Meclis Konuşması : 27 Haziran 2012
27 Haziran 2012 Tarihinde TBMM Genel Kurulunda Torba Yasa Kanun Tasarısı Görüşmeleri Esnasında Gündeme Taşıdığı Konular Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Yine, konu ve amaç bütünlüğü olmayan, içerik itibarıyla aralarında hiçbir bağlantı bulunmayan birçok mevzuatta düzenleme yapan bir torba kanun teklifi ile karşı karşıyayız. Bu Teklif ile; hane içindeki kişi başına düşen geliri aylık net asgari ücretin 1/3 ünden az olan kişiler sigortalı olsa da, emekli aylığı alsa da sosyal yardım kapsamına alınmaktadır. Temmuz 2012 itibariyle net asgari ücrete göre, hane içindeki kişi başına düşen geliri 246,6 liranın altında kalan, yani, 4 kişilik bir aileye göre 986,4 liranın altında geliri olanlar kapsama girmektedir. Tabii ki, çocuk sayısı arttıkça daha yüksek geliri olan aileler de kapsama girmektedir. Bu kıstasın adaletli olduğu söylenemez. Uygulamada birçok şikayetle karşılaşılacağı şimdiden görülmektedir. Doğru olan ailelerin birey sayısına göre asgari geçim tutarının belirlenerek buna göre sosyal yardım kapsamının tespit edilmesi ve fakir kütüğünün oluşturulmasıdır. Esasen, fakrü zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan, sigortalı olmayan ve emekli aylığı almayan vatandaşlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun amaç ve kapsamına girmektedir. Dolayısıyla Kanunun amaç ve kapsamına da tezat bir düzenleme yapılmaktadır. O nedenle Kanunun tümüyle gözden geçirilmesi gerekmektedir. Burada dikkat çeken; AKP iktidarının vatandaşlarımızı yoksulluğa mahkum ettiğini, fakrü zaruret içinde bıraktığını, bir torba kömüre, bir paket makarnaya muhtaç hale getirdiğini zımnen kabul etmesi ve bunu kanun maddesi olarak düzenlemek zorunda kalmasındır. Nitekim devletin kurumu olan TÜİK ve Merkez Bankasının raporları da vatandaşın yoksullaştığını, yoksulluğun yanında borç batağına girdiğini teyit etmektedir. TÜİK araştırmalarına göre vatandaşın yaklaşık üçte ikisi maddi yoksunluk içinde olup; yüzde 87,5’u evinden uzakta bir haftalık tatili ekonomik nedenle yapamamaktadır. Merkez Bankasın raporlarına göre de AKP İktidarı boyunca ailelerin geliri yaklaşık 3,4 kat artarken borçları 37,6 kat artmıştır. Daha geçtiğimiz günlerde Konya Valiliğinin önünde intihar eden vatandaşımızın yanında 26 bin TL borcu olduğunu gösteren kredi kartı hesap ekstresi bulunmuştur. Dolayısıyla, Türkiye’nin büyüdüğü, zenginleştiği, kişi başına gelirin 10 bin doları aştığı sözlerinin laftan ibaret olduğu görülmektedir. Tabii ki büyüyüp zenginleşenler de var. AKP döneminde kaçakçılar, vurguncular, faizciler, tefeciler, rantiyeciler ve yandaşlar köşe olmuştur. Asgari ücretliler, emekliler, işçiler, memurlar, esnaf, çiftçiler ve köylüler ise fakirleşmiş, sosyal yardıma muhtaç hale gelmiştir. Bu Teklifte yapılan düzenleme de bu durumun kanunen tescili anlamına gelmektedir. Afetlerden zarar görenler de sosyal yardım kapsamına alınmaktadır. Afetten zarar görme hususunun 3294 sayılı Kanun kapsamına alınması doğru değildir. Afet konusunu içeren ilgili kanunlarda iyileştirme yapılması daha doğru olacaktır. AKP Hükümeti afetten zarar gören çiftçilerimizin zararını telafi etmediği gibi, ayrımcı uygulamalar da yapmaktadır. Son bir yıl içerisinde don, sel, kar basması, kum fırtınası, kuraklık gibi afetler nedeniyle Konya’nın birçok ilçesinde çeşitli tarihlerde afetler yaşanmış, ancak çiftçilerimizin hasarları telafi edilmemiştir. Bu ay içinde yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile don nedeniyle ürünleri yüzde 30’un üzerinde