Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Edip Semih YALÇIN’ın, “İhanet Temsilinin Son Perdesi” hakkında kamuoyuna yaptığı açıklama. 5 Aralık 2021
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili
Prof. Dr. Edip Semih YALÇIN’ın,
“İhanet Temsilinin Son Perdesi” hakkında kamuoyuna yaptığı açıklama.
5 Aralık 2021

 

Bu açıklama, son sekiz yılda sahneye konan bir ihanet temsilinin üçüncü ve son perdesi hakkında kamuoyunu bilgilendirmek üzere yapılmıştır.

  Siyaset sahnesinde oynanan bu kirli oyunun ilk iki perdesi, Gezi ve 15 Temmuz Kalkışmalarıdır. İhanet temsilinin üçüncü perdesiyse hâlen halka açık vaziyette sahneye konmaktadır.

  Senaryosu Washington’da yazılmış ve yönetmenliği FETÖ’ye verilmiş olan temsilin ana oyuncuları, zillet ittifakının aktörleridir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın kulağını çekmesinden sonra senaryonun replikleri karışmış, sahne ve dekor dağılmıştır.

  Bunun üzerine insicamları bozulan ana oyuncular, derhâl tepki vermişlerdir.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin Yavaş’ı uyarması üzerine, en çok mızmızlanan İP Müdiresi Meral Akşener’in olmuştur.

Akşener’in Yavaş’ı sallayıp sırtına alması, hem senaryoyu deşifre etmiş, hem de kamuoyunda “Biz nereye vurduk, ses nereden geldi?” sorusunu akıllara getirmiştir.

İP Müdiresinin Yavaş’ı koruyup kollamada CHP’den çok azimli olması boşuna değildir.

Bunun iki temel sebebi vardır.

Birincisi ikisini siyasette bugünkü konumlarına taşıyan akıl ve stratejinin FETÖ olmasıdır.

Meral Akşener ile Mansur Yavaş'ın bu kadar sıkı fıkı bağlayan İP’in ve ikilinin ahbap çavuş ilişkilerinin dokuyucusu da FETÖ aklıdır.

İkincisi ise yine FETÖ aklının kaset komplosuyla iş başına getirdiği Kemal Kılıçdaroğlu’nun yetersizliği üzerine, CHP yerine İP’in iktidara uzanmasını sağlama hedefidir. 

Çünkü Deniz Baykal'ın FETÖ marifetiyle genel başkanlıktan düşürülmesinden ve Kılıçdaroğlu'nun yönetime gelmesinden sonra CHP'de sapla saman birbirine karışmıştır.

Bu sebepledir ki Akşener-Yavaş ikilisi yavaş yavaş ve gizli gizli CHP’nin altını oymakta, Marksizm’in uyuşturduğu bu partinin mezarını kazmaktadır.

Bu maksatla hem Ankara Büyükşehir Belediyesinin imkânları kullanılmakta, hem de akıl almaz siyasi tertipler sahneye konmaktadır.

Heval Meral’in; 2016 İhanet Kalkışması öncesinde olduğu üzere, papağan gibi “Ben başbakan olacağım.” nakaratını tekrarlaması, FETÖ kıvamında bir mesaj taşımaktadır.

Heval Meral, sanki CHP’nin içindeymişçesine Kılıçdaroğlu ile gizli rekabet hâlindedir.

İP Müdiresi Heval Meral’in zillet ittifakına katılmasının sebebi de kaleyi içeriden fethetme taktiğidir.

Müdire Akşener ile entrikacı Başkan Yavaş arasındaki ahbap çavuş ilişkisi, şeytanın ortaklığından bile ileridedir.

Akşener-Yavaş ilişkisi, tarihî Bizans entrikasının 21. yüzyıl versiyonudur.

Bu versiyonun daha geniş tezahürlerinden biri, bir süre önce İstanbul Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na İP Müdiresi tarafından “fatih” payesi verilirken görülmüştür.

İki kafadar; hem kamuoyunu hem de CHP seçmenini cambaza baktırırken, bu partinin altındaki halıyı çekmektedir.

Hedef, CHP’yi bitirip yerini İP’in aldığı alternatif bir siyasi oluşum vücuda getirmektir.

Suçsuz ve her şeyden habersiz CHP seçmeni ise farkında olmadan bu dâhili şebekenin dümenlerine ortak olmaktadır.

Mansur Yavaş’ın belediyedeki operasyonları için akıl hocası ve iş birlikçisi de İP Müdiresi Akşener’dir.

Mansur Yavaş, CHP'li Belediye Başkanı gibi görünmesine rağmen el altından bütün İP’lileri belediye kadrosuna doldurmuştur.

Belediyede ve bağlı şirketlerinde üst düzey görevlere getirilen isimler, özenle seçilmiştir. Hepsi de MHP muhalifi ve hasmı kesilen kifayetsiz muhterislerdir.

Bu tablonun ressamı olan FETÖ aklı, 2015 Seçimlerinde CHP seçmeni arasında “HDP’ye her evden bir oy” kampanyası düzenleyerek, PKK’nın siyasi temsilcisinin Meclise taşınmasını sağlamıştır.

İşte bu gizli misyonda Yavaş’ın en büyük destekçisinin, İP Müdiresinin olması planlamanın gereğidir ve normaldir. Meral Akşener'in CHP’li seçmene bol bol gülücükler dağıtması ve sürekli Kılıçdaroğlu'nun sırtını sıvazlaması, bu kirli planı açık etmeme çabasındandır.

Mansur Yavaş’a resmiyetteki partisi CHP'den çok, Meral Akşener'in sahip çıkması da Aslında bu sinsi örgüyü ele vermektedir.

Yavaş'ın MHP muarızlığı ve husumetinin arkasında da FETÖ aklı vardır. 

Mansur Yavaş, yukarıda sözünü ettiğimiz senaryonun üçüncü perdesi gereğince; nerede MHP muhalifi varsa onu beslemekte, doyurmaktadır.

Maksat; MHP’yi iç çekişmelerle oyalayıp siyasetteki müessiriyetine darbe vurmaktır.

Kısacası, Avrupa'dan ve Washington üst aklından beslenen Mansur Yavaş, emperyalizmin yerel hizmetlerdeki tetikçisine dönüşmüştür.

O artık yeni bir siyasi kukla türüdür.

Kuklanın madenî mafsallarını yağlayan da İP Müdiresidir.

Yavaş, Ankara'nın Mehdi Zana’sı, Heval Meral de siyasetin Leyla Zana’sı olmuştur.

Mansur Yavaş'ın İP’liğinin pazara çıkması karşısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne yapacaktır, merakla bekliyoruz.

Son olarak, kendini şahin sanıp azimle kanat çırpan İP Müdiresi Heval Meral’e ilave iki çift sözümüz daha vardır:

Zevali gelen kuzgun, Kartal'ın avına dadanırmış. 

Heval Meral’in MHP’ye efelenmesi de o cinstendir.

Müdire bir kendine bakmalıdır, bir de aynaya.

Boyu kaç arşın, kanadı kaç santim, gagası kaç milimdir; hesaplamalıdır.

Heval Meral’in, arkasında Ankaralıların durduğunu söylediği Mansur Efendi var ya, o da kendisinin eteğine daha fazla saklanamayacaktır.

Kaynaklarının kirli bir senaryo uğruna çarçur edildiğini gören sevgili Ankaralılar, onu ilk seçimde enseleyip tüyü yolunmuş kaza çevireceklerdir.