Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu ve Milletvekilleri Ortak Toplantısı sonrasında yaptığı basın toplantısı konuşması. 11 Mart 2023
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu ve Milletvekilleri Ortak Toplantısı sonrasında yaptığı basın toplantısı konuşması.
11 Mart 2023

 

 

 

 

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Basınımızın Mümtaz Temsilcileri,

Sözlerimin başında hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, en iyi dileklerimi sunuyorum.

Bugünkü basın toplantımızı, yurt içinde ve yurt dışında, televizyon ekranlarından, sosyal medya platformlarından, radyo kanallarından takip eden aziz vatandaşlarımıza, gönül ve kültür coğrafyalarımızda yaşayan değerli kardeşlerimize en kalbi selamlarımı iletiyor, şükranlarımı sunuyorum.

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesinde, “Milletvekillerimizin, MYK ve MDK üyelerimizin” katılımıyla son toplantımızı yapmış bulunuyoruz.

Bugün deprem felaketinin derin etkileri, yapılan çalışmalar, alınan tedbirler, bunun yanında 14 Mayıs seçimleri ve diğer siyasi gelişmelerle ilgili geniş değerlendirme imkanı bulduk.

Bir defa şunu ifade etmeliyim ki, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine tam olarak hazırdır, başarmaya da kararlıdır.

Bizim başarımız demek mazlumların umudu demektir.

Bizim başarmamız demek ülkemizin yükselişi demektir.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı milli bağımsızlığımızın gücü, varoluşumuzun güvencesi, milli birlik ve kardeşliğimizin güvenliğidir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin gücüne güç eklemiş hükümranlık beratı, Cumhuriyet’in yeni yüzyılının ilerleyiş ve yükseliş ilhamı ve iddiasıdır.

Türkiye’miz siyasi ve stratejik mahiyeti tarihi nitelikte olan, aynı zamanda sürekli akış halinde bulunan bir sürecin, bir güzergahın, bir kulvarın tam ortasındadır.

Bir yanda Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümüne adım adım yaklaşırken, diğer yanda bu yıl dönümünü demokrasinin imkanlarıyla, milletimizin kutlu iradesiyle perçinlemenin, kudretli bir geleceğe taşımanın çabasındayız.

Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu bu çabanın semeresi ve sonucu olacaktır, kaldı ki inancımız ve ümidimiz de budur.

Zorlu bir dönemden geçtiğimiz herkesin malumudur.

Çünkü 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş Merkezli ikiz deprem ülkemize son bir asrın en büyük felaketini yaşatmıştır.

Acılarımız çok büyük olsa da, bu acıları iyileştirecek milli ve manevi dayanışma göz kamaştıran gönül seferberliği eşliğinde kuvveden fiile geçmiştir.

Felaketin ağır enkazı karşısında Türkiye tek nefes olmuştur.

Türk milleti tek ses, tek bilek haline gelmiştir.

Muazzam bir kardeşlik ve yardımlaşma hissiyatı deprem bölgesine el olup uzanmış, göz olup odaklanmış, gövde olup kucaklamış, köprü olup acil ihtiyaçları karşılamıştır.

Depremin ilk anından itibaren devlet tüm gücüyle bölgeye intikal etmiş, kanayan yaraların sarılması, çökmüş binaların altında kalan kardeşlerimizin kurtarılması amacıyla geceli gündüzlü bir mücadele başlamış, kısa süre içinde de müessir sonuçlar alınmıştır.

Kamu görevlilerimiz ve gönüllülerle birlikte yarım milyon insanımız depremzede kardeşlerimizin yardımına koşmuştur.

3 milyon 320 bin insanımız deprem bölgesinden tahliye edilmiştir.

800 bin insanımız şehirlerden köylere taşınmıştır.

Deprem bölgesinde mukim yaklaşık 1,5 milyon insanımız çadırlarda, 55 bine yakın insanımız konteynerlerde, 125 bine yakın insanımız da kamu tesislerinde hayatlarını sürdürmeye başlamışlardır.

Yurtlarda, otellerde ve misafirhanelerde ise 300 bine yakın insanımıza barınma imkanı sunulmuştur.

