08.10.2010 - Teşkilatlara gönderdikleri genelge
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
teşkilatlara gönderdikleri genelge.
8 Ekim 2010

 

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Yirmibirinci asrın ilk on yılı yaklaşık üç ay sonra bitecek ve yeni bir on yılın kapısı aralanacaktır.

Aynı zamanda, karşılayacağımız ikinci on yıl, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ulaşmada son viraj niteliği taşımaktadır.

Bu açıdan çok anlamlıdır ve geleceğimizin şekillenmesinde hayati bir rol oynayacaktır.

Bilindiği üzere, geride kalan on yılın sekizinde, Adalet ve Kalkınma Partisi siyasi sorumluluk üstlenmiş; kötü, aciz ve aynı zamanda art niyetli bir yönetimin tüm özelliklerini sergilemiştir.

Küresel güç merkezlerinin himmetine sığınan, desteğinden medet uman ve bunların istedikleri tavizleri sırf ayakta durmak adına vermekten kaçınmayan ikiyüzlü bir iktidar anlayışıyla bugünlere gelinmiştir.

Türk milletiyle asırlık hesabı olan bütün çevreler, AKP’nin yaktığı teslimiyetçi ışığın etrafında toplanmışlar ve kökü geçmişe uzanan kapanmamış hesaplarını adım adım görmeye başlamışlardır.

Bu zamana kadar, Başbakan Erdoğan’ın söz ve uygulamalarından; Ermeniler memnun kalmış, peşmerge umutlanmış, bölücüler heyecanlanmış, İmralı’daki hain cesaretlenmiştir.

Açılım denen yıkım projesi, Türk milletinin kardeşlik duygularını köreltmeye, ortak hayat alanlarını ayırmaya ve dağılmayla son bulacak çok tehlikeli bir sürecin hızla mesafe almasına neden olmuştur.

Anadilde eğitim talepleri, etnik kimlik inşasındaki ısrarlar, demokratik özerklik gibi kabul edilemez ve üniter yapıyı parçalayıcı niyetler, iktidarın sessiz ve onaylayıcı tutumundan dolayı azmış ve kontrolü zor bir aşamaya gelmiştir.

Türkiye’yi pazarlamayı bir politika olarak benimsediğini her fırsatta ifade eden Başbakan Erdoğan, gerçekten de bunda başarılı olmuş ve ülke haritalarının tanzim edildiği küresel mahfillerde, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı sıfatıyla milletimizin geleceğini ipotek ettirmiştir.

‘Demokrasi, özgürlük ve barış’ gibi hayati önemdeki kavramlar, AKP’nin elinde eğilmiş, bükülmüş ve içi boşaltılarak her melanetin gerekçesi haline getirilmiştir.

Şiddetin hak arama, vahşetin barışı sağlama, sokaklardaki meydan okumanın demokratik mücadele olarak algılandığı ve kavramsallaştırıldığı marazi bir ortam; bu iktidarın aciz, pısırık ve tükenmiş siyasetiyle zirve yapmıştır.

Bölücü talepler ve girişimler, yıkım projesinden aldıkları olumlu mesajlarla şımarmışlar, zihinlerindeki kirli hedeflere ve son aşamadaki bağımsız bir devlet yapısına ulaşacaklarına hiç olmadığı kadar inanmışlardır.

AKP’yle birlikte devlet ve kurumları; kendi dışındaki gelişmeleri anlamlandıramayacak ve göremeyecek kadar iç sarsıntılara ve güç mücadelelerinin içine sürüklenmiş, tam bir akıl tutulması ve kepazelik her tarafa sirayet etmiştir.

İktidar partisinin gizli gündeminde ve sahip olduğu sözde değerler sisteminde, milli konular sıradan ve önemsiz bir konuma geriletilmiş, özenle sahiplenilmesi ve savunulması gereken ne varsa tahrip edilmekten çekinilmemiştir.

Uluslararası ilişkilerde içine düşülen batak ve verilen tek taraflı ödünler milletimizin geleceğini, haysiyetini ve onurunu zedelemiş ve bunların da ‘geliştik, sözümüz dinlendi ve bölgesel güç olduk’ sözleriyle maskelenmeye çalışıldığına şahit olunmuştur.