hasar gören patates üreticilerine dekar başına 300 lira destek verilmiş, ancak Güneysınır ilçemizde yüzde 95’e kadar hasar olduğuna dair resmi tespitler bulunmasına rağmen dikkate alınmamış, Emirgazi, Karatay ve Seydişehir ilçelerimizde hububat ve patateste don ve kuraklık nedeniyle büyük hasar olmasına rağmen Kararname kapsamına alınmamıştır. AKP Hükümetinden ayrımcı uygulamalara son vermesini ve afetten ürünleri hasar gören çiftçi ve köylümüze bir an önce sahip çıkmasını talep ediyorum. Değerli Milletvekilleri Teklif ile şehit yakınları ve gaziler de sosyal yardım kapsamına alınmaktadır. Şehit yakınlarını ile gazileri sosyal yardıma muhtaç hale getirmesi AKP Hükümetinin en büyük ayıbıdır. Sözler de verilmiş olmasına rağmen, şehit yakınları ile gazilerin özlük haklarının iyileştirilmesi, haklarının genişletilmesi ve aralarındaki adaletsiz uygulamaların giderilmesi için gerekli düzenlemeler bugüne kadar yapılmamıştır. İstismarda hız tanımayan AKP referandum sürecinde özel ayrımcılık yapacağım diye gazileri, şehit yakınlarını aldatmıştır. Sosyal yardım kapsamına almak mıydı, verdiğiniz sözler? Kömür vererek mi özel ayrımcılık yapacaksınız? Bu durum, AKP zihniyetinin istismar ve ikiyüzlü siyaset anlayışının bariz göstergelerinden birisidir. Şehit yakını ve gazilerin aylıklarının iyileştirilmesi, şehit yakını ve gaziler arasında adaletsiz ve ayrımcı uygulamaların düzeltilmesi, iş imkanının 2’ye yükseltilmesi, şehidin anne ve babasına yaş ve muhtaçlık şartı aranmaksızın aylık bağlanması, şehit ve gazi çocuklarına üniversite kontenjanı verilmesi, şeref aylığının başka bir gelir veya aylık alınıp alınmadığına, ya da bir işte çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın kesintisiz ve tam olarak ödenmesi, konut kredisinden yararlanma gibi konularda MHP olarak onlarca kanun teklifi verdik. Gelin oy birliğiyle bu konuları bu Teklife dahil edelim. Bu onuru hep birlikte yaşayalım. Şehitlerimizin emanetlerine ve gazilerimize hep beraber sahip çıkalım. Özellikle iktidar sorumluluğu olan AKP grubuna sesleniyorum. Biz MHP olarak şehit yakınlarımız ve gazilerimizin sorunlarına çözüm getirmeye her zaman olduğu gibi şu anda da varız. Bu Teklif bir fırsattır. Gelin verdiğiniz sözlerin yerine gelmesi için vesile olalım. Yoksa Başbakan ve bakanlar, Meclis kapanmadan çıkacak diye yine mi aldattılar? Başka verilen sözler de yerine getirilmemiştir. AKP Hükümeti sürekli umut tacirliği yapmaktadır. Başta belediyeler ve il özel idarelerinde olmak üzere sözleşmelilere kadro sözü veren Sayın Başbakan değil miydi? Sözleşmelilere kadro çalışması yapıldığını açıklayan, “Başbakan Erdoğan'ın bu konuda bir televizyon kanalında bir ifadesi olduğunu söylediler. Bende bu konuda konuyu Başbakanımıza aksettirdim. Ve O da konu hakkında çalışma yapmamızı söyledi. Önümüzdeki Bakanlar kurulunda bu durumu gündeme getirebiliriz. 'diyen Çalışma Bakanı nerede? 4/C mağdurlarına kadro sözü verenler, 4/C’lilere aile yardımı verileceğini söyleyen Sayın Hayati Yazıcı nerede? “Taşeron işçileri köle gibi. Bu kabul edilemez.” diyerek iyileştirme için çalışma başlatıldığını söyleyen Çalışma Bakanı nerede? Kadroya geçemeyen geçici işçilerin durumuna üzülen ‘Bu geçici işçi kardeşlerimizin sorununu çözmek inşallah yine bizlere nasip olur’ diyen Sayın Başbakan nerede? Yıllardır Muhtar maaşlarının iyileştirileceği sözünü veren AKP Hükümetlerinin tüm içişleri bakanları, “Ben de emekli olursam herhalde bir köyde muhtarlığa aday olabilirim.” diyerek Köy Kanununun çıkacağına yönelik umut veren Sayın Bülent Arınç nerede? 