İnanıyorum ki, doğduğu, doyduğu ve büyüdüğü il, ilçe ve köylerden afet nedeniyle ayrılmak zorunda kalan vatandaşlarımız en kısa süre içinde yuvalarına tekrar geri dönecekler, güvenli bir şekilde hayatlarına kaldıkları yerden devam edeceklerdir.

Bunu bir an evvel sağlamak da bizim öncelikli görevlerimizden birisidir.

Yapılan açıklamalardan anlaşılmıştır ki, 2 aya kadar ilave 100 bin konteynerin kurulumu yapılacak ve 500 bine yakın depremzede vatandaşımızın daha iyi şartlarda yaşamasına ortam açılacaktır.

Aslı astarı olmayan tüm isnatlara, tüm ithamlara, tüm itibarsız ifadelere rağmen devlet üzerine düşen görevleri bir plan ve program çerçevesinde yerine getirmiş, buna da kararlılıkla devam etmektedir.

Temel insani ihtiyaçların karşılanması hususunda olağanüstü bir gayret ve sürat görülmektedir.

Birileri felaketin istismarına utanç verici şekilde tevessül ederken, devlet milletiyle el ele vermiş, hiçbir siyasi, ideolojik, etnik veya mezhebi ayrım gözetilmeksizin gereği her neyse yapılmıştır.

Bir yıl içinde sıfırdan inşa edilecek depreme dayanıklı konutların hak sahiplerine teslimi yapılacaktır.

Devletin ve siyasetin temel gündemi, Kahramanmaraş depreminin ağır ve acıklı hasarını bütünüyle kaldırıp, mağdur ve mazlum insanlarımıza analarının ak sütü gibi helalleri olan iyi ve güvenli hayat şartlarının sunulmasıdır.

Bunu yapmak için inanç lazımdır.

Bunu yapmak için fedakârca çalışmak şarttır.

Hatta bunu yapmak için emin, ehil, iş bilen, iş yapan, güvenilir, tecrübeli, badireleri aşma konusunda kabiliyet ve cesaret sahibi bir iradenin varlığı ve yönetim yetkisine haiz bulunması beka düzeyinde bir zorunluluktur.

Bu nedenle yaparsa Cumhur İttifakı yapacaktır.

Yaparsa Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapacak ve başaracaktır.

Türkiye’nin huzurlu geleceği, bundan sonraki yol haritası, alt yapı yatırımlarının boyut ve hızı, eser ve hizmet siyasetinin devamlılığı elbette 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşecek seçimlere yakından bağlıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız 10 Mart 2023 Cuma günü, Anayasa’nın 116’ıncı maddesindeki yetkisine dayanarak, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Genel Seçimlerinin yenilenmesine karar vermiştir.

Bu karar aynı gün Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Aynı şekilde Yüksek Seçim Kurulu’nun da Resmi Gazete’nin aynı mükerrer sayısında seçimlerle ilgili kararı yayımlanmıştır.

Felaketin gölgesinde yapılacak bir seçim için geri sayım başlamıştır.

Bir an evvel seçimleri yapıp ülkemizin ana sorunlarının çözülmesine eğilmek, inşa ve ihya edilmeyi bekleyen deprem bölgesine kilitlenmek asıl gayemizdir.

Türkiye’nin kaybedecek bir saniyesi yoktur.

Gecikmeye, oyalanmaya, ağırdan almaya hakkımız yoktur.

Bizim derdimiz Türkiye’mizin kısa sürede derlenip toparlanmasıdır.

Bizim meselemiz milletimizin beklentilerini bihakkın karşılamaktır.

14 Mayıs seçimlerinin ülkemize, milletimize ve demokrasimize hayırlı olması, yaşadığımız acılar sebebiyle seçim kampanya döneminin sakin, sabırlı, anlayışlı, sağduyulu, kutuplaşmadan uzak, demokratik nezaketle ve projelerin rekabetiyle geçmesi başlıca dileğimizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi buna hazırdır. Siyasi muhataplarımıza çağrımız da bu yöndedir.

Değerli Basın Mensupları,

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Siyasi Partiler Kanunu mucibince, son Milletvekili Genel Seçimlerine katılma hakkı tanınan ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33’üncü maddesindeki genel barajı aşmış bulunan siyasi partilere her yıl Hazineden ödenmek üzere o yılki genel bütçe gelirleri "(B) Cetveli" toplamının beş binde ikisi oranında ödenek belirlenmektedir.

