YUSUF HALAÇOĞLU

Meclis Konuşması : 30 Haziran 2012

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU30 Haziran 2012Belge Sahibi :

 

 

KAYSERİ MİLLETVEKİLİ PROF.DR. YUSUF HALAÇOĞLUNUN

“CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

 İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ” İLE İLGİLİ TBMM’DE YAPTIĞI KONUŞMALAR

30.06.2012

Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 47’nci maddesinin metinden çıkarılması konusunda söz almış bulunuyorum.

Hepimizin bildiği gibi Danıştay, 10 Mayıs 1868 yılında Sultan Abdülaziz’in “Şûrayı Devlet” adı altında kurduğu kurumun devamı olarak bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde görev yapmaktadır.

O tarihte çıkarılan bu Şûrayı Devletin görev alanları şunlardır: Tabii ki, herkesin bildiği gibi yine, her kanun muhakkak ki, bir ihtiyaçtan doğar ve ihtiyaç olmadan bir yasa çıkarılmaz. Osmanlı Devleti’nde de özellikle kanunlar ve nizamnameleri tetkik ve tanzim alanında, yine devletle halk arasındaki, yöneticilerle halk arasındaki problemlerin çözümü alanında, yine devlet memurlarının durumlarını araştırma ve bunların yine Hükûmetin, o zamanki yönetimin aralarında meydana gelen sorunlarda mahkeme olarak kurulmuştur.

Bu mahkeme, 1922 yılına kadar aynen devam etti. 1927 yılında tekrardan ihdas edildi ve 1961’de önemli bir yasa değişikliğine uğradı. Burada da mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığını ve yürütmeye karşı onların bağımsızlığını koruyabilmek için bir madde eklendi.

Bugün Danıştay Kanunu’na baktığımız zaman ki, bunun en son değişikliği 25/02/2011 yılında meydana gelmiştir ama bir yasa düşünün ki, bir yıl geçmiş olmasına rağmen kanunlarının değiştirilmesi, enteresan olan şey, 25 geçici maddeye sahiptir. Bugün 2 geçici madde daha konmaktadır ve 27 geçici maddeyle yürütülebilecek bir kurum düşünülmektedir.

Değerli milletvekilleri, şimdi burada, tabii ki adaleti yönetenlerin, ki bilhassa Adalet Bakanının sırtına çok önemli bir yük yüklenmektedir. Bu yük, sizlerin sırtına yüklenen yükten biraz daha önemli. Ama ne yazık ki, bu türden, adaleti yerine getirmek isteyen bir bakanlığın geçici maddelerle bir şeyi yürütmeye kalkışması, bir kanunu geçici maddelerle, bir kurumu geçici maddelerle yönetmeye kalkışması ne kadar doğru olabilir?

Ama, şurasını özellikle belirteyim, efendim, idari dava kurullarının oluşturulmasında kimin bunların üyelerini tespit ettiği konusu pek fazla, doğrusunu isterseniz önem taşımıyor. Şundan dolayı önem taşımıyor: Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu çıkarılırken şöyle bir madde vardı, burada da dile getirmiştim. Bir bilim kurulunun yönetim kurulunun toplanması Bakanlar Kurulunun isteği üzerine yapılıyorsa ve burada alınan kararlar Resmî Gazete’de yayınlanıyorsa buna “ilim kurulu” denmesi mümkün değil. Aynı şekilde, sizce, Danıştay gibi -biraz önce söylediğim tarzda- Hükûmetle, yürütmeyle halk arasında veya yargıyla yasama arasındaki veya yürütme arasındaki problemleri çözmek için oluşturulacak bir idari mahkemenin üyelerinin daha geniş bir platformda, doğrudan doğruya, genel kurul yerine başkanlar kurulu tarafından seçilmesi ne kadar doğru olabilir? Çünkü, eğer siz hukuku siyasallaştıracak olursanız, bunun sonucu, maalesef “Adalet mülkün temelidir” ifadesini, her yerde gördüğümüz sistemi alaşağı edersiniz. “Mülk” dediğiniz nedir? Malınız mülkünüz değil, devlettir, devletin ülkesidir, devletin ülkesi ve milletidir. Siz “Adalet mülkün temelidir.” derken devletin
ülkesini ve milletini adaletle yönetmezseniz, sonucu o devletin hüsrana uğraması demektir, halkın hüsrana uğraması demektir.

