13.11.2010 - Teşkilatlara gönderdikleri genelge.
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Teşkilatlara gönderdikleri genelge.
13 Kasım 2010

 

 

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıyla ülkemiz çok tehlikeli ve sonuçları her bakımdan ağır olacak bir uçuruma doğru hızla ilerlemektedir.

Gün geçtikçe vahim boyut kazanan ve düne göre daha da içler acısı bir içeriğe bürünen hazin bir Türkiye manzarası, üzerinde hepimizin ittifak ettiği bir kara tablo olarak karşımızdadır.

Her tarafı saran dağınıklık, düzensizlik, adaletsizlik ve asayişsizlik beka düzeyindeki sorunların yoğunlaşmasına neden olmaktadır.

Aziz millet fertlerinin kafalarında belirginleşen ‘biz ve öteki’ şablonu gittikçe keskinleşmekte, çatışma ve kavga riski gün geçtikçe kuvvetlenmektedir.

AKP hükümetinin dışarıdan güdümlü olarak imal ettiği sözde ‘demokratik açılım projesi’, milletimizin bin yıllık kardeşliğini ve beraberliğini yıkmak için fırsat kollayan mihraklara üreyecekleri derin ve geniş bir alan açmıştır.

Barıştan, insan haklarından, özgürlükten ve adaletten bahsederek ellerinden kan damlayan bölücü mihraklar, yıkım projesinin kendilerine sunduğu iğrenç imkânları sonuna kadar kullanmaya başlamışlar ve cinayetlerine her ortamda devam etmişlerdir.

Bu kapsamda, Dumlupınar Üniversitesi’nde yaşanan son insanlık dışı hadise ülkemizin nereye sürüklendiğinin apaçık bir göstergesi olmuştur.

Vatanını ve milletini canından aziz bilen Hasan Şimşek isimli Ülkücü öğrencimiz, dağdaki eşkıyanın üniversitedeki uzantısı olan katiller tarafından hunharca katledilmiştir.

Bu vesileyle Ülkücü kardeşimize Cenab-ı Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına, camiamıza ve milletimize başsağlığı dilerim.

Söz konusu acı olay, Türkiye’nin daha fazla özgürlük ve ileri demokrasi sözleriyle geldiği kanlı tablonun son örneğini teşkil etmiştir.

Eğer yıkım projesinin sürdürülmesinde daha fazla ısrar edilirse, bölücü hainler tarafından sistematik ve planlı seri cinayetler her tarafa sıçratılacak ve kanlı bir iç hesaplaşmanın kapıları ardına kadar aralanacaktır.

Üstelik AKP ile PKK arasında süren müzakere ve mütareke süreci canileri aklayacak, siyasallaşmalarının önünü açacak ve İmralı canisinin salıverilmesinin şartlarını teker teker olgunlaştıracaktır.

Geldiğimiz bugünkü aşamada hükümet, PKK’ya teslim olmuş; millet ve devlet hayatımızda neden olduğu tahribatın karşılığını da, dışarından övücü sözlerle almıştır.

AKP, Türk milletinin birliğine şarlatan bir demokrasi zihniyetiyle tuzak kurmuş, taşlar bağlanmış ve katiller maalesef başıboş bırakılmıştır.

Farklılıkların hatırlatılması, etnik kimliklerin umutlandırılması, bölücülerin cesaretlendirilmesi Türkiye’yi süratli bir şekilde kardeş kavgasının çekim alanına sokmuştur.

Nitekim dizginlerinden boşalan kutuplaşma eğilimleri, milletimizin bir arada yaşama hedefine darbe üstüne darbe vurmakta; öfke, kin ve tahammülsüzlük toplumsal yapıyı etki ve tesir altına almaktadır.

İhanetin kılavuzluğunu yaptığı, iktidarın sahiplendiği sözde demokratikleşme hezeyanları, toplumsal yapıda artan gerginlikten ve yayılan etnik tahrikten dolayı birikmiş olan ayrılıkçı fay hatlarını çatırdatmaya ve çatlatmaya başlamıştır.

AKP hükümetinin uygulamalarıyla milletimizin değerleri, devletimizin ilkeleri kopma noktasına kadar esnetilmiş ve bükülmüş, bin yıllık kardeşliğimiz açılım denilen pimi çekilmiş bomba ile menfur bir suikasta uğramıştır.

Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar AKP kadar yalanla gerçeği yer değiştirmemiş, hiçbir hükümet AKP kadar milletimizin kutsallarına zarar vermemiştir.

Türklük bilinci bu iktidar zamanında hor görülmüş ve zayıflatılmış, adalet duyguları dumura uğratılmış ve zedelenmiş, insanlık değerleri çarpıtılmış ve meta haline dönüştürülmüştür.