Bu ödenek, Hazine yardımı yapılacak siyasi partiler arasında, bu partilerin genel seçim sonrasında Yüksek Seçim Kurulunca ilan edilen toplam geçerli oy sayıları ile orantılı bölüştürülmek suretiyle her yıl ödenmektedir.

Bu ödemelerin o yılki Genel Bütçe Kanununun yürürlüğe girmesini takiben on gün içinde tamamlanması da zorunludur.

Milletvekili Genel Seçimlerinde toplam geçerli oyların yüzde 3’ünden fazlasını alan siyasi partilere de hazine yardımı yapılması söz konusudur.

Bu yardımdan faydalanabilecek siyasi partilere, Milletvekili Genel Seçiminin yapılacağı yıl üç katı, Mahalli İdareler Seçim yılı için iki katı olarak ödeme yapılmaktadır.

Geldiğimiz bu aşamada bizim teklifimiz şudur:

14 Mayıs 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri için siyasi partilere ödenen üç kat fazla ödeneğin doğrudan depremden etkilenen onbir ilimize ve depremzede vatandaşlarımıza aktarılması mutlak surette düşünülmelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir feragate gönüllüdür ve Hazine yardımı alan diğer siyasi partilerden de aynı hassasiyeti ümit etmektedir.

Her yıl ödenen Hazine yardımının üç katı düzeyindeki kısmından mağdur kardeşlerimiz adına vazgeçmeye varız ve herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz.

Biz böyle düşünürken Anayasa Mahkemesi’nin HDP ile ilgili aldığı karar iflah olmaz bir garabet ve gafilliktir.

Maalesef Anayasa Mahkemesi, HDP’nin Hazine yardımı alması yönünde oy çokluğuyla karar almış ve yine safını belli etmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı marifetince, HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi nezdinde açılan dava devam ediyorken, bu terör ve bölücülük yatağının alacağı Hazine yardımına 5 Ocak 2023 tarihinde bloke konulmuştu.

Adı yüksek, aidiyeti ve ahlakı küçücük olan bu mahkeme söz konusu blokeyi kaldırmış, HDP’ye Hazinenin kasasını açmıştır.

Bu yürek burkan, hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır.

Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarının sesini değil ihanetin sözünü dinlemiş ve buna kulak vermişlerdir.

Üstelik yılan hikayesine dönen kapatma davasında HDP’nin yapacağı sözlü savunmanın 11 Nisan’a ertelenmesi de kararlaştırılmıştır.

Hukukun siyasileştiğini iddia eden, bu konuda devamlı gürültü kirliliği yapan müfterilerin ne hikmetse hiçbir tepkisi, hiçbir eleştirisi duyulmamıştır.

Çünkü işlerine geldi mi adalet var derler, gelmedi mi adalet ve hukukun rafa kaldırıldığını iddia edecek kadar ikiyüzlülüğün içine gömülürler.

Anayasa Mahkemesi HDP’nin seçimlere girmesini kolaylaştırmış, açıktan tarafını belli etmiş, güvenirliğine bir kez daha kendi eliyle darbe vurmuştur.

Önümüzdeki seçimden sonra Cumhur İttifakı’nın yegane hedeflerinden birisi yeni anayasadır.

Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, bu mahkemenin milletle ters düşen, hainlere zeytin dalı uzatan, Türkiye düşmanlarının sırtını sıvazlayan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir.

Şu anki Anayasa Mahkemesi Türk milletinin mahkemesi değildir, olması da mümkün değildir.

Teröristlere Hazine yardımının kapaklarını açan bir kararı rezalet ve melanet olarak tanımlıyoruz.

Şayet HDP, zillet ittifakında yer almayıp kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa, tavsiyem odur ki, Anayasa Mahkemesi Başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir.

HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Anayasa Mahkemesi Başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul eder, tencerenin yuvarlanıp kapağını bulduğunu açık yüreklilikle söyleriz.

Her ne kadar PKK; CHP ile İP’e methiyeler düzüp terörist Demirtaş cezaevinden müzakere içerikli mektubu İP başkanının bizatihi adına yayınlasa da, henüz hiçbir şey için geç kalınmış değildir.

