19.05.2006 - Genel Merkezde Yaptığı Basın Toplantısı
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
Genel Merkezde Düzenlediği Basın Toplantısı
Konuşma Metni

19 Mayıs 2006

Değerli basın mensupları,

Danıştay’a yapılan hain saldırının ve yaşanan can kaybının hepimizi üzdüğü bir dönemde Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramımızı buruk bir şekilde milletçe kutluyoruz.

Bugün büyük Atatürk’ün doğumunun 125. ve Türk milleti için dönüm noktası olan Samsun’da atılan ilk adımın 87. yıl dönümüdür.

19 Mayıs 1919’da Atatürk’le başlayan süreç, umutsuzluk, yoksulluk, yılgınlık içinde ve hareketsiz kalmış millet varlığına olan inancın ifadesidir.

Bu yüksek inanç ve sadakat, atıl duran bu kudretten nasıl bir mücadele yöntemi çıkabileceğinin de eşi bulunmaz bir örneği olmuştur.

Atatürk 19 Mayıs 1919 tarihini bir başlangıç yaparak, üstün dehası, komutanlık nitelikleri, geniş vizyonu ve yüksek milliyetçilik duygularıyla giriştiği emsalsiz mücadeleyi taçlandırmış ve “benim en büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Aradan geçen 87 yıl sonra ülke yönetiminde bulunanların, bunca yıllık devlet ve millet kaynaşmasını geri döndürecek, toplumsal gerginlikleri artıracak ve devletimizin temel niteliklerini sarsacak boyutta gaflet sergilediği bu günlerde 19 Mayıs 1919 ruhunun anlamı daha da önem kazanmıştır.

19 Mayıs ruhu, zedelenen, aşağılanan milli onurun dirilişidir. 19 Mayıs ruhu Türk milletinin doğruluşudur. 19 Mayıs ruhu, teslimiyetçi, tavizkâr ve kişiliksiz yönetimlere karşı milli devletin doğuşudur. Bu gerçeği göremeyerek ülkeyi içeriden çürütmeye çalışanlar hak ettikleri akıbete uğramaktan kurtulamamışlardır.

En az dün kadar bugün de lazım olan 19 Mayıs 1919 ruhunun gençliğe kazandırılması milli geleceğimiz açısından hayati derecede önemlidir.

Geleceğimiz, ancak vatan ve millet sevgisini taşıyan, yüksek ülküleri hedeflemiş bir gençliğin yetişmesi ile güvence altında olabilir. Bu bayram gününün gençliğe armağan edilmiş olmasının da anlamı budur.

Bu düşüncelerle, Büyük Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini başlattığı bu çok anlamlı günün yıldönümünde, büyük Türk milletinin ve geleceğimizin teminatı gençlerimizin bayramını kutluyorum.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve şehitlerimizi şükranla, minnetle ve rahmetle anıyorum.

Değerli Basın mensupları,

Ne yazıktır ki, yabancıların kapılarında vicdanlarını ikram eden onursuzların kol gezdiği günümüzde, Büyük Atatürk’ün 87 yıl önce gösterdiği yüksek fedakârlık, haysiyet, erdem ve millet sevgisine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu anlaşılmaktadır.

İktidara geldiğinden bu yana, milli hassasiyetlerimizi ve temel değerlerimizi tahrip eden, milli kurumlarımızla gerilim yaratarak sürekli kavga halinde olan AKP tehlikeli bir oyun sergilemektedir.

Küresel güçlerin ülkemizde ve bölgemizde yeni senaryoları sahnelediği bir dönemde tek başına iktidar olma fırsatı yakalayan AKP, aradan geçen üç yılı aşan süre içinde hiçbir sorunu çözmediği gibi, Türkiye’nin temel değerlerini de tartışmaya açmıştır.

Taviz ve teslimiyetin en doğal sonucu çok kötü bir yönetim sergilemiş; bir yandan binyıllık kardeşliğimizi bozacak adımlar atarken diğer yandan ise kutsal dinimizi istismar ile laiklik anlayışımızı kendine göre yorumlayarak ülke içinde gerilim ve kaos yaratmıştır.

Cumhurbaşkanlığı, Üniversiteler, Yüksek Yargı Organları, Türk Silahlı Kuvvetleri, Meslek kuruluşları ve Siyasi Partilerle çatışarak, devletin temel değerleri ile oynamış ve milli hassasiyetleri kaşıyarak çıkmaz bir siyaset yolunu seçmiştir.