Ekonomide yaşanılan kriz ve çalkantılar, milletimizi yoksullaştırmış ve işsizliğin dar alanına hapsetmiştir. Hayat pahalılığı artmış, vatandaşlarımız sefaletin çıkmazına düşmüş, toplumun her kesiminden feryatlar ve şikâyetler yükselmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisiyle geçen sekiz yılın özü ve özeti kısaca bunlardan ibarettir.

Artık AKP’yle gidilecek yol, ulaşılacak hedef ve varılacak bir yer kalmamıştır. İflas etmiş bu iktidarın; milletimize kazandıracağı bir değer, sağlayacağı bir yarar ve getireceği bir huzur da yoktur.

Türk milletinin, bu yüzyılın ikinci on yılında AKP’ye tahammül etmesi, daha fazla katlanması mümkün değildir.

Bu çerçevede partimizin sorumluluğu daha da artmakta ve yapacaklarının ağırlığı doğal olarak fazlalaşmaktadır.

Önümüzdeki yıl yapılacak olan Milletvekilliği Genel Seçimleriyle, AKP’nin mağlup olacağından, sandıkta hak ettiği dersi alacağından herkes mutlaka emin olmalıdır ve şimdiden iktidar hazırlığı için tüm çalışmalar başlatılmıştır.

AKP’yle geçen yılların ortaya çıkardığı ağır hasarın önce onarımına, sonra ülkemizin tahkimine ve akabinde önceden ifade ettiğimiz gibi; Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yıldönümünde bölgesinde lider ülke olmasına tüm teşkilat yöneticilerimiz ve değerli mensuplarımız azami düzeyde katkı sağlayacaklardır.

Milletimizin, AKP’ye mecbur ve mahkûm olmadığını Milliyetçi-Ülkücü camiaya mutlaka gösterecektir.

Bu kapsamda olmak üzere, Milliyetçi Hareket Partisi milletin iktidarını kurmak; kendi kültürel ve tarihi gerçeklerinden güç alacak olan bir hükümet yapısına ulaşmak maksadıyla; 1 Ekim 2010 tarihinden itibaren, 2011 yılının Haziran ayında yapılması gündemde olan Milletvekilliği Genel Seçimlerine hazırlık kampanyasını; serhat illerimiz olan Kars, Ardahan ve Iğdır’dan büyük bir heyecan içinde başlatmıştır.

Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmak için başlatılan bu kampanya, dalga dalga Anadolu’ya yayılacak ve her vatandaşımızı kucaklamayı hedefleyecektir.

Önümüzde çok hassas ve önemli olan bu sürecin partimizi tek başına iktidar hedefine ulaştırması için tüm teşkilat yöneticilerimiz ve mensuplarımız aşağıda belirtilen hususlara özenle uyacaklar ve riayet edeceklerdir.

1- 2011 yılında yapılacak olan Milletvekilliği Genel Seçimleri, partimizin kırkikinci yıldönümüne rastlamaktadır. Bu uzun siyasi ömründe Milliyetçi Hareket Partisi, belirli aralıklarla ve değişik dönemlerde oluşan koalisyon şartları dışında, tek başına iktidar hedefine ulaşamamıştır.

İktidar olmak için öncelikle buna inanmak ve ulaşılabilir olacağını bilmek lazımdır.

Bugün Türkiye’yi yöneten ve çok zarar veren siyasi zihniyetin, başka bir partiden ayrılarak milletimizin desteğini aldığını ve tek başına iktidara ulaştığını unutmamak gerekmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’ye hizmet edecek nitelikli ve inanmış siyasi ve teknik kadrolarıyla iktidar sorumluluğunu tek başına üstlenmeye hazırdır.

Mazisi on yılı bile bulmayan bir siyasi partinin sekiz yıldır iktidar olduğu düşünüldüğünde, gelecek yıl itibariyle kırkikinci yılını geride bırakacak olan partimizin tek başına yönetim sorumluluğunu üstlenmemesi için hiçbir neden yoktur ve olmayacaktır.

Milliyetçi-Ülkücü camianın çok değerli mensupları, gönül verdikleri ve kalpten bağlandıkları Üç Hilal’i tek başına iktidara taşımak için ellerinden geleni yapmak durumundadırlar.

Bu hedef, hepimize kutlu geçmişimizin, acılarımızın, sevinçlerimizin ve Türk tarihinin yüklediği bir görevdir. Bundan, ülkemizin bugünkü şartlarında kaçmak, görmezden gelmek artık mümkün değildir.