Anayasa Mahkemesi’nin, bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması beka ve güvenlik sorunu olduğu kadar adalet ve hukuk katlidir.

Buna göz yumamayız.

Böylesi bir alçalmayı sineye çekemeyiz.

Şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutu hayale uğratan, dağda ovada terörist peşinde koşan kahramanlarımızı incitip yok sayan bir mahkemeyi haysiyet, hukuk ve hüküm açısından biz de yok sayarız.

Suçlunun masum kabul edilip masumların suçlandığı bir Türkiye olamaz, olmayacaktır.

Cumhur İttifakı böylesi bir kepazeliğe müsaade etmeyecektir.

Biz hak, hukuk, adalet, Milliyetçi Hareket diye diye kutlu bir maziyi kucaklayıp bugünlere geldik.

Türkiye’nin aç hürler, tok esirler ülkesi olmaması için mücadele ettik.

Teröristi aklayan bir mahkeme yapısına da sonuna kadar karşı çıktık.

Anayasa Mahkemesi’nin mezkur kararından sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itibarını, inandırıcılığını ve saygınlığını korumak nasıl mümkün olacaktır?

Kararlardaki bu denli bir uçurumun kapatılması nasıl sağlanacaktır?

Türk adaletine verilen zararı Anayasa Mahkemesi’nin cübbe giyip karar açıklayan üyeleri nasıl tamir edeceklerdir?

Bu üyelerin yerinde Kandil’den üç beş terörist olsaydı aynı karar, aynı çoğunlukla, aynı şekilde çıkmayacak mıydı?

Bilinmelidir ki, zihinde kabul görmemiş soruların doğru cevap bulması imkansızdır.

Bu soruların cevabını Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri değil, aziz milletimiz 14 Mayıs’ta bizzat verecek, hesabı da soracaktır.

Milletimizin takdir ve tercihi de her zaman olduğu gibi başımızın üzerinde olacaktır.

Sayın Basın Mensupları,

Değerli Dava Arkadaşlarım

Bütün hissiyatımla açıklıyorum ki, Cumhur İttifakı’nın atacağı her adım,

Daha mutlu, daha huzurlu, daha güvenli bir Türkiye’ye doğru yol alıştır.

Daha müreffeh, daha zengin, daha kaygısız bir hayata yöneliştir.

Daha adil, daha hakkaniyetli, daha paylaşımcı bir döneme başlangıçtır.

Bizim siyasetimiz, korkaklara karşı cesurların direncidir.

Bu siyasetimiz, ahlaksızlığa karşı namus timsallerinin direğidir.

Duruşumuz, talana ve yalana karşı faziletin dirayetidir.

Duruşumuz, hainlere, eli kanlı teröristlere, zillete düşenlere, iç ve dış işgal cephesine karşı korku tanımayan bir duruştur.

Mücadelemiz, en samimi ve saf duygularla mukaddesatımıza sahip çıkanların irfanlı ve inançlı mücadele kararlılığıdır.

Her vatandaşıma çağrımdır, gelin bu haklı mücadeleye siz de dahil olun.

Gelin bu tarihi görevde sizin de payınız olsun.

İşbirlikçilere, soysuzlara, ruhunu satmış namertlere karşı bir olalım, diri olalım, el ele verip hep birlikte Türkiye gibi duralım.

Kızılelma ülküsüyle kenetlenelim.

14 Mayıs 2023 tarihi bu söylediklerimin hepsi için bir kader ve karar anıdır.

Bu tarihte hem 13’üncü Cumhurbaşkanını seçeceğiz, hem de 28’inci Dönem TBMM’ni belirleyeceğiz.

Bizim adayımız belli, kararımız nettir.

Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Birinci hedefimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de çok yüksek bir oy oranıyla seçilmesi, başarılı çalışmalarına ara vermeden devam etmesidir.

İkinci hedefimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’nin milletvekili sayısıyla siyasal destek seviyesini ençoklaştırmak, yıllardır layık olduğumuz hakkımızı milli iradenin oluruyla almaktır.

Nihai arzumuz, Cumhur İttifakı’nın TBMM’de çok güçlü bir temsil imkanına kavuşmasıdır.