Sağduyu sahibi kurum ve kuruluşların ihtar ve ikazlarına, kanun ve nizam hakimiyetini sağlamakla görevli makamların tüm iyi niyetli çabalarına karşın AKP hükümeti büyük bir aymazlıkla batağa sürüklenmeyi tercih etmiş görünmektedir.

Geldiğimiz bu aşamada artık iyice belli olmuştur ki, seçim sisteminin yanlışlarından yararlanarak mecliste tek başına iktidar imkanı ele geçiren AKP, gerçekte bir türlü iktidar olamamakta ve ülkeyi yönetememektedir.

Sayın Başbakan ve partisi izlediği bu tehlikeli yolda milletimizin kendisine daha fazla tahrip ve istismar fırsatı vermeyeceğini anlamalıdır.

Bir an önce seçime giderek hiç değilse bundan sonra yapacağı tahribatın sorumluluğundan ve hesabından bir nebze olsun kurtulmalıdır. Bu, kendisi ve partisi için kötüye giden akibetten uzaklaşması için de bir fırsat olacaktır.

Çözüm derhal seçimdir.

Değerli basın mensupları,

Devletimizin köklü ve temel kurumlarından olan Danıştay’ın değerli üyelerine yönelik menfur terör saldırısı tüm yurtta infial uyandırmış, aziz milletimizi olduğu gibi Milliyetçi Hareket Partisi mensuplarını ve ülkücüleri de derinden üzmüştür.

Bir süreden beri yüksek yargı organlarına karşı olu-orta söylenen sözler, yargı mensuplarına yönelik ağır tenkitler ile yargı kararlarına yönelik itham ve eleştiriler, bu hadise ile hain bir eyleme dönüşmüştür.

Genç, yaşlı, öğrenci, toplumun her kesimini derinden etkileyen şiddet ve terör olaylarına karşı öteden beri duyarsız kalan AKP hükümetinin tutumundan cesaret bulan çevrelerin, hedeflerine bağımsız yargı mensuplarını da dahil ettikleri anlaşılmaktadır.

Danıştay mensuplarımıza, üstelik görevleri başında iken yönelen bu eylem, yalnızca adalete sistemine değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine, Türk milletinin varlığına yönelik alçak bir saldırıdır.

Bu olay, güzel dinimizi istismar etmekte bir sakınca görmeyen, devletimizin temel kurumları ve seksenyedi yıllık kazanımları ile çatışmayı bir yöntem olarak seçen zihniyetin, etkileyebildiği hain ve gafilleri eyleme teşvikidir.

Devamında onarılmaz sonuçlara neden olmaması için AKP Hükûmeti, son zamanlarda gerilime neden olduğu ilişkileri terketmeli, laiklik anlayışını anayasal çerçevede tekrar gözden geçirmelidir.

Olayın ardından gerçekleşen gelişmelerde hükümetin koruma talep eden yargı mensuplarının isteklerine karşı yeterli özeni göstermediği ve ihmalinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Kurumlara karşı takındığı olumsuz tavrı, kurumların mensuplarına da yansıttığı kanaati hakim olmuştur.

Bugüne kadar ülkemizde aydınlara, askerlere, öğretim üyelerine, gazetecilere yönelik çok sayıda suikast ya yeterince aydınlatılmamış yada failleri bulunamadığı için olay karanlıkta kalmıştır. Oysa bu hadisede durum çok farklıdır.

Meydana gelen bu hain saldırının birinci derecede faili olay yerinde suçüstü yakalanmıştır. Suç delili olan özel tabanca, kullandığı taşıt ve şahsi eşyaları ele geçirilmiştir. İkameti, işyeri ve temas kurduğu şahıslar tesbit edilmiştir.

Sayın Başbakana ve AKP hükümetine çağrıda bulunuyorum:

- Olması gereken taziye mesajları ile kamuoyunu aldatmayınız. Konuyu bilgi kirliliğine boğarak soğutmayınız. Halkımızı oyalamayınız.

-  Milletimizin size verdiği hükümet olma yetkisini sonuna kadar kullanarak bu terör saldırısını aydınlatınız.

