Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet
Bahçeli'nin 30 Ağustos 2006
Türk tarihinin kıvanç dolu dönüm noktalarından biri olan 30 Ağustos, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlığı için nihai hamleye karar verdiği tarihin adıdır. 30 Ağustos, Atatürk’ün önderliğinde girişilen kahramanlıklar ve fedakârlıklarla dolu Kurtuluş Savaşının zaferle taçlandırılmasıdır. Türk milletinin bağımsızlığını savaş meydanında dünyaya tescil ettirmesidir. 30 Ağustos ile yıllar süren milli mücadele tarihinin sonunda ulaşılan üstün başarı, yüzyıllardır adım adım dünya’yı parselleyen sömürgeci güçlerin karşılaştıkları en ağır yenilgi ve aldıkları en kesin cevaptır.
30 Ağustos, Türk milletini tutsak etmeye, sömürge yapmaya,
Türkiye’yi parçalayıp, Türkiye’de hayalî devletler kurmaya yönelik yanlış
hesapların Afyon’dan, Dumlupınar’dan, Kocatepe’den ve İzmir’den Mehmetçik
süngüsü ile dönmesidir. Bu yalnızca askeri bir mücadelenin sona ermesi değil, aynı zamanda bin yıllık Anadolu topraklarının vatan oluşunun da değişmez tescilidir. Zaferin milli tarihimiz açısından bir önemi de budur. Bu zafer ile dönemin küresel güçlerinin emelleri boşa gitmiş, yaklaşık altı yüz yıl boyunca süregelen Türksüz bir Anadolu yaratma özlemleri de yarım kalmıştır. Zafer, Mondoros’tan ve Sevr’den Lozan’a geçişin imzasıdır.
Bu zaferle düşmanın yurdumuzdan kesin olarak defedilmesi
ile sonuçlanacak sürecin başlangıcı olan acı olaylar, milletimizin
güçsüzlüğünden değil, işbaşındaki yönetimlerin aciz, korkak ve teslimiyetçi
tavırlarından ortaya çıkmıştır. Atatürk’ün “Hiç bir zafer gâye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gâyeyi elde etmek için gereken en belli başlı vasıtadır. Gâye, fikirdir.” ”Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz” sözlerinde anlamını bulduğu gibi bu bayram gününe vesile olan zaferin yanı sıra ve ondan da önemlisi, bu başarıyı sağlayan yüksek fikirlerin, milli duyguların ve millet sevgisinin ve Türklük ruhunun yaşatılması ve yüceltilmesi temel hedefimiz olmalıdır.
Aradan geçen 84 yıl sonra Türk milleti ve devleti hakkında
yine yanlış hesaplar içinde olanların hevesleri, basiretsiz ve ilkesiz
yöneticilerin gayri milli tutumları ile yeniden canlanmaya yüz tutmuştur.
Zaferle sonuçlanan bu asil mücadele nasıl Anadolu’nun Türklük senedi olmuş ise, yine Ağustos ayında kazanılan 1071 Malazgirt Zaferi de Anadolu’nun Türklere müjdelenmesidir. Bu tarihten sonra Türkler, yüksek yönetme yetenekleri, insan sevgileri, dini hoşgörüleri ile Anadolu’yu vatan yapabilmişlerdir. Biri Anadolu’yu Türklere açan ve diğeri tescil eden her iki zaferin Ağustos ayında gerçekleşmesinin anlamı ayrıdır. Yine bu ay içinde gerçekleşen Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, Mohaç Savaşları Türk milletinin vatanına, devletine ve milletine olan inancının en büyük göstergeleridir. Ağustos ayını “Zafer Ayı” yapan da bu üstün başarılardır. Ağustos ayı Türkler için başarının, kazanmanın ve zaferin adıdır. Her birinin Anadolu’nun bizim olmasında ayrı ayrı önemi ve yeri vardır. Bu düşüncelerle, Büyük Atatürk’ün mukaddes vatanımızın birliği ve bütünlüğünü perçinlediği ve dünyaya kabul ettirdiği bu çok anlamlı Zaferin yıldönümünde, büyük Türk milletinin varlığı ve bağımsızlığı için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman ecdadımızı saygı, minnet, şükran ve rahmetle bir kez daha anıyor, Türk milletinin Zafer bayramını kutluyorum.
Dr. Devlet Bahçeli
|