2007 seçimlerinden bir hafta önce 15 Temmuz 2007 tarihinde bir televizyonda yaptığı açıklamada, seçimden sonra ilk masaya yatırılacak konunun "Polislerin Özlük Hakları" olduğunu söyleyen Sayın Başbakan nerede? Verilen sözlerin hepsi arşivlerde kayıtlı, ancak bu yasama yılının da sonuna geldik, bizzat başbakan ve bakanlar tarafından verilen sözler yine bir başka bahara kalmıştır. Değerli Milletvekilleri Bu Kanun Teklifi ile TÜBİTAK ve ÖSYM Başkanlığına şirket kurma, kurulmuş şirketlere ortak olma yetkisi verilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığına 25 müşavir, Sanayi Bakanlığına 10 müşavir, YURTKUR’a 5 müşavir, ÖSYM Başkanlığına 5 müşavir kadrosu ihdas edilmekte, bazı bakanlık ve kurumlarda yeni birimler oluşturulmaktadır. Şu AKP zihniyetine bakın ki bir taraftan kendilerine hoyratça müşavirlikler dağıtıp, yeni arpalıklar oluştururken, bir taraftan da ilçelerde vatandaşa hizmet eden askerlik şubelerini ve adliyeleri birer birer kapatmaktadır. Adliyelerin kapatılması işlemi tam bir rezalete dönüşmüştür. Başlangıçta 218 adliyenin kapatılacağı ifade edilirken, HSYK’nın 15 Haziran 2012 tarihli kararıyla 146 adliye kapatılmış, ancak Adalet Bakanının müdahalesi sonucu HSYK geri adım atarak 22 Haziran 2012 tarihli kararı ile kapatılan adliye sayısını 102’ye düşürmüştür. HSYK AKP’nin çiftliği haline mi gelmiştir? Bir haftada ne olmuştur? Aldığı kararı neden değiştirmiştir? Hangi etkili ve yetkili AKP lilerin tesiri olmuştur? HSYK 22 Haziran 2012 tarihli kararında, “coğrafi şartları, nüfusu, güvenlik ve iş durumları ile birleştirilen adliyelere olan uzaklık ve ulaşım imkânlarını dikkate aldım” diyor. Peki bir hafta önceki kararda neyi dikkate almıştınız? Adliyesi kapatılan Hüyük ilçemizin Beyşehir’e uzaklığı bazı köyleri itibariyle 50 kilometreye kadar varmakta, Emirgazi ilçemizin Konya’ya uzaklığı da 60 kilometreden fazladır. Hüyük adliyesinin iş yükü, kapatılması iptal edilen 44 adliyenin bile 23’ünden daha fazladır. Dolayısıyla ortaya konulan gerekçeler doğru değildir. Nüfus itibariyle çok daha küçük, iş durumu çok daha az, il merkezine veya bir başka ilçeye daha yakın birçok ilçede adliye kalırken Hüyük ve Altınekin adliyeleri neden kapatılmıştır? Hüyük’lü ve Altınekin’li hemşehrilerim bunun hesabını sizden soracak. İlçeler arasında ayrımcılık yapanların ve buna seyirci kalanların yakasına da elbette yapışacak. AKP’nin amacı vatandaşa hizmet etmek mi, yoksa vatandaşa hizmet eden kurumları kapatmak mı? Askerlik şubelerini kapat, adliyeleri kapat, şimdi de sıra belde belediyelerinin kapatılmasında. Zaten kapatacağım diye belediye başkanlarımızın yetkilerini de gasp ettiniz. Ama biliniz ki, Vatandaş da AKP’nin defterini bir daha açılmamak üzere kapatacaktır. Hele ki, Habur’da teröristlerin ayağına gidip mahkeme kurarken, ilçesindeki mahkemeyi kapatanları vatandaş asla unutmayacak ve affetmeyecektir. Değerli Milletvekilleri Bu Teklifin can alıcı maddesi 39 uncu maddedir. Bu madde ile Sayıştay Kanununun 35 inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütçe hakkının kullanımına ve denetim görevini yerine getirmesine katkılar sunan çok önemli bir anayasal kuruluştur. Ancak, Teklif ile Sayıştay denetimi göstermelik bir hale dönüştürülmektedir. Sayıştay denetimi etkisizleştirilmekte, denetimden kaçılmaktadır Sayıştay bağımsız dış denetim kurumu olmaktan çıkarılmakta, bakanlık, hatta denetlenen kurumun denetim birimi konumuna sokulmaktadır. Denetim raporlarının içeriği sınırlanarak, denetlenen idarelerin uygun görmediği bir denetim raporu düzenlenmesi, imkansız hale getirilmektedir. 