Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin
1989 yılında Kameri Takvim, 1994 yılından itibaren de, Peygamberimizin miladi doğum günü olan 20 Nisan'ı kapsayacak şekilde Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri 14-20 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilmektedir. Bu haftanın, İslam dininin tüm zamanları kapsayan mesajlarını, doğru ve açık, etkili ve yaygın bir şekilde anlatan Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in daha iyi anlaşılmasına vesile olması en büyük temennimdir. Böyle bir çabanın yansıması olarak değerlendirdiğim; Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen, ‘Küreselleşen Dünyada Aile" konulu sempozyumu iyi niyetli ve faydalı bir girişim olarak görmek gerekmektedir. Peygamberimizi, bütün yönleriyle daha iyi anlamak ve tanıtmak için çok değerli bir fırsat verecek olan bu günlerin, beşeriyet üzerindeki etkisi elbette çok fazla olacaktır. Yüce Allah'ın ilahi mesajlarını insanlığa duyuran, öğreten ve davranış ve yaşayışıyla insanlara örnek olan Hz. Peygamber'in doğumunun üzerinden 1438 yıl geçmiş bulunmaktadır. Hz. Muhammed 23 yıllık peygamberlik dönemi boyunca, iyi ve doğru ilkeleri kuşatıcı uygulamalara dönüştürmüş, bu kapsamda sapkın inançların yerine tevhidi, zulmün yerine adaleti, düşmanlığın yerine kardeşliği, sürtüşmenin yerine dayanışmayı öğütlemiştir. Peygamber efendimiz savaşın yerine barışın hâkim olmasını hedeflemiş; doğruluk, nezaket, güvenilirlik, adalet, hoşgörü ve cömertlik gibi ahlâkî davranışlarıyla tüm zamanlara örnek bir şahsiyet olmuştur. Bunların yanı sıra, toplum hayatını yozlaştıran, insan için kötü ve zararlı alışkanlıklar karşısında aldığı kararlı ve imrenilecek tavırla da inananlarına ve beşeriyete yol göstermiştir. Hz. Peygamber'in vefatından sonra da Müslümanlar, onun uygulamalarını bilgi ve düşünce süzgecinden geçirerek hayatlarına uygulamışlar, nesiller boyu onun mesajıyla hayatı anlamlandırmışlardır. Bu çerçevede Peygamberimizin anlam ve değer yüklü ilahi mesajları çağımızda da insanlık için önemini, değerini ve canlılığını korumakta ve gelecek için ihtiyaç duyulan güveni içinde barındırmaktadır. Ne var ki, doğumunun üzerinden geçen yaklaşık 14 asır sonra, bugün dünyanın her kıtasına yayılmış Müslümanların ve İslam camiasının düşündürücü hali, maalesef onun tam olarak anlaşılamadığına işaret etmektedir. Hz. Peygamber'in tebliğinin içerdiği değerler evrensel niteliğe sahip olmasına rağmen, bunlardan İslam âleminin gereken sonuç ve dersi çıkaramadığı ortadadır. Adalet ve hoşgörü gibi erdemlerin, bütün insanları etkileyen, çağlar üzerinden bugünlere ulaşan ve ülkeden ülkeye değişmeyen, her coğrafyada, her toplumda ve her zaman geçerli olabilen, her ortamda davranış ve uygulamalara yansıtılabilen mesajların uygulanmasına bugün çok ihtiyaç vardır. Özellikle yer altı zenginlikleri açısından üzerinde yaşadıkları coğrafyadan kaynaklanan küresel bir tehdide muhatap olan din kardeşlerimiz; ne yazık ki acı, gözyaşı, kan ve şiddet karşısında çözüm ve çareyi başka yerlerde aramaktadırlar. Bu nedenle sahip oldukları kaynakları, sayıları artık 1,5 milyarı aşan nüfusuyla ve yerküreye dağılmış olmalarının verdiği stratejik derinliğe rağmen, Müslümanların, çok arzu ettiğimiz ve bulunmaları gereken maddi ve manevi seviyeden çok uzak olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Yalnızca din kardeşlerimizin içinde bulundukları bu kara tablo bile, yüce Peygamberimizin hayatından, kişiliğinden ve tavsiyelerinden alınacak daha çok derslerin ve yöntemlerin olduğunu göstermektedir. Yıllarca İslam dininin bayraktarlığını yaparak, maddi ve manevi temsilcisi olmaya çalışmış, inancımıza ve inananlara karşı yapılan saldırı ve tecavüzleri yüzyıllarca durdurmuş bir milletin evlatları olarak, İslam dünyasının bugün nerede hata yaptığını sorgulamanın da zamanı çoktan gelmiştir. Bugün manevi bir arayışa yönelmiş insanlık için, muhteşem bir ahlak ve medeniyet modeli olması gereken yüce dinimizi, insanlığa kurtuluş umudu olarak niçin gösteremediğimizin öz eleştirisini her Müslüman'ın yapması gerektiği açıktır. Bu duygu ve düşüncelerle, Türk ve İslam dünyasının, Peygamberimizin eşsiz ahlakını ve kutlu tebliğini özümseyerek; medeni, toplumsal bir yükselişi ve manevi aydınlanmayı başlatmalarını diliyor, Kutlu Doğum Haftası'nın yeni bir uyanış ve silkinişe vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
Devlet Bahçeli
|