-  Ne şekilde ve nasıl ilintili olursa olsun, bu olaya karışan açık ve gizli fail ve müsebbipleri, azmettiricileri, yardım ve yataklık edenleri, telkinde bulunanları, eğitenleri, etkileyenleri, yönlendirenleri bulunuz ve adalet önüne çıkartınız.

- Olayın işleniş şeklinden ve müteakip gelişmelerden bu eylemi örtecek, gizleyecek, saklayacak ve ağırdan alacak mazeretiniz olamaz. Bu nedenle aziz milletimizin de beklediği gibi, hiç kimseyi şaibe ve zan altında bırakmadan bu olaydaki gerçekleri bir an önce ortaya çıkartınız.

-  Ucu kime ve nereye dayanırsa dayansın olayın izini son noktaya kadar sürünüz.

-  Tahkikatın gizlilik gerektirmeyen her aşamasını şeffaf, adil ve önyargısız olarak kamuoyu ile paylaşınız.

Milletimizin sizden isteği budur.

Bu elim olay nedeniyle,

Danıştay üyesi Sayın Mustafa Yücel Özbilgin’in vefatı ve dört üyenin yaralanması ile neticelenen bu hain saldırıyı bir kez daha nefretle kınıyorum.

Şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi mensupları adına, Sayın Özbilgin’in kaybından dolayı merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, Türk milletine, Danıştay mensuplarına ve değerli ailesine taziyelerimi sunuyorum.

Bu menfur saldırıdan yaralı olarak kurtulan değerli Danıştay mensuplarına geçmiş olsun temennilerimle acil şifalar diliyorum.

Önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi muhtemel tahrikler karşısında Milliyetçi Hareket Partisi mensuplarını ve ülkücüleri duyarlı, dikkatli ve sakin olmaya; sağduyu ve akılla davranmaya çağırıyorum.

Milletimizin başı sağolsun.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı

SORU VE CEVAPLAR

Değerli Basın Mensupları ayrıca aldığım habere göre Türk siyasetinin önde gelen şahsiyetlerinden, yaklaşık yarım yüzyıldır ülke yönetiminde ve siyasetinde söz sahibi olmuş 57. hükümet döneminin koalisyon ortağı olan, Demokratik Sol Partinin Onursal Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Bülent Ecevit’e Milliyetçi Hareket Partisi olarak geçmiş olsun temennilerimi buradan sunmak istiyorum ve Cenabı Allah’tan acil şifalar diliyorum.

Soru: Saldırıyı gerçekleştiren şahsın ülkücü olduğu ve bu olay üzerinden siyaset yapıldığı söyleniyor. Bunlara ilişkin değerlendirmeleriniz nedir?

Bahçeli: Son bölümü üç defa okuyunuz. Oldu mu efendim? Hangi gazetenin mensubusunuz?

Gazeteci: TV5 muhabiriyim

Bahçeli: Evet son bölümü 3 defa okuyunuz.

Soru: Ecevit’in son durumu hakkında bilgi aldınız mı acaba?

Bahçeli: Evet efendim. Beyin kanamasından mütevellit Gülhane Askeri Tıp Akademisine kaldırıldığı andan itibaren genel başkan yardımcımız Oktay Vural Bey orda bulunmuşlardır. Ameliyatın yapıldığı saatlerde ve sonrasında olayı yakinen takip etmiştir ve sürekli olarak da bizi bilgilendirmiştir. Biraz sonrada geçmiş olsun dileklerimizi sunmak için Gülhane Akademisine gitmeyi düşünüyorum.

Soru: Konuşmanız içerisinde hükümetin toplumsal gerginlikleri arttırdığını belirttiniz. Bu çerçevede geleceğe yönelik bir tehlike unsuru görüyor musunuz? İkinci olarak da Danıştay üyeleri olayın hemen arkasından şu açıklamaları yaptılar. Gerek Başbakan’ın gerekse bir gazetenin Danıştay 2. Dairesinin verdiği kararlarla ilgili yaptıkları yayınların ve açıklamaların bu olaya zemin hazırladığı yönünde bir takım açıklamalar yaptılar. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Bahçeli: Olayları son şekliyle değerlendirmek kısır yorumlara bizi götürür. Son yıllarda Türkiye’deki gelişmeleri bütünüyle ele almakta yarar vardır. Ve bugünkü AKP yönetiminin uygulamış olduğu gerilim stratejisinin bir yansımasıdır bu. Buraya dikkat etmek lazımdır. Bundan sonrada AKP’nin ülke yönetiminde başarılı olacağını zannetmiyorum. AKP yönetiminin en akıllıca takip edeceği yol şu olmalıdır. Makul bir süreyi planlayarak, demokrasimizin vazgeçilmez unsurları kabul edilen siyasi partilerimizin liderleriyle görüşerek cumhurbaşkanlığıyla ve meclis başkanlığıyla da irtibat kurarak Türkiye’yi sağ salim seçime götürmek olmalıdır. Gerilimin aşağı çekilmesinin yolu budur.

