Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam Habertürk Televizyonu’nda Sayın Didem Arslan Yılmaz’ın sorularına cevap verirken baltayı taşa vurmuş, müfteriliği tescillenmiş, şahsıyla müsemma hale gelen yeni bir yalan rüzgârı estirmiştir. Yalan büyük bir günahtır ve yalancılar günahkâr kimselerdir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun milletimize yalan söylemesi, alenen ve açıktan gerçekleri çiğneyerek uyduruk ve hayal mahsulü iddiaları dile getirmesi karanlık ve işbirlikçi zihniyetini tekraren deşifre etmiştir. ABD Başkanı Trump’ın, 14 Ocak 2019’da Twitter mesajı olarak paylaştığı; “Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz.” sözlerine, “Bahçeli tepki verdi mi? Hayır!” diyerek yüzü kızarmadan, vicdanı sızlamadan büyük bir yalana imza atmıştır. Ayrıca ufkumuzun olmadığını, beka sorunu bulunmadığını, halkı suçladığımızı, hukuk ve demokrasiyi bilmediğimizi yalana bin yalan katarak iddia ve ifade etmiştir. Söz konusu televizyon programında adeta mayına basan, gerçek yüzünü ifşa eden bu şahsın, YPG’yi/PKK’yı kast ederek “Onlar bize mi saldıracaklar?” sorusunu alaycı bir şekilde ve terör örgütünün emellerini örtbas edercesine sorması tam bir suçüstü halidir. Zillet İttifakı’nın terör sevgisi, bölücülük merakı iyice somutlaşmış, gün yüzüne çıkmıştır. 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinin neden bir beka seçimi olduğunu zillet faillerine bakan, zillet temsilcilerini dinleyen her vicdan sahibi insanımız kabul ve tasdik edecektir. Sayın Kılıçdaroğlu vahim bir savrulmanın, çok tehlikeli bir akıl tutulmasının pençesine düşmüştür. CHP Genel Başkanı’nın yalan ve kandırma sicili külliyatlı hale gelmiş, korkunç boyutlara ulaşmıştır. Bu itibarla Türk milletine ve Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e özür borcu olduğu ortadadır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun telaş ve tereddütle yalana sarılması zilletin zehir etkisinin yayıldığını, siyasi zihniyetini felce uğrattığını, dehşet verici bir şuur kaybına düştüğünü göstermiştir. ABD Başkanı Trump’ın mezkûr Twitter mesajından bir gün sonra, yani 15 Ocak 2019 tarihindeki TBMM Grup Toplantısında yapmış olduğum konuşmada aynen şunları söylemiştim: “ABD Başkanı bir defa PKK/PYD/YPG’yi Kürt olarak görüyorsa, Kürt kardeşlerimizin temsilcisi olarak değerlendiriyorsa ya cehaletin mihveri, ya da caniliğin mihmandarıdır. Teröristlere bırakınız Kürt demeyi, insan demek bile ihanettir. Trump’ın PKK/PYD/YPG’yi Kürt olarak görmesi, Kürtler diye tarif etmesi su katılmamış alçaklık, su götürmez küstahlıktır. Şu işe bakar mısınız, teröristlerle mücadele edersek Bay Trump ekonomik olarak Türkiye’yi mahvedermiş. Senin doların varsa Türk milletinin imanı var. Senin bara baronların varsa, sermaye çetelerin hazırsa, ekonomik tetikçilerin emir bekliyorsa, bilesin ki Türk milletinin eğilmez başı, bükülmez bileği var. Elinden geleni ardına koyma, ne biliyorsan onu yap. Senin tehditlerine tamam diyen senin gibi olsun. Türkiye’yi mahvetmek senin ne haddine? Bu saatten sonra Fırat’ın doğusuna girip önümüze çıkan haini, bulduğumuz katili mahv-ı perişan etmek helali hakkımızdır, vatan borcumuzdur, milli namusun gereğidir. Suriye’nin kuzeyinde Kürdistan sütunlarını dikmek için teröristler ve bazı bölge ülkeleri arasında görev taksimi yapanlar Türkiye’yi hafife alan, yok sayan sömürgecilerdir. Kürt kökenli kardeşlerimizi teröristlerle bir ve aynı gören bir meczuba, Twitter bekçisi bir mecnuna diyorum ki, hodri meydan, Türk milletinin kitabında ne kaçmak ne de korkmak yazmaktadır. Trump’ın mesajını paylaştığı andan itibaren Türkiye ile ABD arasındaki on yılları bulan müttefiklik ilişkisi yoğun bakıma alınmış demektir. NATO ittifakı komadadır. Teröristleri Türkiye’ye tercih eden bir ABD Başkanı bizim nezdimizde yok hükmündedir. Trump’a diyorum ki, aç kalabiliriz, açıkta yaşayabiliriz, yoksul düşebiliriz, ekonomik kayıplara maruz kalabiliriz. Ama size boyun eğersek, sizden aman dilersek, sizden medet umarsak bize yazıklar olsun, yani hayat bize haram zıkkım olsun. En iyi bildiğiniz şey öldürmek, en iyi yaptığınız kumpas kurmak, komplo icat etmek. Türkiye Cumhuriyeti bağımsızdır, egemen bir devlettir. Kimseden emir almayız, kimseden izin almayız, kimseden icazet istemeyiz. Trump’ın sözüyle hareket etmek, tehditlerine tamam demek yok olmak, tarih ve coğrafyadan sürülmek anlamına gelecektir.” Bu tarihi uyarılar ve sarsılmaz duruşumuz karşısında Sayın Kılıçdaroğlu’nun diyeceği hiçbir şey doğal olarak bulunmayacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun kılavuzları defolu olup siyaseti takip zaafı ve milletimizin sorunlarını analiz yetersizliği izahtan varestededir. Bu gerçekler karşısında CHP Genel Başkanı şahsımdan, partimizden ve özellikle büyük Türk milletinden özür dilemek mecburiyetindedir. Şayet buna yanaşmazsa kendisi her zaman yalan fabrikası diye anılacak ve bu şekilde tanımlanacaktır. Aziz milletimiz 31 Mart 2019’da yalancılara dersini verecek, gününü gösterecektir. Zillet hurafe, cumhur hakikattir. Zillet İttifakı yalan ve cehil, Cumhur İttifakı sadakat ve ehildir. Türk milleti bekayla bela, kandıranlarla kazandıranlar, aldatanlar ahlakta anıtlaşanlar arasındaki seçimi 31 Mart 2019’da yapacak, tarihi ve muazzam iradesini tekraren sandıkta gösterecektir. Beka İçin Milli Karar, Cumhur İçin İstikrar. Sağduyunun Birlikteliği, Türkiye Ehline Emanet.
|