6085 sayılı Sayıştay Kanunu TBMM tarafından 5 Aralık 2010 tarihinde kabul edilmiş olup, yürürlüğe gireli bir buçuk yıl olmuştur. Sayıştay daha bu Kanuna göre yaptığı denetimleri tamamlamamıştır. Henüz ortada Sayıştay denetim raporu bulunmamaktadır. Halihazırda, denetim elemanları tarafından hazırlanan denetim raporu taslakları denetlenen kurumlara gönderilmiş olup, bu kurumların cevabına göre oluşturulacak nihai taslaklar ilgili Sayıştay dairelerine gönderilecek, daireler bu taslak raporları değerlendirecek ve daha sonrada yine Sayıştay üyelerinden oluşan Rapor Değerlendirme Kurulu tarafından taslak rapor değerlendirilip son şeklini aldıktan sonra denetim raporuna dönüşmüş olacaktır. Dolayısıyla yeni Sayıştay Kanununa göre denetim süreci tamamlanmış değildir. Bu nedenle bir yanlış yada eksik uygulamadan bahsetmek mümkün değildir. Bu durumda teklifte yer alan hususların bir ihtiyaçtan doğduğunu söylemek de mümkün değildir. O halde neden korkuyorsunuz? Gocunduğunuz konular mı var? Bu telaşınız nedendir? Yapılan düzenleme ile Sayıştay’ın bağımsız daire ve kurullarının yapması gereken rapor değerlendirme işlevi; sicil, disiplin, terfi yönünden Başkanlık etkisinde ve emrinde olan denetçilerin oluşturduğu komisyonlara devredilmektedir. Denetimde fiilen yer almayan kişilerden “süzgeç” komisyonlar oluşturulmaktadır. Sayıştay Kanunu hükümlerine göre Sayıştay üyelerinden oluşan bağımsız daireler ve Rapor Değerlendirme Kurulu varken, raporların bu kurullara gelmeden Başkanlık bünyesinde ön elemeye tabi tutulması denetimin bağımsız ve tarafsızlığını ortadan kaldıracaktır. Yine, ilama konu olması gereken kamu zararına ilişkin denetim raporlarının, ilgili Sayıştay dairesi tarafından yargılanmadan önce ön inceleme ve ayıklanmaya tabi tutulması, yargı dairelerini işlevsiz kılacak ve denetçilerden oluşan bu komisyonları dairelerin üzerinde bir yetki ve konuma getirmiş olacaktır. Yapılan düzenleme ile denetimin kapsadığı iş ve işlemler ile bunlardan ilgili mevzuatına uygun olduğu tespit edilen hususlara da raporda, yer verilmesi hükme bağlanmaktadır. Denetim raporları adı üzerinde, faaliyet raporu değildir. Mevzuata uygun işlemlere denetim raporunda yer verirseniz kurumların tüm faaliyetlerini rapora yazmanız gerekir ki, böyle bir denetim raporu olamaz. Yine, bir denetimde tespit edilemeyen kanuna aykırı bir işlemin, bir yolsuzluğun, sonraki bir denetimde tespit edilmesi halinde, o konuda rapor düzenlenmesinin yasaklanmasını öngören düzenleme, asla kabul edilemez. Böyle bir denetim anlayışı olamaz. Yapılan düzenleme ile “gerekliliği, ölçülülüğü, etkililiği, ekonomikliği, verimliliği ve benzeri gerekçelerle uygun bulunmadığı yönünde görüş ve öneri içeren yerindelik denetimi sayılabilecek denetim raporu düzenlenemez” denilmektedir. Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılması, hesap verebilirliğin ve malî saydamlığın sağlanması hususuna ilişkin hükümler; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 1 inci ve 68 inci maddelerinde, Sayıştay Kanununun 1 inci, 7 nci ve 35 inci maddelerinde açık bir ifade ile yer almakta, Bakanların, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda Başbakana ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu oldukları belirtilmektedir. Bütün bu hükümlere rağmen etkililik, ekonomiklik ve verimlilik ilkeleri yönünde görüş ve öneri içeren rapor düzenlenemeyeceğine ilişkin düzenleme yapılması tam bir çelişki ve karmaşaya neden olacaktır. Denetim elemanı kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılması konusunda rapor yazabilecek mi, yazamayacak mı? Birçok maddede, hatta aynı madde hem yaz, hem de yazamazsın diyor? Gel de çık işin içinden. Modern denetim kavramlarını kanunla yerindelik kapsamında değerlendirmek, uluslararası standartlar ve genel kabul görmüş çağdaş denetim anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Sonuç itibariyle bu düzenleme; AKP zihniyetinin kamu kaynaklarını etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanmadıklarının da itirafıdır. AKP Hükümeti TBMM’ne hesap vermekten kaçmaya yönelik düzenleme yapmaktadır. Hesap verme korkusuyla denetimden kaçış için zemin aramaktadır. Kaçacak delik aramaktadır. Bunun başka bir izahı bulunmamaktadır. Biliniz ki, hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın, hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın, denetimden kaçamayacaksınız, yargı önünde hesap vermekten kurtulamayacaksınız çıkardığınız kanunlar buna engel olamayacaktır. Korkunun ecele faydası yoktur. Devleti yağmalayan, kul hakkına el uzatan, bütün soyguncu ve vurguncuların yakasına yapışılacaktır. Yetim hakkı yiyenlerden, devleti soyanlardan mutlaka bir gün hesap sorulacaktır. Bu hesabı sormak ta Cenab-ı Allah’ın izniyle MHP’ne nasip olacaktır. Değerli Milletvekilleri Bu Teklif ile; dava açma hakkı kısıtlanmakta, yargıdan kaçılmaktadır. Teklifin 4 üncü maddesinde, seçimlerin bittiği tarihten itibaren, seçim suçlarından doğan kamu davası açılarak kovuşturma yapılması için öngörülen 2 yıllık süre 6 aya indirilmektedir. Dolayısıyla seçim suçu işleyen kişiler hakkında dava açma süresi kısaltılmaktadır. Kamuda görev yaparken atılan imzaların yılar sonra hesabı sorulabilmektedir. Bırakın seçim suçu işleyenlere de 2 yıl içinde hesap sorulabilsin. Seçim suçu işleyen yandaşlarınız mı var ki, böyle bir düzenlemeye gidiyorsunuz? Neden, suçluyu koruyorsunuz? Teklifin Geçici 2 nci maddesinde ise “İşsizlik Sigortası Fonu gelirlerinden yapılan vergi kesintileri için dava açılmaz” diyor, Başüstüne! Emriniz olur! Madde bitmedi devam ediyor, ne diyor “görülmekte olan davalarda davayı gören mahkemece, karar temyiz edilmiş ise Danıştayca karar verilmesine yer olmadığına ve vekalet ücretine hükmedilmeksizin tarafların yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına karar verilir” diyor. Nerede yargı bağımsızlığı? Bir hukuk devletinde böyle bir rezalet olabilir mi? Bu düzenleme doğrudan yargıya müdahale olup, Anayasaya aykırıdır. Bu Teklif ile; yine kamu ihale sisteminden kaçılmaktadır. AKP döneminde bugüne kadar kabul edilen birçok düzenlemede olduğu gibi bu Teklifte de 4734 sayılı Kamu İhale Kanunundan istisna kılınan mal ve hizmet alımları bulunmaktadır. Teklifin 26 ncı maddesi ile ÖSYM Başkanlığının kurduğu veya iştirak ettiği şirketten sınav faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik olarak yapılacak mal ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunundan istisna edilmektedir. MUSTAFA KALAYCI Tarafından Yapılan Meclis KonuşmalarıMilliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Konya Milletvekili Sayın Mustafa KALAYCI’nın TBMM Genel Kurulunda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Münasebetiyle partimiz adına yapmış oldukları konuşma. 