Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin,
Irak’ın kuzeyinde bulunan ve bölücü teröristlerin üs olarak kullandığı Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin-Basyan ve Hakurk merkezli terör yuvalarına dün gece yarısından itibaren yapılan askeri operasyon milletimizde memnuniyetle karşılanmıştır. Pençe-Kartal isimli bu harekât sonucunda belirlenmiş 81 hedef imha edilmiştir. Bu vesileyle kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi tebrik ediyorum. Türkiye’nin terörle mücadele kararlılığı, zulüm ve ihanete aman vermeyen milli karakteri taviz ve tavsama göstermeden icra ve ifa edilmektedir. Türk milleti terörle yaşamaya asla alışmayacak, menfur eylemelere göz yummayacak, melun saldırıları alttan almayacaktır. Terörle arasına mesafe koyamayan failleri zor günler beklemektedir. Hiç kimse bedelini ağır şekilde ödeyeceği bir yanlış ve yozlaşmanın figüranı olmamalıdır. Hainler sınır içinde veya sınır ötesinde, alınan güvenlik tedbirlerinin eşgüdümünde adım adım takip ve tespit edilip gecikmeye mahal verilmeden cezalandırılacaklardır. ABD’yi saran sokak gösterilerinin kışkırtıcısı ANTİFA’nın PKK/YPG ile irtibat ve çıkar ittifakı, bu ülkeye tutunmuş FETÖ’cülerin yağma ve talan vakalarında boy göstermesi ilaveten herkes için ibretlik bir ders olmalıdır. Terör örgütlerinin iyi-kötü tasnifi yapılamayacaktır. Hain her coğrafyada hain, cani her ülkede canidir. ABD yönetiminin gelişmelerden sonuç çıkarması samimi dileğimizdir. Ülkemiz sağlam bir irade eşliğinde, meşru haklarını ve milli çıkarlarını esas alarak, terörün belini kırma konusunda dirayetli, teröristlerin üredikleri bölgeleri temizleme hususunda son derece azimlidir. Milli bekamız üzerinde kumar oynayanlar, milli güvenliğimizi tartışmaya açanlar, tahriklerle sabır ve tahammül sınırlarını aşanlar elbette Türk milletinin boyun eğmeyen kudretiyle tanışacaklardır. Teröre yardım ve yataklık yapan, teröristlere güzellemelerle birlikle övgüler yağdıran iki HDP’li militanın milletvekilliğinin düşürülmesinden sonra yeni bir dayatma ve provokasyon iklimi vasat bulmuştur. Bugün itibariyle ülkemizin farklı noktalarından protesto yürüyüşü başlatan HDP’lilerin ve lekeli destekçilerinin ateşle oynadıkları, yangına körükle gittikleri çok açıktır. Bu terörist komplosunu “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” adıyla maskeleme çabası ise boşuna bir gayret, bir başka ifadeyle hukuk ve ahlak dışı bir tezgâhtır. Yeni bir 6-7 Ekim hıyanetinin düşünü kuranlar, sokakların izbeliklerinden yeni bir Gezi karanlığı çıkarmayı düşünenler bilsinler ki acıklı durumlara düşeceklerdir. İç barış ve huzur ortamımızı sabote etmeye, milletimizin birlik ve dirliğini sarsıp sakatlamaya kalkışanlar layık oldukları muamelelere misliyle katlanmak durumunda kalacaklardır. Türkiye’ye terör taktikleriyle istikamet çizilemeyecek, muktedir iradesi tehditlerle çürütülemeyecektir. Yasa dışı yürüyüş ve gösterilerin sonu ve sonucu hiç kuşkusuz Türk adaletinin şaşmayan ve şaibe kaldırmayan hükmüyle muhataplıktır. Yollarda demokrasi arayanlar, Türk yargısının kararına darbe çamuru atanlar önce aziz şehitlerimizin damla damla dökülen kanlarının hesabını vermelidir. 11 Ağustos 2017’de, henüz 15’indeyken şehit edilen Eren Bülbül evladımızın azılı ve aşağılık katiline sahip çıkanların ne demokrasiyi ağızlarına almaya hakları ne de insanım diye ortalıkta gezmeye yüzleri vardır. Demokrasi teröristlerin istismar ve ihanet paravanı olamayacaktır. Asıl darbe Mehmetlerimize, polislerimize, masum insanlarımıza ve kundaktaki emzikli bebeklerimize yapılan hunhar ve şerefsiz saldırılardır. HDP-PKK-FETÖ’yle birlikte kaprisli ve nazlı ortakları darbecidir, suçludur, vatana ve millete karşı ihanet içindedir. Bizim merakımız, milletvekilliği düşen HDP’lilere haksızlık ve hukuksuzluk yapıldığını iddia eden CHP Genel Başkanı’nın da bulduğu ilk fırsatta terör yürüyüşüne katılıp katılmayacağı meselesidir. KOVİD-19 salgının tekrar nüksedip artçı vakaların görüldüğü şu günlerde Türkiye’yi içeride ve dışarıda markaja ve makasa almaya çalışanların kirli oyunları inanıyorum ki milli uyanış ve diriliş ruhuyla bozulacaktır. Diğer yandan İdlib’de, 5 Mart 2020 tarihli Moskova Muhtırası’nı ihlal edenler gün yüzündedir, hüviyetleri de bellidir. M4 karayolunun 6’şar km’lik kuzey ve güney hattında planlanan müşterek devriye görevinin geçen bu kadar zamana rağmen henüz tamamlanmamış olması, terör örgütlerinin kapalı devre faaliyetleri İdlib’in vahim tehditlere müsait olduğunu teyit etmektedir. Üstelik hem Libya hem de İdlib ısınıp tehlikelerle dolu bir ortama