Türkiye’mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için Cumhur İttifakı olarak TBMM’de nitelikli çoğunluğa ulaşmamız mecburiyet, parlak bir gelecek için de mükellefiyettir.

Bunu milletimizle birlikte yapacağız, elbette başaracağız.

Önemle altını çiziyorum; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin birinci beş yıllık dönemi muazzam icraat ve atılımların hayalden gerçeğe dönüşmesine sahne olmuştur.

Türkiye aradığı demokratik enerjiyi bu yeni sistemde bulmuştur.

Türk milleti tarihiyle, kültürüyle, kimliğiyle, sosyolojisiyle uyumlu muazzam bir yönetim sistemini tercih etmiş, Türkiye Cumhuriyeti geçmişle geleceği buluşturan dinamik bir etaba geçmiştir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, tek adam yönetimi diyenler yalancıdır, yıkım failleridir, yozlaşmış zihniyetlerdir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne istibdat, şahsım rejimi diyenler, utanmadan, sıkılmadan diktatörlük lekesi sürenler damgalı müfteridir.

Türkiye, siyasi müflislerin havsalasının dahi alamayacağı bir seviyeye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle tırmanmıştır.

Hakikat gün gibi ortadadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hazırlayan Cumhur İttifakı, kabul edip onaylayan aziz Türk milletidir.

Millet ne diyorsa boynumuz kıldan incedir.

Milletin seçimini karalayanlar demokrasiyi ağızlarına alamaz, adaleti diline dolayamaz, ahlaktan da bahsedemez.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte; ülkemiz dış politikada altın yıllarını yaşamaya başlamıştır.

Siyasi ve ekonomik ablukalar birer birer kırılmıştır.

Ortadoğu’da, Uzak Doğu’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da, Afrika’da, Balkanlar’da, Ege ve Doğu Akdeniz’de söz geçiren, söz dinleten, egemenlik haklarından bir milim taviz vermeyen bir Türkiye gerçeği ortaya çıkmıştır.

Otobanlar, kara ve demir yolları, havalimanları, köprüler, tüneller, tüp geçitler yapılmış, ülkemiz dev bir şantiyeye dönüşmüştür.

Dünyayı mahvı perişan eden salgınla en tesirli mücadeleyi Türkiye yapmış, insan onuru, insan ve toplum sağlığı esas alınmıştır.

Dar ve sabit gelirli insanlarımızın enflasyon canavarına ezdirilmemesi amacıyla transfer harcamaları, mali ve sosyal destekler artan ölçeklerde sağlanmıştır.

Türkiye’de hiç kimse aç ve açıkta bırakılmamıştır.

Türk Devletleri Teşkilatı kurularak Türk Birliği’nin ümitleri yeşermiştir.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta iki tarafla aynı anda görüşen, barışın ve kalıcı çözümün müdafisi tek ülke Türkiye olmuştur.

İstanbul Anlaşmasıyla Karadeniz Tahıl Koridoru açılmış, mağdur ve mazlum toplumlara el uzatılmış, vicdan diplomasisiyle yardım köprüleri inşa edilmiştir.

Bu kapsamda doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen siyasi bir irade tecelli ve temerküz etmiştir.

Başkent Ankara vizyonuyla dünyayı Türkçe okuma kararlılığı hayat bulmuştur.

İhtilafları törpüleyen, işgallere direnen, darbelere göğsünü geren, hakkını yedirmeyen, hukukunu çiğnetmeyen, milli duruşunu incittirmeyen, onca sataşmaya, onca tuzağa, onca kara kampanyaya rağmen sağlam duruşunu bozmayan bir Türkiye görkemi hamd olsun vasat ve varlık bulmuştur.

Kıbrıs Türklüğünü dünyaya anlatan, tanınması için geceyi gündüze katan, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemci üyesi olmasına ortam hazırlayan, Karabağ’ın azatlık mücadelesinde Azerbaycanla kol kola giren bir Türkiye hepimizin haklı gururu haline gelmiştir.

Türkiye’nin faiz, kur ve enflasyon sacayağında yıkımını düşleyenlerin, yönetilemeyen bir ülke olmasının hesabını yapanların, sokakları karıştırmak suretiyle demokrasi dışı arayışları teşvik edenlerin alçakça kurgularına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte ve cumhurun iradesiyle aşılmaz bir sur çekilmiş, bütün oyunlar bozulmuştur.