Her şeyi gösteriş uğruna feda eden Başbakan Erdoğan, Türk milletinin kendi etrafında halkalanmış koruyucu düzeneklerini bir bir yıkmaktan hicap duymamış, bunu da süslü sözlerle ve gerçek niyetlerini gizleyerek yapmaktan sakınmamıştır.

Milliyetçilik, millet, milli tarih ve Türk kimliği Başbakan ve yol arkadaşlarının ağır bir saldırısına uğramış; bekamız büyük bir tehdide maruz kalmıştır.

Milli varlıklarımıza ve değerlerimize hakaret ne hazindir ki ucuz, kolay ve maliyetsiz bir duruma ulaşmıştır.

Bölücülüğün itibar ve değer kazandığı bugünkü ortamda, millet ve devlet bekasına her zamankinden daha fazla sahip çıkılması bir mecburiyet haline gelmiştir.

Çürümüş AKP iktidarının daha fazla nifak saçmaması, kirli emellerine ulaşamaması için tüm milliyetçi-Ülkücü vatanseverlerin güç birliği yapması artık kaçınılmaz olmuştur.

Ülkemizin kaygan zeminli kumlara dikilen bir kulübe ya da rüzgârda savrulan bir çadır olmadığının açık ispatı, Türkiye sevdalısı yüreklerin inançlı mücadelesiyle gerçekleşebileceğinden kimse kuşku duymamalıdır.

Türk milletinin etnik toplulukların koalisyonu olarak görenlere, Türk devletini terör örgütünün muhatabı seviyesine düşürenlere verilecek bir milli cevap mutlaka vardır ve onun da yolu, millet ve devlet bekası için güç birliği yapmaktan geçmektedir.

Bundan dolayı partimiz 31 Ekim 2010 tarihinde; ‘Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği’ yapmak maksadıyla ve milletimizle tam olarak bütünleşmek düşüncesiyle büyük bir heyecan ve azimle yola koyulmuştur.

Bu çerçevede, önümüzdeki sürecin çok tehlikeli ve kritik gelişmelere gebe olması nedeniyle; bütün teşkilat yöneticilerimiz ve partililerimiz aşağıda belirtilen hususlara azami derecede dikkat edecekler ve uyacaklardır.

1-    Türk milletinin ayrıştırılmasına ve parçalanmasına dönük alçakça tertiplerin artacağı ve yayılacağı risklerle dolu bir dönemin tüm belirtileri şimdiden görülmektedir.

Devletimizin, AKP eliyle terör örgütüne denk bir konuma düşürülmesi, sahip olduğu itibar ve kudrete ciddi düzeyde zarar vermektedir.

Süreç, milletimizin çözülmesi ve dağılmasına, devletimizin tahrip ve imha edilmesine neden olacak dinamikleri harekete geçirmiştir.

Bu nedenle, vatanımızın her yöresinde; milletimizin ve devletimizin kalıcılığına ve ebediliğine kendini adamış, buna inanmış ve var gücüyle mücadele etmeye niyetli tüm vatanseverlere ulaşılacak, partimizin düşünceleri berrak bir şekilde aktarılacak, güç birliği yapmak için milli çağrımız tekrarlanacaktır.

2-    Türkiye’nin hali hazırdaki siyasi, sosyal ve ekonomik durumu; milliyetçi ve Ülkücülerin ön şartsız bir araya gelmelerini gerektirmektedir.

Kaos ve kargaşanın girdabına düşmenin eşiğinde bulunan aziz milletimize sahip çıkılması, melanete haddinin bildirilmesi, dilimize ve bayrağımıza destek olunması ve ihanetle aynı safta birleşen iktidar partisine ders verilmesi tarihi bir vazife haline gelmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi; milli ve tarihi kabullerimizin ışığında, milletimizi ve devletimizi korumaya ve ayağa kaldırmaya yeminlidir.

Bu itibarla; var olan kırgınlıklar, küskünlükler, dargınlıklar bir tarafa bırakılmalı ve Türkiye’ye sahip çıkmak için üç hilalin altında toplanılmalıdır.

Teşkilat yöneticilerimiz ve mensuplarımız; partimizle gönül bağı olan, geçmişte bir arada olduğumuz; sevinç ve acılarımızın müşterek olduğu, davamızın ilkelerinden hiç ödün vermemiş kim varsa kucaklayacaklar ve güç birliği yapmanın önem ve aciliyetini içtenlikle anlatacaklardır.

3-    Gelişmeler, toplumsal gerilim ve kaos emarelerinin yoğunlaştığını göstermektedir.

