Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
Sayın Basın Mensupları, Değerli Dava Arkadaşlarım, Düzenlediğimiz basın toplantısı münasebetiyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Ekranları başında bizleri takip eden aziz vatandaşlarımıza en iyi dileklerimi sunuyorum. Bu vesileyle basın toplantımıza hoş geldiniz diyorum.
Değerli Basın Mensupları, Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu Ortak Toplantısı bahse konu kurulların üyesi olan değerli dava arkadaşlarımızın iştirak ve iradeleriyle bugün gerçekleştirilmiştir. Gündemdeki sıcak konu başlıkları kapsamlı olarak görüşülmüştür. Bir yanda TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda müzakere edilen ve son aşamaya gelen 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, diğer yanda da partimizin siyasi çalışmaları ele alınmıştır. Bunların yanın sıra, KOVİD-19 salgınıyla ilgili mücadele başta olmak üzere, ekonomik temeli olmayan, bütünüyle spekülasyona dayalı döviz fiyatı artışlarıyla birlikte faiz ve enflasyondaki son gelişmeler de değerlendirilmiştir. Ayrıca 30 Ekim 2021 tarihinden itibaren başlayan “Adım Adım 2023, İl İl Anadolu” temasıyla yaygınlaşan siyasi faaliyetlerimiz şu ana kadar 55 ilimizde hayırlı ve verimli sonuçlarla tezahür etmiştir. Yurdumuzun dört bir yanında vatandaşlarımızla yüz yüze temas ve diyaloğun kararlılıkla sürdürülmesi hususunda görüş birliği sağlanmıştır. Önümüzdeki hafta sonu yapacağımız çalışmalarla, üstelik bir ay bile dolmadan toplam 70 ilimizde Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi mesajlarını, insanımıza duyduğu eşsiz muhabbetini, sahip olduğu yüksek hedeflerini inanç ve gönül enginliğiyle taşımış olacağımız herkesçe bilinmelidir. Bu çalışmalarda emeği geçen her arkadaşıma teşekkür ediyorum. Tarih ve millet huzurunda yeni bir ahlak ve vicdan imtihanıyla sınandığımız, haysiyetimize ve hücrelerimize kadar nüfus etmiş dava ve vatan sevgisinin gereğini bihakkın yerine getirmekle sorumlu olduğumuz çetrefilli bir dönemin içindeyiz. Bu dönemde her zamankinden daha fazla dikkatli, dirayetli, dengeli, hazırlıklı, uyanık, ihtiyatlı, sabırlı ve şuurlu bir duruşa ihtiyaç duyulduğu yalın ve yakın bir gerçek olarak karşımızdadır. Türkiye’yi karıştırmak, karanlığa çekmek ve kaosa sürüklemek maksadıyla fırsat kollayan, eylem zemini yoklayan, işgal bahanesi arayan çevrelerin provokatif tahrikleri sahneye ve sokağa tutunmak için tetikte beklemektedir. Bunların hüviyetleri milletimiz tarafından malumdur. Bu tahrik sürecinin öncüsü ve önde gideni CHP ve HDP başta olmak üzere zillet ittifakının hastalıklı paydaşlarıdır. İlave olarak bazı sivil toplum kuruluşları, bir kısım satılmış aydın, bir avuç devşirilmiş akademisyen, üç-beş kiralık kalem ve onların sponsoru olan Türkiye düşmanlarıdır. Özellikle döviz kurundaki temelsiz ve ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan dalgalanmaları sokak diliyle yorumlayıp siyasi tepkiyle buluşturmak isteyenler azgınlaşmıştır. Bu suretle toplumsal huzursuzluğu kamçılayarak anarşinin değirmenine su taşımayı hedefleyen odakların ateşle oynadıkları abartılı ve afaki bir tespit sayılmamalıdır. Böylesi bir yanlışın kim ya da kimler failiyse halkı kin ve düşmanlığa sevk eden onlardır. Aynı zamanda sokakların terörizme teslimini alçakça düşleyen sefiller ve serserilerdir. Ülkemizin bugünkü gerçek meselesi ekonomiyi çoktan aşmıştır. Kaldı ki var oluş yok oluş noktasında düğümlenmiştir. Türkiye ekonomisinin malum bazı yapısal zaaf ve açmazları varsa da, bunlar dövizdeki tırmanışın bahanesi değildir, olamayacaktır. Tehdit saçan gelişmeler karşısında, devlet milletiyle kenetlenmiş, milli duruş iç ve dış komploya karşı direnç ve dik duruş göstermiş, göstermeye de devam edecektir. Ekonomik darbecilere, canlı döviz bombalarına, faiz, rant