Değerli Basın Mensupları,

Biz çalışmayı hayat ve hürriyet kaynağı olarak kabul ediyoruz.

Biz çalışmayı bulmaca içindeki bulmacaları çözme fırsatı olarak görüyoruz.

Merhum şairimiz Arif Nihat Asya’nın dediği gibi, ışığı önümüze aldık yürüyoruz, gölge arkamızdan ister gelsin ister gelmesin, buna da hiç kafa yormuyoruz.

Silik parayla yazı tura atanlara hiç aldırış etmiyoruz.

Geçmişi masalda, geleceği falda görenleri ciddiye almıyoruz.

Sahte demokratları, sanal özgürlük taraftarlarını elimizin tersiyle itiyor, önümüze bakıyoruz.

Çıra gibi olup da, isleri ışıklarından çok olanlarla meşgul olmuyoruz.

Bundan sonra da olmama niyet ve kararındayız.

Ayı olmayan, yıldızı kaybolan sansür edilmiş bir geceye değil, pırıl pırıl parlayan bir gündüzün güneşi olmaya talibiz, bunu da hak ediyor, layık olduğumuzu düşünüyoruz.

Biz Cumhur İttifakı çatısı altında, cumhurun muazzez irade ve itibarıyla Türk ve Türkiye Yüzyılını gerçekleştirme, aynı zamanda Lider Ülke Türkiye’ye ulaşmaya söz veren, yemin eden vatan ve millet sevdalılarıyız.

Bu hissiyat, bu heves ve hedefler sınırlarında ses hızıyla değil, ışık hızıyla çalışmayı sürdürüyoruz.

Deprem felaketini yaşadığımız zaman dilimini hariç tutarsak, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine bütün imkan ve inancımızla hazırlık yaptık.

Gerekli ve yeterli zihni ve siyasi demlenme sürecini ziyadesiyle yaşadık.

Karşımızda utanç duvarı gibi duruş gösterenlerin çalımını bozmak, onlara yenilgi üstüne yenilgiyi tattırmak için milletimizle tek yürek olduk.

Peki bugüne kadar ne yaptık, hangi siyasi faaliyetlerimiz eşliğinde milletimizin gönül kapılarını çaldık?

İlk olarak, 4 Eylül 2021 tarihinden 3 Ekim 2021 tarihine kadar dokuz bölge toplantısıyla göz alıcı ve parlak bir başlangıca imza attık.

İkinci olarak, 30 Ekim 2021 tarihinden 9 Aralık 2021 tarihine kadar; “Adım Adım 2023, İl İl Anadolu” temasıyla vatanımızın her köşesine ziyaretlerimizi gerçekleştirdik.

MYK-MDK üyelerimizle birlikte, milletvekillerimizin de katılımıyla milletimizin sesi olmak için Anadolu’nun yollarına düştük.

Toplumun bütün kesimleriyle görüştük, dertleştik, çok şükür sözleştik.

Muhtarlarımızla, STK’larımızla, odalarımızla, derneklerimizle, esnaflarımızla, emeklilerimizle, işçilerimizle, memurlarımızla, şehit ve gazi yakınlarımızla buluşup özlem giderdik, hedef birliği yaptık.

Üçüncü olarak, 18 Şubat 2022 tarihinden 29 Eylül 2022 tarihine kadar “Adım Adım 2023, İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma” toplantılarımızla 966 ilçemizi kucakladık.

Sahaya indik, siyasetin nabzını ölçtük.

Her insanımıza elimizi uzattık.

Her dileğe, her siteme, her beklentiye kulak verdik, notumuzu aldık.

Dördüncü olarak, 8 Ekim 2022 tarihinden itibaren, “Adım Adım 2023, Köyüm Benim Sohbet Toplantılarını”na başlayarak yurdumuzun her sathının köy köy dolaşılması maksadıyla siyasi çalışmalarımıza hız ve derinlik kazandırdık.

Beşinci olarak, 22 Kasım 2022 tarihinde başlayan “Adım Adım 2023, Komşum Nasılsın” temasıyla komşularımızla yüz yüze temas ve ziyareti esas alan faaliyetimizi planlayıp sahaya yansıttık.

