Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin,
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan mübarek Ramazan Ayını geride bırakarak bayram günlerine ulaşmış, bulunmaktayız. Cenab-ı Allah’tan, O’nun rızasını kazanmak amacıyla tuttuğumuz oruçların, samimiyetle gerçekleştirdiğimiz ibadetlerin kabulünü niyaz ediyorum. Ramazan, nefsin terbiyesiyle birlikte, fiziki açlığın manevi doygunlukla telafi edildiği, amellerin halis niyetlerle tazelenip tahkim edildiği sabır ve tevekkül ayıdır. Hemen ardından karşıladığımız bayram ise gönüllerin hürmet ve hatırlatmayla coştuğu, küslük ve dargınlıkların kavuşma ve kucaklaşmayla onarıldığı barış, kardeşlik, vuslat iklimidir. Bayramlar Türk-İslam ahlakının yaşanıp yaşatıldığı manevi ve kültürel bir varlık alanı, ortak hatıra ve hedeflerimizin nefes aldığı buluşma ve kavuşma sahasıdır. Ne var ki Türkiye’nin bekası sağlama alınmadıkça, İslam dünyası huzur ve istikrara kavuşturulmadıkça sevinçlerimizin bir yanı buruk, umut ve hayallerimizin bir tarafı buhranlıdır. Türk-İslam coğrafyasını mesken tutmuş kanlı hesaplaşmalar bayramlarımızı gölgelemekte, masum ve günahsızların yüreklerimizi tırmalayan çığlıkları devasa acıların adeta özeti olmaktadır. Hem Türkiye hem de komşu ülkeler zalimlere taşeronluk yapan kiralık cinayet ve terör örgütlerinin uzun süredir hedefindedir. Figüranları zamana göre değişen ve değiştirilen dağılma ve parçalanma senaryoları ısrarla, inatla ve istikrarlı şekilde tedavülde tutulmaktadır. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki, Kandil’de Türk bayrağı dalgalanmadıkça, Suriye ve Irak’taki terör kampları imha edilmedikçe Türk milletine ve bölge halklarına huzur, dirlik ve güvenlik gelmeyecektir. Filistin topraklarındaki İsrail terörü sona ermedikçe, İslam toplumları üzerindeki işgal vesayeti son bulmadıkça hiç kimse, hiçbir ülke güvende olamayacak, geleceğe umutla bakamayacaktır. FETÖ, PKK, PYD gibi insanlık suçlusu cani örgütler bütünüyle tasfiye ve telin edilmeden ne Türkiye ne de insanlık huzur yüzü göremeyecektir. Ülkemizin yegâne amacı bekamıza yönelmiş ağır husumet ve huşunet varlığını kaynağında yok etmek olmalıdır. Üzerinde yaşadığımız coğrafyada ebedi olmanın başka çaresi de yoktur. 15 Temmuz FETÖ işgal kuşatmasını yaran Türk milleti 16 Nisan 2017’de sistemsel prangalarından kurtularak beka, güven ve esenliğe doğru kararlı bir adım atmıştır. Bu adım, Cumhur İttifakı sayesinde gelecek asırlara damga vuracak, istikamet çizecektir. Beklenti ve ümidimiz budur. Türk milleti 24 Haziranla birlikte 2023 hedeflerine kilitlenerek kutlu ve kurtuluşu temin edilmiş parlak bir istikbalin yörüngesine girecektir. Türkiye’yi denenmiş ve başarısız olmuş senaryoların karanlığına çekme gayretleri ise tam manasıyla siyasi gericiliktir, Türkiye’nin gelecek ufkunu gölgelemektir. Aziz milletimiz kendi kaderini tayin hakkına yapılan suikast girişimlerini öngörü ve ferasetiyle boşa çıkaracak, ülkemizin milli ve tarihsel mirasına dört elle sarılacaktır. Sokak arası diplomasi ve karanlık görüşmelerle 15 Temmuz’un rövanşına yığınak yapanların milletimizden yiyeceği tokadın sesi inanıyorum ki Pensilvanya’dan duyulacak, Kandil’den yankılanacaktır. Toplumsal zeminde kök tutmuş Cumhur İttifakı Türkiye’nin bekasını, Türk milletinin güvenlik ve selametini muhafaza iradesine sahiptir ve bunu başarmaya da kararlıdır, azimlidir. Tedbir ve gayret bizden, teveccüh ve takdir büyük Türk milletinden, yardım ve himaye Yüce Allah’tandır. Bu duygu ve düşüncelerle muhterem vatandaşlarımızın ve Türk-İslam aleminin Ramazan Bayramı’nı içtenlikle tebrik ediyor, her günümüzün bayram havasında geçmesini diliyorum.
|