ve çıkar lobilerine sonu cefada olsa, sefada olsa eyvallah etmeyiz, etmeyeceğiz. Biz döviz kuruyla kurulmadık, bu yolla da devrilmeyeceğiz. Finans oligarşisinin çürük azı dişlerini teker teker söker sahiplerinin avucuna bırakmayı da hamd olsun biliriz. Türkiye’yi küstahça hizaya getirmek için tertip içine girenler; Irak ve Suriye’nin kuzeyinde, Libya’da, Karabağ’da, Mavi Vatan’da ve terörle mücadelede elde edilen kazanımlardan taviz vermemizi dayatıp tarihin gerisine düşmemizi gözlemektedir. Buna sessiz ve seyirci kalmamız hayatın ve fikriyatımızın doğasına tamamıyla aykırıdır. Biz milletimizin yanındayız, devletimizin arkasındayız. Döviz piyasasındaki olağan dışı istikrarsızlıklar üzerinden Türkiye’yi düşürmeyi projelendiren köksüz bir siyaset anlayışı maalesef gemi azıya almıştır. Kur, faiz, fiyatlar genel düzeyindeki dengesizlikleri ülkemize karşı silah gibi kullanan sorumsuz ve şuursuz muhalefet partileri, bir kaşık suda fırtına koparmak suretiyle siyasi ikbal arayışına kilitlenerek tarihi bir hatanın içine sürüklenmişlerdir. KOVİD-19 salgını küresel ekonominin dengesini, küresel ticaretin işleyişini, makroekonomik parametrelerin istikrarını, ülkelerarası ilişkilerin insicamını ciddi ölçülerde sarsmış, hatta sakatlamıştır. Türkiye bu türbülanstan en az hasarla çıkmayı başarmış bir ülke olarak sivrilmiş, öne çıkmıştır. Bu hakikati inkar etmek eğer cahillik değilse kesinlikle art niyetliliktir. Ekonomik büyümedeki göz kamaştırıcı artış, ihracat performansındaki rekor düzeyindeki yükseliş, sanayi üretimindeki dikkat çekici tırmanış ülkemizin salgından kaynaklı tehlikeli girdaptan daha da güçlenerek kurtulduğuna işarettir. Döviz kurlarındaki iniş çıkışları siyasi istismar konusu haline getirip, adeta Türkiye’nin iflasını ilan ettiğini iddia ve ifade eden mayası bozuk bir zihniyetin varlığı rezaletin, devlet ve millet karşıtlığının somut örneğidir. Bu kapsamda Cumhuriyet Halk Partisi fırsatçıdır, faziletsizdir, Türk siyasetinin ayıplı yüzü, utanç vesikası, riyakarlık numunesidir. Erken seçimden başka söylediği, hatta söyleyeceği bir şeyi bulunmayan zillet ittifakının ana ve yan ortakları Türkiye aleyhine planlı, pişkin, tahripkar ve dış destekli mütecaviz bir hareketlenme içindedir. Türk milleti bu iğrenç ve ilkel gelişmeleri yakından izlemekte, lazım gelen demokratik notlarını hassasiyetle almaktadır. Dövizin fiyatı serbest piyasa şartlarında oluşurken, zillet ittifakının etiket fiyatı da yabancı başkentlerde belirlenmiştir. CHP Genel Başkanı’nın helalleşme çağrısına terör elebaşlarının “özerklik ve özyönetimin kabul edilmesi, Kürt kimliğinin ve dilinin tanınması” şartıyla tamam demeleri hain bir pazarlığın sütre gerisinde devam ettiğine bariz kanıt ve karine teşkil etmiştir. Terörist Demirtaş’ın, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme pasını alarak iç barış açısından önemseyip desteklediğini beyan etmesi kimin kimlerle ilişki halinde olduğunu tek kelimeyle belgelemiştir. Maalesef terörizm zillet ittifakının üst aklı haline gelmiştir. Özellikle HDP’nin ikizi CHP’nin var olan siyasi iradesi bir tarafta terörist Demirtaş’a, diğer tarafta da PKK’ya eşit paylar halinde bölüştürülmüştür. Bu acı verici tablonun gizlenecek, saklanacak, örtbas edecek bir yanı kalmamıştır. Öyle bir vahim aşamaya gelinmiştir ki, terörist Demirtaş’ın sabah saatlerinde cezaevinden yayımladığı karanlık talimatlar akşamına Kılıçdaroğlu tarafından heyecanla telaffuz edilerek siyasi bir programa haline dönüştürülmüştür. Bir terörist, bir suçlu, bir bölücü; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu alenen yönetmeye, yön vermeye ve ona akıl hocalığı yapmaya başlamıştır. Terörist Demirtaş’ın 24 Kasım 2021 tarihinde, Meclis’te grubu bulunan partilerin başkanlarını ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarını, dahası yedi bölgede ortak miting yaparak derhal seçim istemelerini dayatması günün sonunda Kılıçdaroğlu tarafından benimsenmiş ve kabullenilmiştir. Cumhuriyet tarihinde böyle bir eziklik ve erdemsizlik hiç görülmemiştir. Kılıçdaroğlu’nun 24 Kasım 2021 tarihinde partisinin olağanüstü MYK toplantısından sonra yaptığı kokuşmuş açıklamaların referansı HDP’dir, terörist Demirtaş’tır, PKK terör örgütüdür. Ekonomik sorunları bahane göstererek ‘haydi meydana’ diyen, 4 Aralık günü Mersin’de ilk mitingi yapacaklarını duyuran Kılıçdaroğlu teröristleri hararetle selamlamıştır. Onların dikte ettiği ne varsa sahiplenerek sahaya inmeye karar vermiştir. Nitekim Türkiye’nin kaosa sürüklendiğini iddia eden müfteri Kılıçdaroğlu, asıl kaosu kendi içinde, kendi ittifakında, kendi vicdanında, kendi partisinde yaşadığını görmeyecek kadar körleşmiştir. Bize dilini yutmuş küçük ortak diyen Kılıçdaroğlu’nun ağzı teröristlerin günahkar ağzıdır, aynı anda akıl hatırlatması yapması ise tamamıyla mantık kazası, makuliyet krizidir. Aklı tutuk, ahlakı uçuk, ar damarı çatlak siyaset köhneliği bellidir. Bu şahsın kimin diline sözcülük, kimlerin aklına refakatçilik yaptığı her şeyiyle belirgindir.
Değerli Dava Arkadaşlarım, Sayın Basın Mensupları, Kararlılıkla ve ikazla hatırlatırım ki; Türkiye döviz sabotajlarına yenilmeyecektir. Türkiye küresel sermaye çetelerine, terör örgütlerine pes etmeyecektir. Türkiye faiz lobisine eğilmeyecektir. Türkiye hayat pahalılığına boyun eğmeyecektir. Türkiye zilletin uçurumuna asla çekilemeyecektir. Cumhur İttifakı alayını birden göğüslemeye, Türk milletinin bağımsızlık onurunu yere düşürmemeye yeminlidir. İçinde bulunduğumuz riskli süreç siyasi ve ekonomik beka mücadelesinin kahramanca, vatan ve millet sevdasıyla icrasını şart koşmaktadır. Sokaklara inerek hükümeti istifa ettirmeye, terörizmin ve yabancı güçlerin tetikçiliğine soyunarak ülkemizi felaket dolu bir mecraya taşımak isteyenlere asla izin, asla icazet verilmeyecektir. Demokrasi sokakta değil milletimizin iradesindedir, sandığın içindedir. Yasa dışı sol ve marjinal grupları sokağa sürüp milletimizin duyarlılıklarını ve sabrını test etmeyi aklından geçirenler bu gafil tezgahın, bu lekeli kumpasın sonuçlarına ağır şekilde katlanacaklardır. Türkiye sokakta bulunmamış, sokak meraklısı zillet ittifakına bırakılmayacaktır. CHP Genel Başkanı nereye giderse gitsin, milli nefesimiz ensesinde olacaktır. Darbe teşebbüsüyle yapamadıklarını dövizle de başaramayacaklardır. Kılıçdaroğlu ve terörist yandaşlarının erken seçim ezberleri ise sonuçsuzdur. Cumhurbaşkanı ve 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacak, mandacılarla, vesayetçilerle, statükocularla, hainlerle, millete tepeden bakan kimliksizlerle hesaplaşma bu tarihte olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle partimizin kurucu Genel Başkanı Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i doğumunun 104’üncü yıl dönümünde hürmetle, rahmetle, şükranla anıyor; emanetinin emin ellerde olduğunu bugünkü toplantı sonucu itibariyle bir kez daha vurguluyorum. Aziz milletimize en içten hürmetlerimi sunuyor, yarınların huzur, zenginlik, refah, birlik, dirlik ve umut dolu olacağını üstüne basa basa ifade ediyorum. Karamsarlara itibarımız yoktur. Kötümserlere inancımız yoktur. Erken seçim diyenlere ihtiyacımız yoktur. Türkiye üzerinde hesabı olanlarla hesabımız ise çok çetin olacaktır. Güven krizi yaratmak için el ovuşturanlar kendi kazdıkları kuyuya düşmekten de kurtulamayacaklardır. Cumhur İttifakı birdir, beraberdir, imanla, inançla, yüreklice vatana, millete, demokrasiye ve milli ekonomiye sahip çıkacaktır. Basın toplantımızın sonunda hepinizi tekraren saygılarımla selamlıyor, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.
|