22.10.2009 - "Yaşanan vahim gelişmeler" hakkında milletimize yaptıkları açıklama
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
"Yaşanan vahim gelişmeler" hakkında milletimize yaptıkları açıklama.
22 Ekim 2009

 

Türk milleti, tarihinde yaşamadığı bir yönetim sefaletine, güvenlik rezaletine ve ihanet tablosuna son günlerde yakından şahit olmaktadır.

Hükümetin “yıkım projesi” yaşanan gelişmelerle birlikte saklanılamayacak boyutlarıyla açılmış ve bütün hıyanet ortaya dökülmüştür.

Milli beka, milli kimlik, milli varlık ve kardeşlik için duyduğumuz kaygı verici gelişmelerin tamamı ve öngörülerimiz maalesef gerçekleşme yolunda hız kazanmıştır.

 “İyi şeyler olacak” sözünden itibaren son altı ay boyunca yaptığımız bütün ikazlar şimdi yerine oturmaya ve milletimiz süreci daha net görmeye başlamıştır.

Temas, diyalog, işbirliği, görüşme adı altında partimize ısrarla yapılan çağrıların hangi anlamı taşıdığı, hangi kirli niyetin ortağı yapılmak istendiği de gün ışığına çıkmıştır.

Başbakan Erdoğan’ın “açılım”, İmralı Canisi’nin “yol haritası” adını verdiği yıkım sürecinin kurdelesi “devlet kararı” kılıfı ile Kandil kadroları tarafından alkışlarla Habur sınır kapısında kesilmiştir.

Öteden beri iddia ettiğimiz gibi AKP ve PKK işbirliği, Başbakan ve İmralı dayanışması bütün yönleriyle gün ışığına çıkmıştır.

Hükümetin memurları ve güvenlik güçlerinin müşahitliğindeki karşılama komiteleri PKK’lılara özel misafir muamelesi yapmış, adalet makamları sokağa salıvermek için yarış içine girmişlerdir.

Ve üstelik bu alçaklıklar, yıkımın taşeronu Başbakan tarafından memnuniyetle karşılanmış, hız kesmeyen rezaletlerin devamının beklendiği müjde ve ümitle açıklanmıştır.

Bu olaylar karşısında artık saklanacak ve örtülecek hiçbir şey kalmamıştır. Her şey ortada ve aziz milletimizin gözü önündedir.

Şehadet ile ihanet, ay yıldızlı bayrak ile paçavra, gazi ile terörist, alçaklık ile kahramanlık, pişmanlık ile küstahlık AKP’nin lügatinde yer değiştirmiştir.

Ne sınırdan giriş yapan hainlerde bir teslimiyet, mahcubiyet ve nedamet hissi vardır; ne de bunları kucaklayan Başbakan Erdoğan’da utanma, sıkılma ve pişmanlık emareleri görülmüştür.

Bu karanlık manzarada, katile “sayın” diyen hainlerle, şehide “kelle” diyen zihniyet temsilcisi PKK paçavraları altında sınırda buluşmuştur.

Vatan uğruna şehadete ulaşmış yiğitlerimiz, gazi olmuş evlatlarımız, ömrünü vatanın ve milletin bütünlüğüne adamış on binlerce korucu kardeşimizin ve vatandaşlarımızın onurları, hatıraları ve yadigârları ayaklar altına alınmıştır.

Yüreğinde vatan sevgisi, gönlünde millet sevdası, hayallerinde ay yıldızlı albayrak olan hiçbir aziz millet evladının sessiz kalamayacağı ağır bir tahrik karşımızdadır.

Kendisinde milletimize bağlılığın; ecdadımıza ve mukaddesatımıza saygının ve hatta hiç olmazsa vicdanında ahlakın, adaletin ve haysiyetin kırıntısı kalmış olanlar için bu alçalış tahammül edilebilir olmaktan çıkmıştır.