sürüklenmektedir. Ülkemizi ziyaretleri planlanan Rusya Dışişleri Bakanı ile Savunma Bakanı’nın temaslarından da şimdilik bir sonuç çıkmamıştır. Çünkü Türkiye’nin haklı tezlerinden, güvenlik mülahazalarından, adil ve hakkaniyetli tavrından geri dönüşü akla ve tarihi gerçeklere bütünüyle aykırıdır. Libya’da önümüzü kesmek için uğraşanlar kaybedeceklerdir. Bu ülkeyi üç parçaya bölmeyi planlayanlar hüsran yaşayacaklardır. Kaldı ki Türkiye tarih, kültür, inanç bağlarıyla temellenmiş ortak bir mazinin emanetlerinden hareketle meşru hükümetin yanında tutarlı bir duruş gösterecektir. Hafter’i makbul bir isim gibi takdim edip bölgesel ve küresel emperyalizmin dümen suyuna giren CHP’sinden İP’ine kadar ne kadar işbirlikçi siyasi kadavra varsa mahcup ve mağlup olmaktan kurtulamayacaktır. 27 Kasım 2019 tarihinde imzalanan “Deniz Yetki Alanları’nın Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” Türkiye ile uluslararası meşruluğu tescil edilmiş Feyiz es Sarrac hükümeti arasında güçlü bağlar kurmuştur. Bu bağları koparmayı hedefleyen Yunanistan-Mısır görüşmeleri, Yunanistan-İtalya ilişkileri, Birleşik Arap Emirlikleri ile Fransa tertipleri, ayrıca malumu olduğumuz diğer ülkelerin sinsi arayışları işe yaramayacak, yıkım ve bozgun kafilesi sonuç alamayacaktır. Libya meselesi gündemdeki sıcaklığını korurken, oturduğu koltuğa kara çalan Mustafa Akıncı’nın milletimizin ruh köküyle taban tabana zıt politikaları ve Türkiye’yi KKTC’den uzaklaştırma niyeti kabul olmayacak bir duaya amin demekten farksızdır. Camilerimize yapılan saldırılar, Yunanistan kaynaklı tehditler, çevremizi kuşatma emelleri, iç siyaseti kavrayan yüksek tansiyon, KOVİD-19 hastalığının neden olduğu kaygılı bekleyişler dikkat ve titizlikle değerlendirdiğimiz konu başlıklarından yalnızca bir kısmıdır. Ayasofya Camisi’nin ibadete açılmasıyla ilgili çağrımıza tepki gösterip küçük ve güdük akıllarıyla bizi uyarma densizliğine heves edenlerin, Cumhur İttifakı’nda gedik açmak maksadıyla fitne yayan gafillerin kimlerin değirmenine su taşıdıkları, hangi odakların hizmetkarı oldukları da artık gizlenemez boyutlardadır. Milliyetçi Hareket Partisi bilhassa KOVİD-19 salgını münasebetiyle maske, mesafe ve temizlik şartlarına muvafık yeni bir normal hayatın istikrarla tezahür ve temininden yanadır. Unutulmamalıdır ki, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu kapsamda iyileşen hasta sayısının yeni vaka sayısının altına düşmesi, solunum cihazlarına artan ölçüde ihtiyaç duyulması alarm zillerini çalmaktadır. Denetimsiz ve dengesiz iyimserliğin kazanımlarımızı heba edeceği iyi bilinmelidir. Tedbirlerdeki gevşemenin ağır maliyetleri kaçınılmazdır. Dünya Brezilya’yı konuşurken KOVİD-19’un Hindistan’da patlaması, Çin’de yeni vakalara rastlanması, ülkemizin yeniden darboğaza savrulma riski üzerinde kafa yorulması gereken başlıca sorun ve sıkıntılardır. Salgına karşı tedbir ve teyakkuz içinde hareket etmek, Sağlık Bakanlığımız ile Bilim Kurulu’nun tavsiyelerine harfiyen uymak insan ve toplum sağlığının yanında geleceğimiz açısından da mecburiyettir. Bingöl Karlıova merkezli dün meydana gelen 5,7 şiddetindeki deprem milletimizi endişeye sevk etmiştir. Bu depremde bir vatandaşımız enkaz altında kalarak hayatını kaybetmiş, 23 vatandaşımız da yaralanmıştır. Partimizi temsilen Genel Başkan Yardımcımız ve Erzurum Milletvekilimiz Sayın Kamil Aydın Başkanlığında bir heyet incelemelerde bulunmak üzere deprem bölgesine intikal etmiştir. Depremde hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza şifa ediliyor, aziz milletimize ve bölge insanımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu yoğun gündem ve gelişmeleri görüşmek, önümüzdeki sürecin siyasi hedeflerini değerlendirmek üzere Milliyetçi Hareket Partisi Başkanlık Divanı bugün toplanacaktır. Ayrıca 19 Haziran 2020’de Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı, 26 Haziran 2020’de Milletvekilleri Toplantısı ile 27 Haziran 2020’de İl Başkanları Toplantısı gerçekleştirilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi yeni normalin siyasi şartlarına, muhtemel iç ve dış gelişmelerin hızlı akışına yönelik hazırlıklarını gözden geçirecek, çalışmalarını tam bir inanmışlık, şuur ve ortak akılla yerine getirecektir. Sevdamız Türkiye, mensubiyet onurumuz büyük Türk milletidir. Cumhur İttifakı’nın tarihi misyon ve istikbal özlemleriyle ayak bağlarının çözüleceğine, kumpasların çökertileceğine, kundakçıların yenileceğine, Türkiye düşmanlarının eleneceğine yönelik itimadımız, irademiz ve imkanımız her zamankinden daha fazladır. Allah’ın izniyle kazanan Türkiye olacaktır.
|