26.09.2009 - "Dil Bayramı" münasebetiyle yayınladıkları kutlama mesajı
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
"Dil Bayramı" münasebetiyle yayınladıkları kutlama mesajı.
26 Eylül 2009

 

Milletimizin aziz varlığını sürdürmesinde, nesiller arasında kültürel mirasın aktarılmasında, milli kimliğin inşasında ve korunmasında en önemli unsur olan Türk dilinin, bir bayram halinde kutlanmasının 77’nci yıldönümü idrak etmekteyiz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde başlayan Birinci Dil Kurultayı’nın; açılış ve başlangıç tarihi olan 26 Eylül 1932’den beridir kutlanan Dil Bayramı’nın, içinden geçtiğimiz bugünkü şartlarda anlamı ve önemi daha da büyümüştür.

Dil; ortak bir kimliğin, kolektif çaba ve dayanışmayla ortaya çıkan ‘biz’ duygusunun temel bir göstergesi ve ispatı olup, millet fertleri arasında aidiyet hissini güçlendiren ve kurumsallaştıran yaşayan bir varlıktır.

Türk milletinin müşterek duygu, inanç ve kültürünün oluşmasında ve bunların geleceğe aktarılmasında çok önemli bir işlevi olan Türkçemiz; aynı zamanda dünyanın en zengin, en köklü ve en eski dillerinden birisi olması bakımından da büyük bir değere sahiptir.

Kültürel etki alanı itibariyle, geniş bir coğrafyada kullanılan ve sahiplenilen dilimizin bu özelliği, Türk kültürünün ne kadar yaygın, ne denli derin ve kapsayıcı olduğunun da kanıtıdır.

Siyasal ve ekonomik bağımsızlığın olmazsa olmaz şartı olan dilimizin gücü, bu zamana kadar, milletimizin birlik ve beraberliğinin en belirleyici kriteri olmuştur.

Aziz milletimiz; Türk dilinin dağılmayı önleyen, ufalanmayı engelleyen ve birleştirici özelliği sayesinde, yüzyıllarca birlik ve bütünlük içinde bugünlere gelmiş ve geleceğe ulaşma heyecanını her fırsatta göstermiştir.

Milli şuurun oluşması ve kitlelere yayılmasında, ortak bir mensubiyet bilincinin gelişmesinde en büyük katkıyı sağlayan dilin; millet fertleri arasında doğabilecek ayrışmanın, ideal ve ülkülerde yaşanabilecek bir kopmanın karşısındaki en temel güvence olduğu aşikârdır.

İlgi ve destekten mahrum olan, yabancı dillerden ithal edilen kelime ya da kavramlarla melezleştirilmek istenen bir dilin, milli kimliği ayakta tutabilmesi, beka düzeyindeki tehlikelere karşı savunma hattı oluşturması mümkün değildir.

Bu yüzden, son yıllarda özellikle dilimize yönelik kurgulanan ve hedeflenen, nihayetinde çok yönlü olumsuz sonuçları ortaya çıkabilecek oyunları bu zaviyeden değerlendirmek yerinde olacaktır.

İkinci dil çığırtkanlarının; milletimizi ayırmak ve etnik gruplaşmaların önünü açmak üzere, tezgâhladığı tehlikelerle dolu sürecin önce dilimizi zayıflatmak, arkasından milletimizi oluşturan fertler arasında kuşku ve güvensizliği yaymak gibi bir amacı olduğu anlaşılmaktadır.

Alfabeye yeni kelimelerin girmesi tartışmalarıyla, anayasada teminat altına alınmasına rağmen eğitim ve öğretimde Türkçeden başka dillerin kullanılmaya başlamasının da bu süreci hızlandıracağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Türkçenin, Türk milletinin son savunma hattı ve kültürel mevzisi olduğu dikkate alındığında; milli kimliğin yıkılmasına, milli bilincin yok edilmesine, millet olma şuurunun aşındırılmasına dilin tartışmaya açılarak ulaşılmak istendiği gün gibi ortadadır.

Farklı bir dilin Türkçenin yanında ve eşit olarak demokratikleşme parolasıyla kamusal alanda kullanımı ve yaygınlaşması halinde, Türk milletinin kutlu varlığının içinden yeni bir milletin oluşabileceği ve bunun bin yıllık millet gerçeğini hiç olmadığı kadar tarumar edebileceği gözlerden uzak tutulmamalıdır.

Dil Bayramı’nı kutladığımız bugünde, Türkçe idealimizi ve haricimizdeki her şeye Türkçe bakma hedefimizi ve çağı Türkçe okuma ülkümüzü kararlılıkla muhafaza edeceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle büyük Türk milletinin Dil Bayramı’nı kutluyor, Türkçenin her soruna karşı birleştiğimiz, bir araya geldiğimiz kültürel bir hazine olarak sonsuza kadar var olmasını temenni ediyorum.

Türk dilinin gelişmesi ve yaygınlaşması konusunda katkı ve desteği olan herkese takdirlerimi sunuyorum.