Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN’ın “ABD-PKK/YPG İlişkisi” hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması aşağıdadır. 18 Kasım 2022
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı
Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN’ın
“ABD-PKK/YPG İlişkisi” hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması aşağıdadır.
18 Kasım 2022

 

 

 

İstanbul İstiklâl Caddesi’nde, PKK-YPG tarafından gerçekleştirilen terörizm eylemi, söz konusu terör örgütlerinin ABD ile ilişkisini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Uluslararası terörizm, hain bir saldırıyla yine kirli yüzünü göstermiştir. 40 yıldan uzun bir süredir uluslararası terörizmin hedefi altında olan Türk Milleti, son saldırıyla uluslararası terörizmin bir türü olan “devlet destekli terörizm” yoluyla baskı altına alınmak istenmektedir.

Devlet destekli terörizm, basit yardımlar seviyesinden başlayıp devletin kontrolü altındaki terörizme kadar uzanan ve başka bir devlete/devletlere ya da o devletin/devletlerin vatandaşlarına yönelen çok boyutlu bir kavramdır. Himaye etme, destek verme, müsamaha gösterme ve eylemleri engellememe şeklinde, değişik yollarla terörizmi destekleyen devlet/devletler, kendi eliyle terörist eylemler yapabileceği gibi hareketsiz kalmaya kadar uzanan muhtelif tutumlar takınabilir.

Himaye yoluyla resmî görevlilerini kullanabilir veya resmî sıfat taşımayan kişileri örgütleyebilir. Bu kişileri ya da grupları doğrudan veya dolaylı olarak idare edip denetim altında tutabilir. Destek verme şeklinde gerçekleşen bir diğer boyutta ise maddî-manevî, fizikî-psikolojik yöntemlerle her türlü lojistik destek temin edebilir. Silah ve mühimmat sağlama, eğitim verme, para temin etme, üs kurma gibi somut yardımlar yapabilir.

Terörizmi destekleyen devlet/devletler, kendi sınırları içinde varlığını bilerek ama kayıtsız kalarak, müsamaha göstererek veya resmî-gayrı resmî ilişki kurarak da terör örgütünü/örgütlerini destekleyebilir. Sığınma ve barınma imkânı sağlayabilir. Yine bir devlet, kendi ülkesindeki terör örgütünü engellemekte yetersiz kalıyorsa devlet destekli terörizmin bir başka boyutu ortaya çıkar. Uluslararası hukukta “aciz devlet (failed state)” olarak nitelendirilen bu devlet, otorite zaafiyeti içindedir.

Türkiye’ye dışarıdan yönelen terörizm eylemlerinde, ABD’nin uzunca bir süredir devlet destekli terörizm kavramına uygun bir şekilde hareket ettiği görülmektedir. Himaye, fiilî destek ve müsamaha yoluyla ABD, açıkça PKK-YPG ile ortaklık tesis etmiştir. Bu durumda, ABD destekli PKK-YPG terörizmi, uluslararası hukukun temel bir ilkesi olan “ülke bütünlüğüne ve siyasî bağımsızlığa saygı” ilkesini açıkça ihlâl etmektedir. Bir başka deyişle ABD, uluslararası hukuk açısından sorumludur.

Türkiye’nin bütün ısrarlı taleplerine ve itirazlarına rağmen ABD’nin desteği, açık kaynaklara yansıyacak şekilde devam etmektedir. Bu durumda Türkiye, ABD’nin uluslararası sorumluluğunu ileri sürebilir. ABD’nin devam eden ve edeceği anlaşılan bu desteği karşısında Türkiye, terörizmle mücadelenin yanında, uluslararası hukuk çerçevesinde ve uluslararası toplum zemininde karşı önlemler yoluyla adımlar atabilir.

Öte yandan Türkiye, “aciz devlet” durumundaki Suriye’de yaptığı sınır ötesi askerî operasyonlara da devam edebilir. Bu durumda, saldırıların kaynaklandığı ve “Fırat Kalkanı” ile “Barış Pınarı” harekât bölgelerinin arasında kalan bölgenin 30 km derinlikte birleştirilmesi, makul bir yol olacaktır.

Son saldırıyla birlikte, Sayın Genel Başkanımızın 06.08.2012 tarihinde ifade ettiği, “Batı ucu Afrin’den başlayan, Doğu ucu Kandil’e uzanan hilâl şeklinde güvenlik kuşağı oluşturma” önerisinin bir kez daha kesin bir çözüm olduğu anlaşılmıştır.

Memnuniyetle görülmektedir ki Genel Başkanımızın söz konusu önerisi ile Cumhur İttifakı’nın bu konudaki yaklaşımı, tam anlamıyla örtüşmektedir. Bu da en çok teröristlerin, destekçilerinin ve arkasındaki gizli-açık güçlerin korkulu rüyasıdır. 6 yılı aşkın süredir yaşanan gelişmeler, korkulu rüyanın gerçeğe adım adım dönüştüğünü göstermektedir. Türk Devleti’nin bu yöndeki kararlılığı, Türk Milleti’nin en büyük güvencesidir. Söz konusu kararlılık, terörizmin korkutma, yıldırma, sindirme gibi amaçlarına da geçit vermemektedir. Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kararlığından aldığı güçle terörizmin her türüne karşı genel olarak bir irade bütünlüğü göstermektedir.

Bununla birlikte, Türk Milleti’nin irade bütünlüğüne engel olan, olmaya çalışan, bahsi geçen çelikten tutumu sulandıran muhtelif kişiler, gruplar ve tüzel kişiler de bulunmaktadır. Unutulmamalıdır ki Tarih, silinmez ve kaybolmaz bir arşive sahiptir. Bugünlerde tuttuğu kayıtlar da şaşmaz hükmünü vereceği günler için en önemli delilleri teşkil edecektir.