Bu itibarla gelecek yılki tarihi randevuya tam bir inanmışlıkla hazırlanılacak; hiçbir partiyle koalisyon, pazarlık ve dayanışma gibi konular dillendirilmeyecek ve konusu dahi gündeme getirilmeyecektir.

Hedef mutlaka tek başına iktidar olmaktır ve yapılacak olan Genel Seçimler Türkiye’nin son şansıdır.

2-  Tıpkı Referandum öncesinde olduğu gibi, bundan sonra da, AKP iktidarının Milliyetçi-Ülkücüler üzerinden siyaset yapması, oyunlar tezgâhlaması kuvvetli ihtimaldir.

12 Eylül Referandumunun hazırlık kampanyası, AKP tarafından bir bakıma Milletvekilliği Genel Seçimlerinin provası olarak da algılanmıştır.

Önümüzdeki süreçte, yine acılarımızın hatırlatılması; geçmişimizin ve inançlarımızın istismar edilerek partimize gönül veren milyonlar arasına nifak tohumları saçılmasının gündemde olduğu ortadadır.

Ancak bunlara karşı şimdiden hazırlıklı olunacaktır.

Mahalli düzeyde ve her platformda, muhterem dava arkadaşlarımızın AKP’nin yalanlarına ve aldatma taktiklerine itibar etmemesi için tüm önlemler alınacaktır.

Bunun yanı sıra, AKP’nin ve Başbakan Erdoğan’ın bir başka taktik mahiyetli amacı, gelecek yıllarda yapılacak olan ve milletimizin onayına sunulacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine siyasi yığınak oluşturmaktır. Buradaki maksat sinsidir ve oyun partimiz ve mensupları üzerinden kurgulanmaktadır.

AKP’nin kalleşçe yürüttüğü siyasi propagandasına dikkat edilecek; Türkiye’yi bölmeye çalışan, eşkıyaya ilgi gösteren, İmralı’yla kol kola giren ve küresel güçlerin merhametine milletimizin geleceğini teslim eden siyasi zihniyetin tuzağına düşülmeyecektir.

3- İktidar hedefimize, ancak milletimizin vereceği izin, sağlayacağı destekle ulaşılacağı açıktır.

Vatandaşlarımızın daha huzurlu, daha güvenli ve mutlaka ekonomik olarak daha iyi şartlara sahip olması bizim için vazgeçilmez hedeftir.

Her insanımızın başının dik, karnının tok ve geleceğinin onurlu olması tartışmasız amacımızdır.

İşsize, yolda kalmışa, çaresize, ekmek bekleyene, soğukta titreyene mutlaka ulaşılacak ve partimizle hak ettikleri hayat standartlarına ulaşacakları iletilecektir.

Çiftçilerimizle tarlalarında buluşulacak, esnafımızla işyerlerinde görüşülecek, emeklilerimizle hanelerinde bir araya gelinecek, dul ve yetimlerle iç içe olunacaktır.

Bağda, bostanda, bahçede, camide, cemevinde, evde, pazarda, mahallede, sokakta bulunan aziz vatandaşlarımızla bütünleşerek, sorunlarının mutlaka çözüleceği kararlılık içinde tebliğ edilecektir.

Asgari ücretle geçinmeye çalışan, kirasını ödeyemeyen, çocuğuna harçlık veremeyen, borçları dağ gibi birikmiş kim varsa Üç Hilal’in dertlerine derman olacağı anlatılacaktır.

Ayın sonunu getiremeyen memurlarımızın, toplu sözleşmelerle yorulan işçilerimizin, iktidarımızda nefes alacakları ısrarla tekrarlanacaktır.

Sivil toplum kuruluşları ziyaret edilecek, iş ve meslek çevreleriyle görüşülecek ve partimizin ilkeleri aktarılacaktır.

Bunların hayata geçirilmesinden tüm teşkilat yöneticileri ve mensuplarımız sorumludurlar ve çağrılarımızın, vatanımızın her köşesine ulaşmasında milli bir görevle yükümlüdürler.

4- Önümüzdeki Milletvekilliği Genel Seçimlerinden sonra şüphesiz yirmidördüncü dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi de teşekkül etmiş olacaktır.

Elbette her dava arkadaşımızın milletvekili olması hakkıdır ve bunun aksini düşünmek mümkün değildir.