Altıncı olarak, 24 Aralık 2022 tarihinde başlamak üzere, “Adım Adım 2023, Ahilerle Günümüz Bereketli Olsun” adıyla esnaflarımızı dinlemeye, onlarla hemhal olmaya, onların yanında ve yöresinde olduğumuzu göstermeye samimiyetle başladık.

Yedinci olarak, “2023’e Doğru: Adayımız Belli, Kararımız Net”  temasıyla; Sivas, Bursa, Kayseri, Erzurum, Konya, Manisa, Elazığ, Samsun ve Mersin açık hava toplantılarımızı muhteşem bir coşku ve katılım eşliğinde icra ettik.

Sekizinci olarak, “Adım Adım 2023; 14 Mayıs’a Doğru- Aziz Milletim Sıra Sende” temasıyla Amasya ve Tekirdağ açık hava toplantılarımızı yüksek bir heyecanla gerçekleştirdik.

Dostlarımızı sevindirdik, düşmanları üzdük.

Durmayacağız, bundan sonra da çalışmaya, bire bir temasa, her insanımızla buluşmaya devam edeceğiz.

14 Mayıs seçimlerini riske atmayacağız.

Ve Aziz Milletim Sıra Sende diyeceğiz.

Üzerimize ne düşüyorsa, gücümüz neye yetiyorsa yapacağız, elhak nefes alır gibi çalışmayı sürdüreceğiz.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin ve Cumhur İttifakı’nın ulaşacağı sonuç;

√ Büyük bir adanmışlıkla yürütülen çalışmaların,

√ Gece gündüz demeden harcanan emeklerin,

√ Hane hane gezilerek yapılan görüşmelerin,

√ Sokaklarda, meydanlarda, çarşılarda, tarlalarda, fabrikalarda dökülen alın terlerinin ve göz nurlarının muhterem eseri olacaktır. 

Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımızın koordinasyon ve gözetiminde, bugüne kadar yapılan etkili çalışmalardan dolayı milletvekillerimize, MYK ve MDK’da görev alan değerli arkadaşlarıma, partimizin il ve ilçe başkanlarıyla birlikte tüm dava arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.

Hepinizle iftihar ediyorum.

Hepinizle birlikte yol yürümekten, mücadele etmekten kıvanç duyuyorum.

Partimize verilecek her destek ve her oy bizim için siyasi namusumuzun bir belgesidir.

Asla ve asla zayi olmayacak siyasal duruş ve kararlılığın ifadesidir ve Milliyetçi Hareket Partililerin ahlakına emanet edilmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi’yle Cumhur İttifakı’na verilecek her destek Türkiye’yi kanatlandıracak ve milli hedeflere ulaşma azmini kamçılayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, Türk-İslam medeniyetinin sevdalısıdır, İ’la-yı Kelimetullah’ın ümididir, muhterem ceddimizin yadigârıdır, üç kıtaya yayılmış anılarımızın simgesidir.

Bizim ittifakımız ve davamız umuttur, huzurdur, gelişmedir, büyümedir, kardeşliktir, kaynaşmadır, Türk milletinin ta kendisidir.

14 Mayıs’ta kazanan millet olacaktır.

14 Mayıs’ta kazanan Türkiye olacaktır.

14 Mayıs’ta kazanan Cumhur İttifakı ve istikbalimiz olacaktır.

Değerli Basın Mensupları,

Değerli Arkadaşlarım,

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı her siyasal hamlesini sonuç odaklı planlayıp uygulamaktadır.

Ancak bizim için daha da önemli olan, yalnızca aziz milletimizden aldığımız güç ve ilham ile hareket etmek, takdirin ve tercihin ise sevdalısı olduğumuz millete ait olduğunu aklımızdan bir an olsun çıkarmamaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin her bir ferdi, büyük Türk milleti için ülkü edindiği milli devlet ve milli kimliğin korunması ile kalkınma ve demokrasi mücadelesini, alınları ak, başları dik, kalpleri inançla dolu olarak ilelebet sürdürecektir.

Haklı mücadelemizden asla dönmeyeceğiz.

