Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin Hakkari’nin Çukurca ve Siirt’in Eruh ilçeleri kırsalında terörle mücadele görevleri esnasında askerimizin şehadeti ve yaralanması milletimizi derinden üzmüş ve yaralamıştır. Bu menfur olayla birlikte hainlere cesaret verenleri, kucak açanları, arkalarında duranları ve muhatap alanları lanetliyorum. Hükümetin “yıkım projesi’ni ısrarla sürdürmeye çalışırken gerçekleşen bu olay gidilen yanlış yolu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Arkasına saklanılan vicdan, duygu ve şehadet istismarı bu ve benzer saldırılarla gerçek yüzünü göstermeye devam edecek, korkarız ki terörle pazarlığın bilançosu her alanda giderek ağırlaşacaktır. Duyguların ve fikirlerin karıştırılmak istendiği bu süreç içinde hükümet bir taraftan bölücülüğe kucak açarken, öte yandan vatan evlatları bölücülerle amansız bir mücadele etmek gibi bir ikilemle karşı karşıya bırakılmaktadır. İhaneti şehir şartlarında sürdürmek için teslim olanın ve siyasete girenin muteber hale geldiği, dağda gezenin terörist bile ilan edilemediği bu karanlık dönemde, Başbakan Erdoğan’a rağmen, terörle mücadele azmini yüksek tutmak artık kaçınılmaz bir zorunluluk ve müstesna vatan görevi haline gelmiştir. Bu itibarla, bir sabotaj varsa, bu Başbakan’ın iddia ettiği gibi teröre teslim olan hükümetin sözde açılımına değil, milletinin esenliği için terörle mücadeleyi yıllardır sürdüren kahramanların azmine, inancına ve fedakârlığına yöneliktir. Kanlı terör örgütünün belini kırmadan ve ortadan kaldırmadan yapılacak her sözde açılım ve girişim, şiddetin gölgesinde kalmaya ve terör ile yapılan pazarlığın parçası olmaya devam edecektir. İçinde bulunduğumuz ağır şartlar, Türkiye'nin kararlı bir duruş sergilemesini, pazarlıkla terörün önlenemeyeceğinin anlaşılmasını kaçınılamayacak bir gerçek haline getirmiştir. Aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, milletimize ve kahraman silah arkadaşlarına sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.
|