En son Taksim’deki canlı bomba rezaleti, terörün şehir merkezlerini hedefine aldığına işaret etmektedir.

Sokakların, caddelerin, iş ve alışveriş merkezlerinin, meydanların, üniversitelerin bölücü terör örgütü eylemlerinin yoğunlaşacağı yeni alanlar olacağı anlaşılmaktadır.

 Özellikle milliyetçi-Ülkücülere yönelik tahrik ve saldırıların artacağı, kavga ve kargaşa ortamının doğması için yeni tezgâhların yapılacağı anlaşılmaktadır.

Her ne sebeple olursa olsun, hiçbir milliyetçi-Ülkücü dava arkadaşım gerilimin ve çatışmanın tarafı olmayacak, kardeş kanının akmasını isteyen mihrakların oyunlarına gelmeyeceklerdir.

Karşılıklı tartışma, atışma ve kaba kuvveti teşvik edecek her türlü ortamdan mutlaka uzak durulacak, provokasyonlara gelinmeyecek, güvenlik görevlilerinin harekete geçmesi sabırla beklenecek ve teşvik edilecektir.

4-    AKP hükümetinin partimiz ve mensuplarımız üzerinde yeni oyun ve siyasi faaliyet içinde olacağı şimdiden belli olmuştur.

Özellikle genel seçimlere hazırlık kampanyası esnasında bunları fazlasıyla görmek mümkün olacaktır.

Partimize yönelen saldırıların özünde; etkinliği ve siyasi gücü zayıflatılmış, aynı zamanda Meclis dışında bırakılmış bir MHP özlemi bulunmaktadır.

Böylelikle PKK terör örgütünün siyasete dâhil edileceği, genel seçimler sonrası hazırlanacak yeni anayasada Türk ibaresinin çıkarılacağı ve İmralı canavarının serbest kalacağı bir siyasi iklim vasat bulmuş olacaktır.

Baraj konusunun ısıtılıp tekrar gündeme taşınmasının yegâne nedeni de bunlardır.

Elbette bu şer niyet ve iftiranın hayat bulması mümkün değildir.

AKP merkezli yürütülen bu senaryonun amacına ulaşamayacağını ve milliyetçi-Ülkücü iradeye çarparak yok olacağını herkes görecektir.

Bu itibarla, olumsuz propaganda, haber ve yorumlara itibar edilemeyecek, mahalli düzeydeki ithamlara ise anında cevap verilerek Genel Merkez bilgilendirilecektir.

5-    Milliyetçi Hareket Partisi 2011 yılında yapılacak seçimlere çok iddialı bir şekilde hazırlanmaktadır.

Hedef tartışmasız tek başına iktidara ulaşmaktır ve bunun dışındaki her olasılık bizim dışımızdadır.

Milletimize, partimizin politikaları ve yapacakları anlatılırken; içten, anlayışlı ve kararlı olmak vazgeçilmez davranış ilkeleri olacaktır.

Muktedir bir Türkiye’ye ulaşmak için temel sorun alanlarının çözüleceği; güvenliğin, esenliğin, rahatın, huzurun ve refahın her haneye üç hilalle birlikte gireceği müjdesi vatandaşlarımıza ulaştırılacaktır.

Seçimlere kadar her teşkilatımız faaliyet raporlarını bugünden başlayarak planlayacak ve sonuçlarını, hangi çalışmaların yapıldığını ana başlıklar halinde ve bir rapor formatında aylık olarak ‘Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na bildireceklerdir.

6-    Bundan önceki Genelgeler de yürürlükte olup onların gereğinin yerine getirilmesine devam edilecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi; Türk milletini bir ve bütün halinde yaşatmaya, devleti ayakta ve güçlü kılmaya kararlıdır.

Milletimizin karnı tok, başı dik ve onurlu bir şekilde yaşaması için ne gerekiyorsa yapılacak ve mutlaka başarılacaktır.

Küresel rekabette edilgen ve figüran değil; sürükleyici, belirleyici, etkin ve tayin edici bir güce ulaşmamız ve özlemini çektiğimiz ihtişama kavuşmamız için her çaba gösterilecektir.

Bu nedenle, gelecek yıl yapılacak olan seçimler milletimizin kaderini belirleyecek ve bekamıza yönelen tehditlere milli bir cevap olacaktır.

Partimizin, geciken tek başına iktidar amacına ulaşması için, muhterem dava arkadaşlarımın verecekleri desteğin, yapacakları çalışmaların başarıya ulaşmasını diliyor, hepsinin mübarek Kurban Bayramını şimdiden kutluyorum.

‘Mutlu Millet, Güçlü Devlet ve Huzurlu Fert’ hedefine ulaşmamızı Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

 Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.