14 Mayıs seçimleri; istiklalimizi korumak ve kuvvetlendirmek için muhteşem bir istikbalin temelini kazan cumhur iradesiyle, dış güçlere paryalık ve payandalığa bel bağlamış zillet ittifakı arasında geçecektir.

Biz, dünyanın en gözde ve en zorlu coğrafyasında yaşayan ve bundan böyle de yaşamak zorunda olan bir milletiz.

Bu nedenle, ne tarihimizi, ne coğrafyamızı ne de kimliğimizi değiştirme arayış ve isteğindeyiz.

Ama hep birlikte bu gerçeklerle daha güzel, daha gelişmiş, daha müreffeh bir gelecek inşa edebiliriz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bunun için varız, bunun için de var olmaya devam edeceğiz.

Ancak CHP’nin başını çektiği zillet ittifakı Türkiye’nin hedeflerini kırmak, büyüme ve gelişme azmini kundaklamak için son kozlarını oynamaktadır.

Zillet ittifakı krizdir, kaostur, kamburdur, kangrendir, kabahattir, karamsarlık siyasetidir.

Mezkur ittifakın ortak paydasında buluşan her bir parti koltuk ve makam derdindedir.

2 Mart’tan 6 Mart’a kadar geçen cepheleşme ve olmayan rantın paylaşım kavgası bunun işaretidir.

Bu köhne ve kötürüm ittifakın buluşma ve birleşme potasını;

√ Devlet ve millet olarak bir arada yaşamanın garantisi olan millî ve üniter devlet yapımızdan duydukları rahatsızlık;

√ Türk tarihini ve kültürünü karalamak için kolladıkları fırsatlar;

√ Millet değerlerini aşağılamak için yapılan bozgun siyaseti;

√ Tarihimizi sorgulatmayı amaçlayan hakaret kampanyaları;

√ Bölücülüğü aklamaya, terörle mücadeleyi sorgulatmaya dönük alçaklıklar oluşturmaktadır.

Zillet ittifakının bütün yıkıcı ve bölücü girişimlere yataklık yaptığı bu ortamda kirli çabaların maksadının;

√ Türk milletini kendinden kuşku duyan,

√ Ecdadına şüpheyle bakan,

√ Millî kimliği ve kişiliği zayıflatılmış,

√ Bölünmeye karşı duyarsız,

√ İhanetlere karşı tepkisiz,

√ Bekasını savunma refleksi zayıflamış,

√ Kardeşliğini umursamayan,

√ Terör ve şahadetler arasında kafası karıştırılmış,

√ Kimin dost, kimin düşman, neyin ihanet neyin cesaret olduğu konusunda tereddüt yaşatılan,

√ Kendisiyle ve inançları ile problemli bir topluluk haline getirilmek olduğu ortaya çıkmıştır.

14 Mayıs’ta milletimiz kesin iradesini sandıkta gösterecek, 7 sözde yardımcısı bugünden ilan edilen ve 6+3 bacaklı masaya çivilenmiş bir Cumhurbaşkanı adayına asla izin ve icazet vermeyecektir.

Kılıçdaroğlu’nun çabası ve çırpınışı beyhudedir, üstelik makus son 14 Mayıs’ta kendisini beklemektedir.

Yine Kılıçdaroğlu şahsıyla brilikte diğer parti başkanlarının alayını birden uçurumun dibine çekecek, siyaseten silip atacaktır.

Allah’ın izniyle, milletimizin takdiriyle zillet kaybedecektir.

Karar milletimizindir, kayıp zilletindir, zafer cumhurun olacaktır.

Bu düşüncelerle basın toplantımıza katılan değerli basın mensuplarına teşekkür ediyor, 14 Mayıs seçimlerinin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.

Sefer bizden zafer Allah’tandır.

Ayrıca yarın İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin 102’inci yıl dönümünde, asla korkmayacağımızı, hiçbir çılgının da bu aziz milleti zincire vuramayacağını haykırıyor, büyük vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle ve minnetle yad ediyorum.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun diyorum.

“Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem” diyen Akif’e, yakın arkadaşı Elmalılı Hamdi Yazır şöyle demişti: “Türk’ü ikaz; Türk’ü i’la için ancak yazdın, yüce Türklük yaşadıkça yaşar elbet adın.” Elbette yaşayacak, elbette bir daha da İstiklal Marşı yazılmayacaktır.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.