Soru: Vefat eden Danıştay üyesinin cenazesine Başbakan Erdoğan katılmadı. Cenazeye katılmak yerine kavşak açılışına gitmeyi tercih etti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bahçeli: Çok yanlış bir davranış. Ayrıca cenaze töreni sırasında cumhuriyetimizin Sayın Bakanlarına karşı gösterilmiş olan tepki de çok aşırı olmuştur ve üzücü olmuştur. Türk toplumuna yakışmayan bir davranıştır. Tepkilerimiz daha demokratik yollarla ortaya konmalıdır. Ama Cumhuriyetin niteliklerine sahip çıkıyorum derken Sayın Bakanlarına da saldırmak doğru bir yaklaşım olmamıştır.

Soru: Saldırgan hakkında gazetelerde çıkan dindar ve ülkücü açıklamasını neye dayandırıyorsunuz?

Bahçeli: İşte efendim bakınız. Sizler hep bir şeyler arıyorsunuz. Ama olması gerekeni yapmakta da medya olarak üzerinize düşeni yapmıyorsunuz. Şimdi bugün gazetelere baktığımız vakit çok değişik yorumlar var. Türkiye’de çıkıyor bu gazeteler. Hepiniz bu ülkeden yetişen değerli şahsiyetlersiniz. Bu kadar farklı yorumlara özel gayret gösterseniz ulaşabilir misiniz? Burada diyorum ki bugüne kadar faili yakalanmayan olaylar var. Ama şimdiki olay çok farklı faili yakalanmış, suç aleti ortada, adres ortada Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün unsurlarıyla harekete geçsin. Ne ise çıksın. Ülkücü mü, dindar mı başka bir şey mi bunların hepsini görelim. Ve artık millet aldatılmaktan bu tür terör olaylarının üstü örtülmekten vazgeçilmelidir. Onun için bu araştırmaya Mehmet Ali Birand Bey, İsmet Berkant Bey, arzuluyorsanız zatıâliniz de katılsın.

Soru: Vefat eden Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ile sizin zaman zaman görüştüğünüz ve ülkemizin geleceği ilgili bazı görüşlerinizi paylaştığınız biliniyor. En son olarak da siz görüştünüz efendim. Görüşmeyle ilgili bizimle paylaşabileceğiniz bir şeyler var mı efendim görüşmeyle ilgili.

Bahçeli: 23 Mart 2006 tarihinde partimizi ziyaret etmiştir. Değerli bir yönetici, değerli bir hakimdir. Görüşlerini bizlerle paylaşmıştır. Biz de düşüncelerimizi söylemiştik. Çok kişiyle yapıyoruz bunu.

Soru: Gerginliğin azaltılması için seçime gidilmesi gerektiğini belirttiniz. Ancak AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan ve diğer hükümet üyeleri ısrarla seçimin zamanında yapılacağını açıklıyorlar. Eğer bu yapılırsa gerginlik tırmanır mı, ülkeyi nasıl bir gidişat bekliyor?

Bahçeli: Öyle gözüküyor. Gerginliği tırmandırmamak, bu gerginlik stratejisinden vazgeçmek çok nazik bir dönemdeki Türkiye’yi bir istikrarsızlığa, sosyal kargaşaya sürüklememek ülkeyi yönetmeye talip olan her unsurun görevidir. Hele siyasal iktidar sorumluluğunu üstlenmiş bir kişi aradığı çözümlerin içerisinde eğer gerekiyorsa erken seçim fedakârlığı da yapabilecek cesarette olmalıdır.

Soru: Danıştay üyesinin cenazesinde daha çok CHP bayrak ve flamaları görüldü. Bu Danıştay olayının başından beri bir provokasyon olduğunu düşünüyor musunuz?

Bahçeli: Onu Cumhuriyet Halk Partisine sorun bakalım; niçin bayraklarla gelmişler.