Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
ABD Başkanı Obama, ABD Başkanları tarafından Türk milletine saygısızlığın ve iftiranın açıkça ilanı anlamına gelen sözde Ermeni soykırım iddialarına ilişkin açıklamasını bu yıl da yapmıştır. ABD Başkanı, mesajında 1915 olayları ile ilgili olarak geçen seneki kavramlarını kullanmış, soykırım kelimesinin İngilizcesini yerine Ermenice bir tanım olan “büyük felaket” tanımını tekrarlamıştır. Bu açıklama ile ABD Başkanı’nın ecdadımızı soykırımcı olarak suçlamayı sürdürdüğü ve Türk milletine yönelik olumsuz bakışını devam ettirdiği anlaşılmaktadır. Kelimelerle oynaması bu durumu değiştirmemekte, Türk milletine yönelik suçlamalarında ısrarlı olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Türk tarihini karalayan ve haksız ifadelerle suçlayan bu açıklamaların milletimizin nezdinde bir değeri olmayacağı gibi, hangi dille olursa olsun yapılacak soykırım suçlaması hiçbir şart altında asla kabul edilmeyecektir. Bu açıklamada, "soykırım" kelimesi yerine büyük felaket ibaresi kullanıldığı gerekçesiyle Obama'nın ülkemizi dikkate aldığına dair garabet bir sonuç çıkartmak ise ancak AKP kadrolarının saklanacağı bahane olacaktır. Başbakan Erdoğan’ın, bu yılki açıklamayı olumlu bulan yorumu ve Obama’nın hassasiyetlerimizi iyi bildiğini iddia etmesi bir devlet adamı için utanç verici olmuştur. Dışişleri Bakanlığı ise aksi görüş bildirerek Başbakanı yalanlama ve düzeltme durumunda kalmıştır. Obama’nın baştan sona kadar Türk milletini karalayan mesajında Başbakan Erdoğan’ın hassasiyetimize uygun olarak gördüğü kavramların neler olduğu ise anlaşılamamıştır. Kamuoyu Erdoğan’ı haklı olarak Obama’nın hangi sözlerinden olumlu sonuçlar çıkardığını öğrenmek istemektedir.
Başbakan Erdoğan bu suçlama, karalama ve iddialardan hangisini hassasiyetlerimize uygun bulmuştur? Başbakan’ın bu yorumu en az Obama’nın sözleri kadar vahimdir ve asıl ciddiye alınması gereken de bu boyun eğen yaklaşımın ülkemizde hükümet ediyor olmasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşma yapan Obama'nın, "geçmişimizle barışma" adına 1915 olaylarını hatırlatan sözlerini hararetle alkışlayan Adalet ve Kalkınma Partisi, bu tehlikeli süreci kendi elleriyle aralamıştır. Başbakan Erdoğan’ın konuyla ilgili değerlendirmesi ise içine düştüğü çaresizliğin ve teslimiyeti göstermesi bakımından ibret verici olmuştur. Bu yorumu ile ilk kez bir Türk Başbakanı, Türk devleti ve milletine yönelik “soykırım” “işkence” “katliam” “sürgün” “tehcir” gibi suçlamaların kaynağı olan Ermeni diyasporası ile ceddimize hakaret etme noktasında benzer fikirleri paylaşmış ve aynı noktada buluşmuştur. Bu gelişme ile bugüne kadar Ermenistan’la yürütülen sürecin sakatlık ve yanlışlıklarına ilişkin tespitlerimiz maalesef bütünüyle bir kez daha doğrulanmıştır. Uyarılarımıza duyarsız kalan AKP hükümeti Türkiye’yi çok tehlikeli bir yola sokmuştur. Dayatmalara boyun eğerek Ermenistan’la imzalanan protokollerin TBMM’den çekilmemesi halinde Başbakan ve arkadaşları tarih ve millet önünde ağır vebal altına gireceklerdir. Hiç değilse bu son gelişmelerden ders ve ibret alabildiği takdirde hükümet;
Bunu yapmadığı takdirde AKP hükümeti Türkiye’nin onurunu, itibarını, haysiyetini ve milli çıkarlarını bilerek ayaklar altına alan bir hükümet olarak tarihe geçecek ve Türk milleti kendisine bu zilleti layık görenleri asla affetmeyecektir.
|