Bu bakımdan, biz bu maddenin düzeltilmesini, kaldırılmasını istiyoruz ve geçici maddelerle yasa çıkarılmamasını istiyoruz.

Bugün çıkarılan yasa, çeşitli kesimlerin istekleri doğrultusunda, onların vicdanlarını rahatlatacak bir nitelik taşıması gerekir. Eğer çıkarılacak yasalar halkın vicdanında taraftar bulmamışsa, o yasanın adaleti yerine getirdiği düşünülemez.

Nitekim, adaletin tesisinde birinci derecede muhakkak ki yasalar önemliyken, yasaları uygulayan yetişmiş, liyakat sahibi kimselerin de yetiştirilmesi gerekir. Dolayısıyla, Osmanlı Devleti’nde “kadı” adını verdiğimiz, “hükmeden, karar veren” anlamına gelen, devletin bugünkü anlamda hâkimleri, yargıçları olan kimselerin nitelikleri çok ciddi şekilde değerlendirilmiş, medreseden özel olarak yetiştirilmiş ve atamaları sırasında belli bir sınavdan geçirildikten sonra atama yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bugün içinde bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde, ilginçtir ki, bu saatlere kadar görev yapmaya çalışan Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli milletvekillerinin birçoğunun Mecliste bulunmadığını görüyoruz. Karar yeter sayısı istendiği zaman hemen koşup dışarıdan insanları çağıran, dışarıdan karar yeter sayısı için Meclise giren değerli milletvekilleri, öncelikle kendilerine saygı duymayan kişiler olarak görülmektedir çünkü her şeyden önce Türkiye Büyük Millet Meclisine onları gönderenler yüce Türk milletidir. Temsil ettikleri millete olan saygısızlıkları bir yana, kendilerine saygısızlık yaptıkları gibi, diğer, buraya katılan ve burada yer alan milletvekillerine de saygısızlık yapmaktalar, aynı zamanda kanunun temsilcisi pozisyonunda olan Adalet Bakanına saygısızlık yaptıkları gibi, Meclisin Başkanına da saygısızlık yapmaktalar.

Her şeyden önce şunu düşünün: Osmanlı Devleti bir demokratik devlet değildir, hükümdarlıkla yönetilen bir devlettir. Osmanlı Devleti’nde bile kadılar bir mahkemeyi görürlerken görevden alınmazlar veyahut da yasa değişikliğine uğramaz o dava. Siz Osmanlı Devleti kadar bile olamıyorsunuz. Bunu söylediğimiz zaman bozuluyorsunuz. Niye kızıyorsunuz? Neden, neden…

Teokratik devlette bile olmayan bir şeyi siz yapıyorsunuz, yapmayın. Yani Türkiye’yle karşılaştırın. Türkiye’de ne yapılıyor? Türkiye’de dava görülürken yasa çıkarıyorsunuz, doğru bir şey mi? Kendi vicdanınızda düşünün, bu kadar basit düşünün. Dava görülürken hâkim değiştirilir mi? Değiştirilmez. Bu, vicdanınıza uyuyor mu? Uymaz. “Adalet” diyorsunuz, “Adalet mülkün temelidir.” diyorsunuz; o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin her şeyden önce kendi değerini kendisinin ortaya koyması gerekir. Siz isterseniz kabul edin isterseniz etmeyin. Yani bunu belli bir siyasi görüş içerisinde düşünüyorsanız kabul etmeyebilirsiniz ama siyasi düşüncelerinizden arının, o zaman bunun doğru olmadığını siz de kabul edeceksiniz. Yani dava görülürken herhangi bir şekilde konuşulmayacağını söylerken ama dava görülürken yasa çıkarıp değiştiriyorsanız o konuyla ilgili, bu, hangi adalete, hangi hukuka sığar, söyleyin.