23 Nisan 201823 Nisan 2018Detay İçin Tıklayınız Şehit Aileleri Ve Gazilerimiz İçin, Mhp’den Çağrı ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİMİZ İÇİN, MHP’DEN ÇAĞRI, 03 Temmuz 2013Detay İçin TıklayınızKONYA GIDA VE TARIM ÜNİVERSİTESİ HAYIRLI OLSUNKONYA GIDA VE TARIM ÜNİVERSİTESİ HAYIRLI OLSUN07 Haziran 2013Detay İçin Tıklayınız TAŞERON İŞÇİLER Kamuda aynı işi yapmakla birlikte, farklı statüde çalışanların memur veya sürekli işçi kadrolarına atanması amacıyla verdiği Kanun Teklifinin gündeme alınması nedeniyle gündeme getirdiği konular 16 Nisan 2013Detay İçin TıklayınızKAMU FİNANSMANI Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada gündeme getirdiği konular 02 Nisan 2013Detay İçin TıklayınızUlusal Petrol Stokumuz Yok, Hükümet Suç İşliyorULUSAL PETROL STOKUMUZ YOK, HÜKÜMET SUÇ İŞLİYOR29 Mart 2013Detay İçin Tıklayınız ŞEHİR HASTANELERİ BASIN AÇIKLAMASI (21 ŞUBAT 2013) (TBMM’nde şehir hastaneleri tasarısıyla ilgili yapılan konuşma) Verilecek yerler babanızın çiftliği, ödenecek paralar da babanızın paras21 Şubat 2013Detay İçin Tıklayınız SULAMA BİRLİĞİ VE YERALTI SULARI BASIN AÇIKLAMASI (14 ŞUBAT 2013) (Kuyulara sayaç takılması hakkında TBMM’de gündeme getirilen konular) ÇİFTÇİNİN İFLAHINI KESEN HÜKÜMET, ŞİMDİ DE SUYUNU KESE15 Şubat 2013Detay İçin Tıklayınız SULAMA BİRLİKLERİ ÇİFTÇİLERİN TOKADINI YİYECEĞİNİZ GÜNLER DE GELİYOR Kuyulara ölçüm sistemleri kurulma zorunluluğu bir yıl uzatılmaktadır. 7/6/2011 tarihli Yönetmeliğe göre, çekilebilecek azami su miktarı ölçümünün; ön yüklemeli15 Şubat 2013Detay İçin Tıklayınız PKK TALEPLERİ BİR BİR YERİNE GETİRİLMEKTE PKK TALEPLERİ BİR BİR YERİNE GETİRİLMEKTEDİR Görülmektedir ki, PKK için özel ayrımcılık getirilmekte, terörist başına pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. PKK’nın talepleri bir bir yerine getirilmektedir. Üniter devl30 Ocak 2013Detay İçin Tıklayınız ŞEHİT VE GAZİLER Gazilerimize bağlanan şeref aylığının artırılması ve tam olarak ödenmesi amacıyla verdiği kanun teklifi hakkında TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, siyasi partilerin teklife destek vermesini istedi. 22 Ocak 2013Detay İçin TıklayınızDenetim Etkisin Hale Getiriliyor MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın TBMM Genel Kurulunda gündeme getirdiği konular MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Genel Kurul’da 2013 Me19 Aralık 2012Detay İçin Tıklayınız SERMAYE PİYASASI KURULU HOLDİNG PATRONLARINA 10 YILDIR NE YAPTINIZ? Bildiğiniz üzere 90’lı yıllarda yurtiçinde ve yurtdışında mukim çok sayıda vatandaşımızın, ülkemizin iktisadi ve sanayi kalkınmasına destek vermek amacıyla tasarruflarını farklı yöntemler ile Ho06 Aralık 2012Detay İçin Tıklayınız Mustafa Kalaycı: Bankacılık Kanunu Ve Afetten Zarar Gören Çiftçilerimizin Zararlarının Karşılanması BANKACILIK KANUNU VE AFETTEN ZARAR GÖREN ÇİFTÇİLERİMİZİN ZARARLARININ KARŞILANMASI 25 Nisan 2012Detay İçin TıklayınızMustafa Kalaycı: Toplu Sözleşme Sendika YasasıTOPLU SÖZLEŞME SENDİKA YASASI04 Nisan 2012Detay İçin Tıklayınız EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR-MEMUR MAAŞ ZAMLARIEMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR-MEMUR MAAŞ ZAMLARI29 Mart 2012Detay İçin Tıklayınız Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Aylardır intibak yapılarak aylıklar arasında eşitsizliklerin giderileceği beklentileri boşa çıkan emekli, dul ve yetimlerimiz hüsrana uğramış, umutları ve hayalleri yıkılmıştır 29 Şubat 2012Detay İçin Tıklayınız6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Alacaklarını tahsil edememiş, şantiyelerini, iş makinelerini bırakıp gelen firmalarımızın sorunlarının çözümü için gerekli girişimler yapılarak mağduriyetler giderilmelidir 07 Şubat 2012Detay İçin TıklayınızTaşeron işçilerin sorunlarının görüşülmesiyle ilgili MHP Grup önerisi Evrensel normlardan uzak kalarak kâr mantığıyla fazla çalıştırılan ancak karşılığı ödenmeyen bir nevi kö02 Şubat 2012Detay İçin Tıklayınız YEREL BASININ SORUNLARI İletişim fakültesi öğrencilerinin, öğretimlerinin son bir yılını yerel gazete, radyo ve televizyonlar, KOBİ’lerin halkla ilişkiler birimleri ile kamu kurumlarının basın ile ilgili birimlerinde staj yaparak tamamlamaları projesi hayata geçirilmelidir. 