Ancak, Türkiye’nin ve Türk milletinin beka düzeyinde sorunlarla boğuştuğu böylesine hayati bir döneminde, teşkilatlarımızda milletvekilliği adaylığı için yapılacak doğal rekabetin dışında; çekişmelerin, çatışmaların, küslüklerin olması; isimlerin, hedeflerimizin ve ülkülerimizin üzerine ve önüne çıkarılması hem milletimize hem de partimize zarar verebilecek ve teşkilatlarımızın hizip içine girmesine yol açabilecektir.

Bugünkü şartlarda devlet ve millet olarak tarihi bir yol ayrımında olduğumuz düşünüldüğünde, bireysel hedeflerle hareket edilmesi doğru ve makul olmayacaktır.

Bütün teşkilat yöneticilerimiz ve mensuplarımız, milletvekilliği adaylığı konusunda yaşanabilecek huzursuzluk ve anlaşmazlıklara müsaade etmeyecekler, tek başına iktidar hedefimizi zedeleyecek tavır ve davranışlara fırsat vermeyeceklerdir.

Bu çerçevede, teşkilat içi gerilimler anında çözülecek, eğer daha farklı bir boyut kazanmışsa Genel Merkez mutlaka bilgilendirilecektir.

5- Seçim ortamında, propagandanın birliği ve sürdürülebilirliği açısından Genel Merkez duyuruları, mesajları, genelgeleri, açıklamaları titizlikle takip edilecek ve mahalli düzeyde vatandaşlarımıza aktarılacaktır.

Seçim stratejisi, seçim beyannamesi ve propaganda yöntemleri üzerinde yürütülen çalışmalar tamamlandıktan sonra, tüm teşkilatlarımız bunları tatbik edecekler ve bütünlüğü sağlamak açısından uygulamalarında dikkat edeceklerdir.

Bayrak, flama, rozet, poster, afiş ve diğer tanıtım materyallerinde yeknesaklık sağlanacak ve Genel Merkez’in belirlediği ölçü, ebat, kriter ve özelliklere mutlaka uyulacaktır.

6- Türkiye her alanda tahribatın yoğunlaştığı, bunalımın yaygınlaştığı ve çatışma riskinin arttığı bir ortamda seçim sürecine girmiştir.

Özellikle, hükümetle süren pazarlıkların sonuç almaması halinde, terör örgütünün eylemlerini artıracağı bir dönem önümüzde durmaktadır. Seçim kampanyası esnasında, bölücülüğün, taraftarlarını ayrıştırmak ve saflarını sıkılaştırmak amacıyla şiddet eylemlerine başvurması güçlü bir ihtimaldir.

Her ne sebeple olursa olsun, hiçbir tartışmanın, çatışmanın, kavganın tarafı olunmayacak; herhangi bir kanunsuz eylem karşısında da güvenlik birimlerinin harekete geçmesi için azami özen ve sabır gösterilecektir.

Tuzaklara ve tahriklere karşı mutlaka uyanık olunacaktır.

31 Ekim 2010 tarihinde, Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştireceğimiz; ‘Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği’ isimli tarihi toplantımıza milletvekillerimiz, MYK üyelerimiz, il ve ilçe başkanlarımız, belediye başkan ve belediye meclis üyelerimiz, il genel meclis üyelerimiz ve tüm ülküdaşlarımız en üst düzeyde katılımı sağlayacaklar ve tam bir kucaklaşma içinde bir araya gelmek için bugünden çalışmalara başlayacaklardır.

Milliyetçi Hareket Partisi mutlaka iktidara ulaşacaktır. Partimizin yarım yüzyıla yaklaşan şerefli mazisi bunu mecbur kılmaktadır.

Tüm teşkilatlarımız bugünden itibaren var güçleriyle çalışacaklar, Genel Seçimlerin yapıldığı günün akşamına kadar olağanüstü bir gayret sarfedeceklerdir. Amaç tek başına iktidar olmak yolunda ‘Tam Yol İleri’ gitmektir.

Güneş, Milliyetçi Hareket’in iktidar olduğu günün sabahında bambaşka bir şekilde doğacak; bereket, bolluk ve huzur her haneye Üç Hilal’le girecektir.

Bu uğurda ve kutlu iktidar yolunda tüm dava arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

Cenab-ı Allah’tan yardımını ve rahmetini esirgememesini niyaz ediyorum.

Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.