 

YUSUF HALAÇOĞLU Tarafından Yapılan Meclis Konuşmaları

TÜRKÇE DIŞINDA BİR BAŞKA DİLDE SAVUNMA

Bir ülkede kendi içinde bile 21 Aralık 2012Detay İçin Tıklayınız

10 KASIM

Atatürk'ün, h10 Kasım 2012Detay İçin Tıklayınız

YEREL YÖNETİMLER YASASI

Bunu17 Ekim 2012Detay İçin Tıklayınız

BALKAN SAVAŞLARI

Tarihte gördüğümüz gibi bir d09 Ekim 2012Detay İçin Tıklayınız

YARGI PAKETİ

Adalet iktidarla veya muhalef01 Temmuz 2012Detay İçin Tıklayınız

YARGI PAKETİ

Aslında istiklal mahkemeleri 01 Temmuz 2012Detay İçin Tıklayınız

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

“Mülk” dediğiniz 30 Haziran 2012Detay İçin Tıklayınız

İNSAN HAKLARI KURUMU

Bu kurumun gerçek işlevini ye20 Haziran 2012Detay İçin Tıklayınız

İNSAN HAKLARI KURUMU

Bu kurumun gerçek işlevini ye20 Haziran 2012Detay İçin Tıklayınız

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU

Dolayısıyla, 14 Haziran 2012Detay İçin Tıklayınız

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU

Bu sistemi ku13 Haziran 2012Detay İçin Tıklayınız

YABANCILARA MÜLK SATIŞI

Bakın, ülkenin yüzde 10&rsquo03 Mayıs 2012Detay İçin Tıklayınız

YABANCILARA MÜLK SATIŞI

Yarın da bunun huzuru mahşerd02 Mayıs 2012Detay İçin Tıklayınız

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU

Değerli milletvekilleri, düşünün ki bir ülk22 Mart 2012Detay İçin Tıklayınız

Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi

Sadece bu dünyada değil, öbür dünyada Allah’a karşı da sorumluluğunuzu göreceksiniz. Bu toplumu, bu milleti bu hâle sokmak hakkı kimse tarafından size verilmemiştir

16 Şubat 2012Detay İçin Tıklayınız
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı

“Anayasa” dediğimiz yasa, kanunların üstünde olan yasalardır. Bir kanunla Anayasa’yı değiştirmeniz veya Anayasa’nın üstüne çıkmanız mümkün değildir

19 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
Türkiye'nin kapalı Maraş bölgesini Rumlara verme gibi bir düşüncesi tamamen uluslararası hukuka aykırıdır

Vakıf emlak yağmasının önemli bir bölümünü oluşturan ve 1913 yılında gasbedildiği tespit edilen Kapalı Maraş bölgesindeki taşınmazlar Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa vakıflarına aittir. Bununla ilgili belgeler, on sene önce Maraş bölgesinde bir otel

04 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
KKTC'NİN SU İHTİYACININ KARŞILANMASI

1571’de Kıbrıs’ın04 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşma

Türkiye’nin Türk cumhuriyetleriyle maalesef son zamanlarda yakından ilgilenmediğini görüyoruz ve Hükûmet Programı’nda bu konuda ciddi maddeler yer almamaktadır

03 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
SOYKIRIM İDDİALARI

Katillere saldıranlar bile idam edilmiş.

22 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız
Atatürk Kültür Dil ve Tarik Y. Kur, Atatürk Araş. Mrk. AKM, TDK, TTK Bütçeleri

Hem “Tümüyle askerî darbe kanunlarından ve Anayasası’ndan kurtulalım.” diyeceksiniz  hem de o dönem kanunlarından daha kötü bir kanun hazırlayacaksınız. Aslında yapılması gereken Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumu ile Tür

09 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız
2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU

Dünyanın hiçbir ülkesinde, bi09 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız

Gündem Dışı Konuşma

Kayseri Milletvekili Halaçoğlu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki terör olaylarıyla ilgili konuştu

15 Temmuz 2011Detay İçin Tıklayınız
DİYARBAKIR SİLVANDA ŞEHİT OLAN 13 ASKERİMİZ

Tarihçi kimliğimle de şunu özellikle belirtmek isterim, Atatürk’ün sözü: “Tarih, ihtiyatsızlar için merhametsizdir.”

15 Temmuz 2011Detay İçin Tıklayınız