27.07.2010 - Son PKK terör saldırıları ile artan etnik tahrikler hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması.
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
"son PKK terör saldırıları ile artan etnik tahrikler" hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması.
27 Temmuz 2010

 

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde Türk polisini hedef alan alçak terör saldırısında dört kahraman evladımızın şehit olması Türkiye’yi yasa boğmuş ve haklı bir infiale sevketmiştir.

Bu hain saldırıyı nefretle kınıyor ve lanetliyorum.

Aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına  metanet  ve başsağlığı dileklerimi iletmek istiyorum.

PKK saldırılarının son dönemde hızla tırmanması ve etnik bölücülüğün gemi azıya alması, Türkiye’nin milli birliğini ve varlığını hedef alan hain bir saldırı ile karşı karşıya olduğunu bütün çıplaklığı ile göstermiştir.

Türk milletini etnik temelde ayrıştırmak, 36 etnik gruba bölerek çatıştırmak ve parçalı bir millet ve devlet yapısı oluşturarak bölünmenin ve yok olmanın yolunu açmak amacını güden ihanet cephesi bütün unsurlarıyla ortaya çıkmıştır.

Bu şer cephesinin en büyük cesaret ve cüret kaynağı, PKK açılımı ile etnik bölücülüğün taşeronluğuna soyunan Başbakan Erdoğan ve hükümetidir.

Başbakan Erdoğan bu ihanet ve yıkım projesini pimi çekilmiş patlamaya hazır bir bomba olarak milli bünyemize bırakmıştır.

Son olarak İnegöl’de yaşanan vahim gelişmeler, şahsi bir meseleden çıkan tartışmaların süratle etnik boyut kazanabildiğini, Başbakan’ın PKK açılımı ile Türk milletinin toplumsal  bünyesine soktuğu etnik mikrobun kontrolsüz bir tırmanışla çatışma ortamına zemin hazırladığını acı bir şekilde ortaya koymuştur.

Başbakan ve hükümetinin yaktıkları etnik fitne ateşinin Türkiye için doğuracağı çok vahim sonuçları hala göremiyor olmaları ibret vericidir.

İnegöl’de yaşanan olayları 12 Eylül 2010 referandum sürecine bağlayan İçişleri Bakanı’nın aymazlığı ve sorumsuzluğu bunun hazin bir göstergesidir.

Emniyet güçlerinin dört şehit verdiği gün bu açıklamayı yaparak referandum sürecinde bu gibi olayların beklenmesi gerektiğini söyleyen, Türkiye’ye en uygun bölünme modelleri aramayı öngören PKK açılımının da koordinatörü olan böyle bir İçişleri Bakanı Türkiye’ye yakışmamaktadır.

İnegöl’de yaşananlar etnik gerginlik ve tahriklerin süratle bir çatışma ortamına dönüşebileceğini göstermiştir.

Bu durum karşısında herkesi yüksek bir milli şuurla uyanık ve çok dikkatli olmaya, sükunet, sağduyu ve akıl yolundan ayrılmamaya davet ediyorum.

Devlet güçlerini de görevlerini büyük bir dikkat ve titizlikle yapmaya çağırıyorum.

İçinden geçmekte olduğumuz bu nazik dönemde Türk basının da doğru haber vermesi ve gerginlikleri tahrik edecek davranışlardan kaçınmasının ahlaki bir zorunluluk olduğunu bu vesileyle hatırlatmak istiyorum.

Türk milletini etnik temelde ayrıştırmaya, çatışma ortamına davetiye çıkararak bölmeye ve parçalamaya başta Başbakan ve PKK’nın uzantıları olmak üzere hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.

Büyük Türk milleti ailesi bu tuzağa düşmeyecek, her şart altında birlik ve beraberliğine, bin yıllık kardeşliğine sahip çıkacak, bu ihanet cephesine geçit vermeyecektir.

Başbakan ve hükümetinin, PKK’nın maşası siyasi bölücülerin ve bunların kanatları altında Türkiye’ye ihanet için seferber olan şer cephesinin bütün tahrikleri ve tezgahları boşa çıkarılacaktır.

Hiçbir güç Milliyetçi Hareket’i, Türk milliyetçilerini ve Ülkücü camiayı kanlı bir kardeş kavgasının tarafı haline getiremeyecektir.

Her vesileyle Milliyetçi Hareket’i karalamak ve suçlamak için pusuda bekleyen hükümet yetkilileri ve PKK uzantıları hadlerini bilmeli, çizmeyi aşmamalı ve Türkiye’yi bölmeye çalışmanın cezasız kalmayacağını anlamalıdır.

Türkiye’yi bölmek için yola düzülen ihanet kervanından, PKK ve etnik bölücülerin taleplerine sahip çıkarak PKK açılımı ile bunu siyasi bir proje haline getiren Başbakan ve hükümetinden milli irade yoluyla ve yargı önünde hesap sorma günü yaklaşmaktadır.