Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Türk milleti, kutlu varlığını sömürge yapmak isteyen işgalcilere karşı verdiği mücadeleyle bağımsızlığını elde etmiş, kendi geleceği hakkında tek söz ve yetkinin yine kendisinde olacağına dair kararlılığını dünyaya göstermiştir. Tesirleri çok büyük olan bu muhteşem mücadele sonucunda ecdadımız heyecanını ve gücünü aziz milletimizden alarak Cumhuriyet’i ilan etmiştir. Ne var ki, tarihe mal olan bu muazzam milli iradenin 86. yıl dönümünü hiç olmadığı kadar endişeli ve dört bir koldan sürdürülen tahriklerle karşılamış bulunmaktayız. Nitekim modern çağın kolektif bilincinin ve son iki yüz yıla damgasını vuran devlet yapısının bir türü olan Cumhuriyetimiz, temelinden tahrip edilmek istenmektedir. Dün Cumhuriyet’in ilanına giden aşamalarda; milli mücadelenin karşısında durarak iktidara sahip olanların gaflet, dalâlet ve hatta hıyanetinin aynısına bugün de şahit olunmaktadır. Cumhuriyet’in kurucu ve vazgeçilmez bütün değerleri meta haline getirilerek değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. Bozguncu ve ayrılıkçı talepler, sorumluluk mertebesinde bulunanlar tarafından hoş görülmekte ve bu durum Cumhuriyet’in tahribine yol açmaktadır. Bir tarafta Cumhuriyet’i muhafaza etmek için kendisini feda eden vatanseverlere gösterilen vefasızlık, öbür tarafta Cumhuriyet’i yıkmak için güç birliği etmiş hainlerin alkışlarla karşılanması asla unutulacak ve affedilecek türden bir kusur değildir. Milletimize olan inanç ve bağlılıklarında tarihsel sorunu olanlar, ellerine geçen ilk fırsatta Türk milletinin dağılıp, parçalanmasına yol açacak yıkım ortamını inşa etmekten geri durmamışlardır. Unutulmamalıdır ki, milli mücadelenin her safhasında; sahip olunan manevî kuvvet ve direncin yegâne kaynağı Türk Milletinin hayatîliğine ve ebedîliğine olan inanç olmuştur. Bu itibarla Türkiye Cumhuriyeti; istikbalini kurtarmak ve hür yaşamak isteyen milletimizin doğrudan doğruya ruhundan doğan bir devlettir. Türk Milletinin bağımsızlığını ve haysiyetini koruma esaslarının somutlaşıp ilam edildiği Cumhuriyet’in sonsuza kadar var olması her vatan evladının görevi ve amacı olmalıdır. 29 Ekim 1923 tarihinde alınan son ve kesin milli kararla; Türk milletinin bundan sonra hiç kimsenin tutsağı olmayacağı, mukadderatına kendisinin hâkim olacağı, geçmişte olduğu gibi gelecekte de tam bağımsız yaşayacağı tereddüde mahal bırakmayacak bir biçimde açıklanmıştır. Ancak, kudretini Türk milletinin birliğinden alan Cumhuriyet’in devamlılığına yönelik tahammülsüzlükler, ihanet odakları tarafından ısrarla devam ettirildiği bugünkü zaman diliminde bir vakıa haline gelmiştir. Rakamlarla Cumhuriyet kurulacağını düşünebilecek kadar basiretini kaybedenlerin, toplumun kabul ettiği en temel müşterek kavramların savunma hattında Cumhuriyet’i sulandırarak yıkım emellerini hayata geçirmeye çalışanların varlığı hepimizin malumudur. Bilinmelidir ki Türk milleti kurgulanan oyunun, meşum niyetin farkındadır. Bu güruhun sinsi faaliyetleri ne denli yoğun olursa olsun, tehdit süslü kavramlarla ne kadar yakına gelirse gelsin; Cumhuriyetimizi yıkmaya, sıfatlandırmaya, başına numara vermeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk milleti bu tuzakları bozacak cesaret ve azme ziyadesiyle sahiptir. Son günlerdeki milli heyecan ve uyanış bunun en bariz kanıtıdır. Aziz milletimizin birliğinden ve beraberliğinden rahatsızlık duyanlara en anlamlı karşılık öncelikle, asırlardan beri katıksızlaşan kardeşlik hukukuna sahip çıkmakla gösterilebilecektir. Bu çok anlamlı tarihin yıldönümünde, büyük ve necip milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kurucu kahramanları ve şehitlerimizi şükran, minnetle anıyor, hepsine Yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
|