26 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızYerel basının sorunları (Gündem dışı konuşma) Anadolu basınının ciddi, basın ahlakına sahip, tarafsızlık ilkesine bağlı ve objektif bir yayın organı olarak faaliyetlerini sürdürebilmeleri için özel deste 26 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızTürkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun üzerindeki konuşması AKP hükûmetlerince, yıllardır, emekli aylıkları arasındaki adaletsizlik ve eşitsizliğin giderileceği sözü verilmiş ancak emekli, dul ve yetimlerimiz hep hüsrana uğramış, beklentileri boşa çıkmış, umutları ve hayalleri yıkılmıştır 17 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız4 Ocak 2012 TBMM Genel Kurul Konuşması 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARANAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK GÖRÜŞMELERİ ESNASINDA MHP GRUBU ADINA KONUŞMA (TOKİ) 04 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız2012 yılı Bütçesi 24. Maddesi üzerindeki konuşması Her geçen gün sorunları daha da artan taşeron işçilerine Hükûmet bir an önce sahip çıkmalı, çalışma şartları ve ücretleri iyileştirilmelidir 19 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızMustafa KALAYCI: Taşeron İşçiler ve 4-C DEVLETİN BİR ÇOK ASLİ VE SÜREKLİ HİZMETLERİ SÖZLEŞMELİ PERSONEL, 4/C Lİ GEÇİCİ PERSONEL VE TAŞERON ŞİRKET İŞÇİLERİ ELİYLE YÜRÜTÜLMEKTE 18 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız2012 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu 21’inci madde üzerindeki konuşması Bu bütçe tasarısı ile yaşlıya, engelliye yapılacak olan maaş artışı en fazla 5-6 lira olacak. Gelin, hep beraber yaşlılarımızı, engellilerimizi düşük maaşlardan, bu komik zamlardan kurtaralım 18 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız2012 Yılı Bütçesi 23. Maddesi üzerindeki konuşması 4/C’liler üşüyor; Hükûmet onları bu ay ücretsiz izine gönderdi. Bu soğuk günlerde bir ay işsizliğe mahkûm etti. Hepsi ev geçindirip, çocuk okutuyor. Bir ay işsiz kaldıkları şu kış gününde karınlarını nasıl doyuracaklar? 18 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızÖğretmenler hayal kırıklığına uğramıştır Öğretmen yok sayılmıştır, akademik personel yok sayılmıştır. Sayın Bakan, hocalarımızın, öğretmenlerimizin nasıl geçindiğinden haberdar mısınız? Öğretmenler, hocalar gerçekten hayal kırıklığına uğramıştır. 15 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızÇalışma Bakanlığı Genel Kurul Bütçe Görüşmeleri YOKSULLUK VE EMEKLİLER Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi AKP’nin köle çalıştırma anlayışı burada da tezahür etmektedir. Demek istiyorlar ki “4/C’lileri işe aldık, istediğimiz parayı veririz, istediğimiz gibi çalıştırırız, istediğimizi yaparız.” 14 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızVakıflar Genel Müdürlüğü Bütçesi AKP gayrimüslim cemaat vakıfları konusunda sürekli kanunlar çıkarmakta ancak yapılan her düzenleme sonrasında Hükûmetin sırtı sıvazlanırken bir taraftan da düzenlemeler yetersiz görülerek, yeni talepler gündeme getirilmektedir. 09 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız |