlarından faiz alınmaması,

Ön lisans mezunlarına lisans tamamlama imkanı sağlanması,

Üniversiteye giriş sınavının kaldırılması,

Askerlik süresinin prim ödemeksizin emeklilik hizmetine sayılması,

Emekli aylıklarındaki eşitsizliklerin giderilmesi, refah payının yükseltilmesi,

Emeklilikte yaşa takılan kardeşlerimizin mağduriyetinin giderilmesi,

Kadınlarımıza sigortalılık öncesi doğumları için borçlanma hakkı tanınması,

Kadına şiddet ve çocuk istismarının önlenmesi, kadına ve çocuğa karşı suçlarda cezaların ağırlaştırılması, adli yardım desteği sağlanması, dava açma zaman aşımının kaldırılması,

Asgari ücretten vergi alınmaması, ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılması,

Kadro alamayan taşeron işçiler, 4/B’li, vekil, sözleşmeli, fahri ve geçici statüde çalışanların kadroya alınması,

Yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların, genel idari hizmetlere geçirilmesi,

Kamu çalışanlarının tüm ek ödemelerinin emekli aylığına yansıtılması,

Sağlık çalışanlarına yıpranma payı hakkı verilmesi,

Yardımcı sağlık personelinin istihdamının yaygınlaştırılması,

Mühendislerin özlük haklarının iyileştirilmesi,

Öğretmenlerimizin ek göstergesinin 3600’e çıkarılması,

Atanamayan öğretmenlerimizin tamamının kademeli olarak atanması için kadro ihdas edilmesi,

Maliye ve gelir idaresi çalışanlarımıza kurum içi uzmanlık sınavı açılması,

Mübaşir, zabıt kâtibi ve diğer adalet çalışanlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi,

Kahraman ve fedakâr Uzman Çavuşlarımızın tümünün kadroya alınması, özlük haklarıyla birlikte mali ve sosyal durumlarının iyileştirilmesi,

Emniyet çalışanlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi, polislerimizin ek göstergesinin 3600’e yükseltilmesi, haftada 40 saatin üzerindeki hizmetler için fazla mesai verilmesi,

 

Engelli ve engelli yakını aylığının yükseltilmesi ve engelli aylığı ödenmesinde, aile geliri yerine kendi gelirlerinin esas alınması,

Doğuştan ya da işe girmeden önce engelli olanların, malul şartlarından yararlandırılması,

Şehit anne ve babalarının aldıkları maaşın artırılması,

Şehit yetimlerinin tamamına iş hakkı verilmesi,

Terörle mücadele gazilerine ikinci istihdam imkânı sağlanması,

Gazilerimize ÖTV’siz araç imkânı getirilmesi,

Malul sayılmayan gazilere “Gazilik” unvanı verilmesi için gerekli yasaların çıkarılması konusunda bütün gayret ve samimiyetimizle mücadele edeceğiz, inşallah da başaracağız.

Çağrımız adalete ve hakkaniyetedir.

Çağrımız bekaya ve birliğedir.

Çağrımız cumhurun ittifakına, Cumhuriyet’in iradesinedir.

Çağrımız, huzura ve mutluluğadır.

Çağrımız, refaha ve esenliğedir.

Çağrımız, kardeşliğe ve paylaşmayadır.

Milliyetçi Hareket varsa, çare bitmemiştir.

Milliyetçi Hareket varsa, gelecek aydınlık, Türkiye teminat altındadır.

Diyorum ki, Cumhur İttifakı, Millet Aklı, Geleceğin Teminatı.

Cumhur İttifakı, Millet Aklı, Bin Yıllık Kardeşliğin Teminatı.

Sözlerime son verirken, her milletvekili adayımıza başarılar diliyor, hepsini Ankara’da görmek istediğimi bildiriyor, sizleri hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Tüm ülküdaşlarıma, tüm teşkilatlarımıza mücadelelerinde kolaylıklar temenni ediyorum.

Yolunuz, bahtınız, alnınız açık olsun diyorum.

Cumhur İttifakı Millet Aklı, TBMM’de Güçlü Milliyetçi Hareket Partisi.

Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.

Ne Mutlu Türküm Diyene.