Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin 4 Nisan 2009
Değerli Dâvâ Arkadaşlarım, Türk milletinin sevdalısı Ülküdaşlarım, Basınımızın Değerli Temsilcileri, 1997 yılının 4 Nisan günü, Hakk'a teslim olan Başbuğumuz merhum Alparslan Türkeş Beyi anmak üzere kabri başında bir kez daha bir araya gelmiş bulunuyoruz. Onun eseri olan ülküdaşlarının ve sevenlerinin dualarıyla, şükran ve bağlılık duygularımızı ifade etmek ve onu fatihalarla yâd etmek üzere liderimizin manevi huzurlarındayız. Aradan geçen 12 yıla rağmen ona olan sevgimiz hiçbir zaman azalmamış, aksine yaşadığımız siyasal olayların onu hep haklı çıkartmış olması, hayatta iken ortaya koyduğu vizyonun doğruluğuna bizleri daha da inandırmış ve bağlamıştır. Dünyamızın, yakın coğrafyaların ve ülkemizin yaşamakta olduğu darboğaz ve toplumsal acılar, bu bilge insanın bizlere kazandırdığı geniş ufkun, ileriyi görme kabiliyetinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Merhum Türkeş Bey, yaklaşık yarım yüzyıl önce, milletimizin yine bugünkü gibi ağır buhranlara boğuştuğu ve kendi değerleri içinden bir umut aradığı dönemde ortaya çıkarak, muhteşem eserlere damgasını vurmuş gerçek bir dava adamıdır. O, yürekten inandığı ve gönülden bağlandığı Türklük aşkı uğruna, her türlü meşakkati göze alan ve yaşayan, çelikten iradesi ve sarsılmaz azmi hiçbir tereddüt belirtisi göstermeyen tam bir inanç timsalidir. Yetiştirip emanet ettiği ülkücü gençlik ile vatanı için fedakârlığa, milleti için göreve hazır bir siyasal kadro olan Milliyetçi Hareket Partisi, O'nun en büyük eseridir. Bu eserlerle ne kadar övünsek azdır. Aziz Dava Arkadaşlarım, Bu anma yılını bundan öncekilerden daha anlamlı kılan husus, Başbuğumuzun kurucusu ve ilk genel başkanı olduğu Milliyetçi Hareket Partisi'nin 40. kuruluş yılını yaşıyor olmasıdır. Hiçbir zorluğa teslim olmadan, inanç ve azimle yürütülen bir mücadele sonunda, 1969 yılında Adana'da yapılan kurultay ile üç hilalli sembolüne ve bugünkü adına kavuşan Milliyetçi Hareket Partisi onun liderliği ve kılavuzluğu ile yılları aşarak bugünlere gelebilmiştir. Yüreği millet sevgisi ile çarpan cesur aydınlardan oluşan bir avuç mücadele adamının O'nun öncülüğünde başlattığı bu uzun yolculuk aşama aşama köklenerek bugün vazgeçilmez bir siyasal hareket haline gelmiştir. Ve elbette ki, bugünkü milli teveccüh öyle kolay gerçekleşmemiş, O'nun liderliği ile geçen yıllarda, ülkemiz için çekilen çile, yaşanan meşakkat ve toprağa düşen şehitlerle dolu muhteşem bir mücadele ile ulaşılmıştır. Bir yandan bu mücadele sürerken, Türk milliyetçiliği yine O'nunla siyasallaşmaya başlamış ve milletimizin tertemiz vicdanında ve muhterem Türk ailelerinin gönlünde tutunabilmiştir. Türk milliyetçileri, O'nun liderliği ile kendilerine dayatılan sınırlı bir siyasal hareket alanını, yürekli ve akıllı bir siyasi mücadele ile bugüne kadar uzanan çizgide kırılma olmaksızın sürekli genişletmesini bilmişlerdir. Bugün, karşımızdaki ağır ve tahrik edici, tahammülü çok zor olan milli sorunlar karşısında dahi Türk Milliyetçileri ve ülkücü gençlik sağduyulu, gerçekçi ve dengeli davranabiliyorsa, bu hasletlerin yerleşmesinde şüphe yok ki liderimizin etkisi çok büyüktür. Bugün Milliyetçi Hareket Partisi yalnızca aziz milletinin bekasını düşünen en dinamik ve şuurlu siyasi hareket olmanın yanında, milliyetçiliği hayatın her alanına uygulanabilir bir toplum projesi ihtiyacının da sorumluluğunu duymaktadır. Ne mutlu ki, Milliyetçi Hareket Partisi, onun açtığı yolda ilerleyerek ülkemizin her sorununa cevap verebilecek fikir, vizyon ve kadroları yetiştiren ve daha da önemlisi milliyetçiliği, toplumun siyaset algısında merkeze çeken bir siyaset okulu haline gelmiştir. Milliyetçiler, ülke sorunlarını aşmanın yolunun ayrılıkları derinleştirmek, kavgaları kızıştırmak, insanlarımızı birbirine düşürmekten değil, milli hassasiyetlerde uzlaşma, dayanışma ve yardımlaşmayla olacağını bilmekte ve ısrarla savunmaktadırlar. Ne var ki, Türkiye'mizin talihsizliği, çığ gibi büyüyerek milli varlığımızı tehdit edecek boyutlara ulaşan beka düzeyindeki tehlikeleri durduracak milliyetçi bir iktidarın ülkeyi yönetmiyor olmasıdır. İçinde bulunduğumuz yüksek hassasiyet; tarihin ülkücü harekete kazandırdığı engin tecrübe ve yüzyıllık Türk milliyetçiliği davasının oluşturduğu ortak akıl, bizlere sabır, metanet, ve dikkat tavsiye etmektedir. Özellikle en hassas olduğumuz milli meselelerin tahribatı karşısında göstereceğimiz uyanıklık ve dik duruş yalnızca Türk milletinin değil, umudunu bağladığı Milliyetçi Hareketin üzerinde oynanan oyunların, kurulmaya çalışılan tuzakların da boşa çıkmasını sağlayacaktır. Değerli Dava Arkadaşlarım, Merhum Türkeş beyi kaybımızdan buyana geçen 12 yıldan sonra da milliyetçi-ülkücü irade ve onu sevenleri buradadır, dimdik ve inançla ayaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi, merhum Türkeş Bey'den devraldığı seviyeli, ilkeli, tutarlı siyaseti ile Türkiye'mizin, 21. yüzyılda lider ülke olma hedefine bayraktarlık yapmakta, tek başına iktidar hedefine doğru yürüyüşünü sürdürmektedir. Siyasal gelişmelerin ilerlediği istikamet doğru okunduğunda, önümüzdeki dönem, meseleleri Türkçe okuyan Milliyetçi Hareket için ülke yönetimine talip olma imkânı sunmaktadır. Buna ulaştığımız an Başbuğumuza olan gönül ve dava borcumuzu bir nebze olsun ödemiş olacağız. Bu vesile ile kalplerimizdeki yeri, gönlümüzdeki zirvesi hiç değişmeyecek olan Başbuğ'umuz merhum Alparslan Türkeş Bey'i ve aziz ülkü şehitlerini saygı, sevgi minnet ve rahmetle yâd ediyorum. Bu mukaddes borcu ifâ ederken, merhum liderimizin kabrinin nur, mekânının Cennet olmasını Cenâb-ı Allah'tan diliyorum. Ruhu şad olsun. Dr. Devlet Bahçeli
|