Türk milletinin sabrı ve direnci sınanmak istenmekte, önümüzde olması muhtemel daha vahim gelişmeler karşısında göstereceği tepkiler test edilmeye çalışılmaktadır.

Nitekim, kimsenin göz yumamayacağı bu kara tablo karşısında milletimiz ayağa kalkmıştır.

AKP zihniyeti sonunda PKK’nın yıllardır yapamadığını yapmayı başarmış, bir yanda teröristlerin ardından gözyaşı dökerken, öte yanda şehadeti ve gaziliği incitmiş, derinden yaralamış ve kamu vicdanını kanatmıştır.

Aziz şehit aileleri ve gazilerimiz büyük bir infial ile kendilerine verilen nişan, madalya ve beratları iade etmek üzere yurt çapında tepkiler göstermeye başlamışlardır.

Şahit oldukları karanlık manzara karşısında, hükümet eliyle  yüreklerinden bir kez daha vurulan şehitlerimizin aileleri ile yaraları Başbakan Erdoğan tarafından yeniden kanatılan gazilerimizin bütün eleştirileri haklı, meşru ve demokratiktir.

Onların doğal ve yerinde tepkilerini, aziz hatıralarına yakışmayacak üslup ve yöntemlerle cebren durdurmaya çalışan hükümeti ve emniyeti sağlayan kamu görevlilerini, bu ailelere ve kahramanlara saygıya, nezakete ve özür dilemeye çağırıyorum.

Bu netice, büyük Türk milletinin tarihinde rastlanmayacak bir yıkımın göstergesi ve birikerek taşma noktasına gelmiş, toplumsal öfkenin artık sınıra dayandığının işaretidir.

Bu öfkenin sürmesi ve sabrın zorlanması halinde, kendi mukaddesatına sahip çıkmak isteyecek olan Türk milletinin, bu uğurda neler yapacağını ve neyi göze alacağını bilmek isteyenlerin Milli Mücadele yıllarının sayfalarına bakmaları hayırlarına olacaktır.

Vatan ve millet uğruna evlatlarını şehit veren, bu yolda gazi olan, yıllarını bu mücadeleye adayan bütün kardeşlerimden, ailelerinden, arkadaşlarından ve vatandaşlarımdan metanetlerini korumalarını bekliyorum.

Türk milletinin, AKP ile PKK’nın kurduğu tuzağa düşmeyeceğine, birliğini ve beraberliğini bozmayacağına inanıyorum.

Millet varlığının bin yıllık kardeşliği içindeki bu en zor günlerin, Başbakan Erdoğan’ın etnik tahriklerine ve ırkçı parçalama gayretlerine rağmen aşılacağına eminim.

Her şeye rağmen, vatandaşlarımızın şahit oldukları bu olaylardan sonra gerçekleri görmüş olmaları, AKP ve PKK işbirliğinin acı faturasının yaklaşmakta olduğunu anlamış bulunmaları ön önemli tesellimizdir.

Yaz ayları boyunca Cumhurbaşkanı’nın müjdesinden umutla “iyi şeylerin olacağını” bekleyen aziz milletimiz sonunda Başbakan Erdoğan’ın götüreceği yıkımı anlamıştır.

Türk milleti, alnına kara leke olarak çalınan bu zillete kendisini mahkûm etmek isteyenleri şimdi çok iyi bilmek ve çok iyi tanımak zorundadır.

Yarın hesap vakti geldiğinde, bugün teröristleri yararlanmaya zorladıkları yasanın pişmanlık maddesi, milletimize bu acıları yaşatanların pişmanlığına ve affına asla yetmeyecektir.

Bunları yapamadığımız takdirde, bugün bu kutlu topraklar üzerinde yaşıyor olma hakkının helalliğini, aziz şehitlerimizden, gazilerimizden, kahramanlarımızdan, mağdurlarımızdan, mazlumlarımızdan istemeye de yüzümüz olamayacaktır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.