Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Küresel sistemin derin çalkantılar ve facialar yaşadığı bir dönemde, inancını ve ilhamını yalnızca büyük Türk milletinden alan milliyetçilerin, cesur ve kararlı bir şekilde, millet varlığıyla bağdaşmayan ideolojilere ve mensuplarına karşı gerçekleştirmiş oldukları direnişin aziz hatıralarını bir kez daha yâd ediyoruz. 3 Mayıs 1944 olaylarıyla cereyan eden ve haklı olarak milliyetçiliğin siyasallaşma yolunda sönmeyecek bir ışık yakan bu mücadelelerin hepimiz tarafından iyi anlaşılması ve idrak edilmesi bugünkü şartlarlarda daha da önem kazanmıştır. Sahip oldukları vatan ve millet sevgisini, şartlar ne kadar ağır, tehlike ne kadar yakın olursa olsun savunan ve kutlu bir miras olarak bizlere ulaştıran kahramanların haklarını ödememiz elbette ki kolay değildir. Göz altılarla sinmeyen, işkence ve zulümlerle pes etmeyen, tabutluklardaki karanlığa inançlarıyla ışık saçan muhterem yüksek şahsiyetlerin fikriyatımız için değerleri çok büyüktür. Dönemin siyasal ve sosyal yapısının elverişsizliğine takılmadan, iktidar gücünün tehditlerine aldırmadan, baskılara kulak asmadan girişilen milliyetçi mücadelenin ne denli yüksek bir şuur ve erdem içerdiğini bugün daha iyi anlamlandırmak mümkündür. Geride kalan 66 yıllık süreye rağmen hatıraları dimdik ayakta duran 3 Mayıs’ın, Türklük ruhunun ve milliyetçilik şuurunun yerleşmesinde ve gelişmesindeki yeri ve önemi son derece büyüktür. Yüreklerindeki vatan aşkıyla, gönüllerindeki tek millet idealiyle, şuurlarındaki Türk milli kimliğiyle karşılarındaki bütün engelleri aşan, irfan ve hamiyet sahibi milli şahsiyetlerin örnek olacak inanç ve azimleri bugün bizim de yolumuzu aydınlatan en temel manevi dayanaklarımız arasındadır. Hayal kırıklıkları içinde kıvranan ve türlü sorunlarla boğuşan milletimizin ihtiyacı olan kudretin Türk tarihinin şanlı mazisinde olduğunu işaret eden de yine 3 Mayıs’ın sembol isimleri olmuştur. Onların geçmişe duydukları derin hayranlık ve bağlılığın esasında geleceğe dönük kudretli bir arayış ve özlemin ihtiyacından kaynaklandığı bütün gerçeğiyle ortadadır. Başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey olmak üzere, Hüseyin Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu, Cebbar Şenel, Hasan Ferit Cansever, Nurullah Barıman, Mustafa Zeki Sofuoğlu, Fazıl Hisarcıklı, Hüseyin Namık Orkun, Saim Bayrak, İsmet Rasim Tümtürk, Cihat Savaşfer, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan, Yusuf Kadıgil, Hikmet Tanyu, Hamza Sadi Özbek, Orhan Şaik Gökyay, Cemal Oğuz Öcal, Said Bilgiç, Mehmet Külâhlıoğlu ve Osman Yüksel Serdengeçti Beyler gibi milliyetçiliğin abide isimleri, varlığına ve birliğine inandıkları Türk milletinin hak ettiği seviyeye gelmesi konusunda muazzam bir gayret göstermişlerdir. Onlar, Türk milli kimliğinin yalnızca onur ve saadete değil, aynı zamanda kudret ve yükselişe de kaynaklık ettiğinin farkındaydılar. Bu haliyle milliyetçilik; milletimizi içine düştüğü geri kalmışlık tuzağından ve cepheleşme sarmalından çıkarmayı ve gelişmiş toplumların önüne geçirmeyi daha o günlerde benimsemiş ve bu hedef daha sonraki dönemlerde siyaset zeminine yansımıştır. Nitekim bu tarihten itibaren milliyetçilik, toplumsal kalkınma, ilerleme projesi ve gelecek tasavvuru olmuş, milli his ve heyecandan şuura uzanan bu anlamlı süreçte hayatın bütün sorunlarının çözümünde uygulanabilir siyaset ekolü haline gelmiştir. İçinden geçtiğimiz sancılı ve sarsıntılı dönemde de, etnik tahrikler eşliğinde demokratikleşme adı altında yürütülen yıkım projelerinin hedefinin de Türk milletinin birliği ve varlığı olduğu ortadadır. Türk milliyetçilerinin bu tehlikeli niyet ve emellere verilecek her zaman bir cevabı vardır ve elbette bunlar arasında 3 Mayıs’ın hatıraları ve ilkeleri belirleyiciliğini korumaktadır. Tarihi mirasında mücadele ve millet sevgisi olan Türkiye sevdalılarının hak, hürriyet, vesayet ve demokrasi konularında hiç kimsenin telkin, öğüt, tavsiye ve yönlendirmesine ihtiyacı yoktur. Bilinmelidir ki, içinde bulunduğumuz dönemin siyasi zihniyetleri henüz ortada yokken, demokrasi ve hak arama mücadelesini başlatmış olan milliyetçiler kutlu yolculuklarını ne pahasına olursa olsun devam ettirecektir. Türk milliyetçileri, geçmişten aldığı güç ve vazgeçmeyecekleri ilkeleriyle, milletimizin onayı ve rızası olmadan yapılacak her türlü gayri meşru tertibe ve müdahaleye dün olduğu gibi bugün de ve yarın da karşı durmaya devam edeceklerdir. Bu vesileyle, 3 Mayıs 1944’ün yıl dönümünde, onurlu mücadeleleriyle Türk milletine gönül vererek yolumuzu aydınlatan bütün milliyetçi kahramanları rahmet, minnet hislerimle anıyor; hayatta olanlara sağlık ve esenlik içinde ömürler geçirmelerini diliyorum.
|