Meclis Konuşması : 20 Aralık 2011Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8’inci madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Partim ve şahsım adına muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, Hükûmet, bütçe konusunda hep aynı şeyleri söylüyor yani cemaat ne derse desin imam bildiğini okuyor. “Dokuz yılda bütçe açığını azalttık.” söylem bu yani bütçe görüşmelerine damgasını vuran sözlerden birisi de bu. Yani “Açık azalmadı.” veya “Açık çoğaldı.” diyen var mı? O da yok, en azından biz böyle bir şey söylemedik ama Hükûmet asıl eleştirilere cevap vermiyor değerli arkadaşlar. Evet, bütçe açığı azalıyor ama mesela “Bu bütçe açığını aşırı ithalat artışından kaynaklanan vergilerle karşılıyorsunuz.” diyoruz yani “İthalden alınan katma değer vergileri fazla, hedef fazla, gerçekleşme fazla.” diyoruz, bu konuda gerekli cevabı alamıyoruz. Yine, “Tüketimden alınan dolaylı vergilere fazla yükleniyorsunuz ve vergileri buralardan karşılıyorsunuz.” diyoruz. İşte “Vergi indirimi yaptık.” deniyor, katma değer vergisi örnek veriliyor ancak ÖTV’ye yapılan insafsız zamlardan pek bahsedilmiyor, sadece bugün kısmen de olsa Sayın Bakan bahsetti. Yine, vatandaşların bankalara olan aşırı kredi borçlarından hemen hemen hiç söz edilmiyor ama biz geçen yıl Sayın Bakanın Türkiye’de borçluluk oranının az olduğundan bahsettiğini ve hatta bazı Hükûmet üyelerinin de âdeta vatandaşı borçlanmaya teşvik eden, “Borç yiğidin kamçısıdır.” misali söylemlerle vatandaşın sürekli borçlanmaya teşvik edildiğini biliyoruz ve 600 küsur milyar Türk lirasına bankalara borçları artmış vatandaşın. Elbette bunun da bir vergi geliri söz konusu. Bütçede önemli gelir kalemlerinden birisi de, maalesef, bu vatandaşların borçluluktan ve bunların, bankaların gelirinin artması, tüketime gitmesi gibi nedenlerle dolaylı etkileri söz konusu. Bir de, süreklilik göstermeyen gelirlere çok fazla bel bağlanıyor. Hükûmet dokuz yıldır “Bütçe açığını azalttık.” dediğine göre bizim de en azından bunu dokuz defa tekrarlamamızda fayda diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, Hükûmet yüksek istihdam yaratan bir büyümeden bahsetmektedir. 2002 yılının üçüncü çeyreğinde işsizlik oranı yüzde 9,6; istihdam oranı yüzde 47,4’tür. Lütfen bu yüzde 47,4’ü bir kenara not edelim. İstihdam edilen kişi sayısı da 22 milyon 833 bin kişidir. Bu Sayın Maliye Bakanımızın da ifade ettiği rakamlar ve TÜİK rakamları. Biz de farklı rakamlar kullanmıyoruz, devletin resmî rakamları. TÜİK tarafından 15 Aralıkta açıklanan Eylül 2011 işsizlik rakamlarına göre istihdam edilenlerin sayısı 24 milyon 749 bin ve istihdam oranı da yüzde 46 arkadaşlar. Sayın Bakan da onu söylüyor, TÜİK de onu söylüyor, biz de aynı şeyleri söylüyoruz. İstihdam oranı yüzde 46, işsizlik oranı ise yüzde 8,8 olarak açıklandı. Dolayısıyla, dokuz yıllık AKP döneminde Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 6-6,5 milyon da arttı. Bunu göz ardı edemeyiz değerli arkadaşlar. Nüfus 6,5 milyon artarken çalışan sayısı 1 milyon 860 bin kişi artmıştır. İstihdam oranı ise yüzde 1,4 düşmüştür değerli arkadaşlar. 2002’den 2011’e, TÜİK rakamlarının açıklanmasına göre yüzde 47,4’ten yüzde 46’ya düşmüştür. Değerli arkadaşlar, bunun neresi rekor? Bir de hadiseye bu bakımdan bakmamız gerekir. Eylül 2010 itibarıyla, çalışan 24 milyon 749 bin kişinin 10 milyon 600 bini, yani yüzde 42,8’i de kayıt dışı çalışmaktadır. Bu mu rekor? Belki de kayıt dışılıkta bir rekor olduğundan bahsedebiliriz. Yine, Ağustos 2011’de istihdam oranı yüzde 46,3, istihdam edilenlerin sayısı 24 milyon 884 bin kişi, işsizlik oranı yüzde 9,2 iken, TÜİK tarafından eylül rakamları açıklanıyor, istihdam oranı yüzde 46’ya, çalışan nüfus da 24 milyon 749 bin kişiye düşüyor. İstihdam oranı ve çalışan sayısı düşerken, işsizlik oranı yüzde 9,2’den yüzde 8,8’e nasıl düşmüştür? Hükûmetin de buna bir izahat getirmesinde fayda var değerli arkadaşlar. Hem çalışan nüfus sayısı düşüyor, yani istihdam oranı ve çalışan sayısı düşüyor hem de işsizlik oranı düşüyor ağustostan eylüle göre. Tabii, bazı tahminlerde bulunmak mümkün. Bizim tahminimize göre, tarım mevsiminin sona ermesi bir etken olabilir, okulların açılması rol oynayabilir ve geleneksel olarak da bütün yıllar itibarıyla, ağustostan eylüle doğru iş arayanların sayısında geleneksel olarak bir azalma da söz konusu olabilir ama biz, tabii, Hükûmeti göreve davet ediyoruz. Acaba gerçek sebepler belirlenmiş midir? Onun da açıklanmasını rica ediyoruz. Değerli milletvekilleri, Hükûmet ve Sayın Maliye Bakanı “Yeniden yapılanma.” dediler. Gelir İdaresini ortada bıraktınız. 2005 yılında Gelir İdaresi Başkanlığı kuruldu, deyim yerindeyse, ne tüzel kişiliği var ve pek çok sorunlarıyla -2005’ten bu yana altı yıl geçti- kendi sorunlarıyla, âdeta kaderiyle baş başa bir durumda. Maliye Bakanlığında huzur bırakmadınız. Bunu birkaç defa tekrarladık ve tekrarlamakta da fayda görüyoruz. Maliye personeli, vergi dairesi personeli mağdur edilmiştir, bu mağduriyetin verdiği feryadı arşıâlâyı aşmıştır ancak defterdarların, vergi dairesi personelinin, denetim elemanlarının, gelir uzmanlarının feryatlarına hâlâ kulak tıkanmaktadır. Ben, Sayın Maliye Bakanımızdan, bu feryat eden kesimlerin, çalışanların temsilcilerini bir araya getirerek kendilerinden bir brifing almalarını, bu feryatlarını bir kez daha dinlemeleri rica ediyorum. Şimdi, “Vergi denetimini güçlendiriyoruz.” diyorsunuz ancak şu anda Gelir İdaresi Başkanlığının vergi denetimi ve vergi incelemesi yok değerli arkadaşlar. Tabii, Sayın Bakan “Var.” diyecek ama yok değerli arkadaşlar. Gelir İdaresi Başkanlığının vergi inceleme yetkisi yok, kendisinin uhdesinde vergi inceleme yetkisi yok. Vergi Denetim Kurulu doğrudan Maliye Bakanlığına bağlı. Madem bir Gelir İdaresi Başkanlığı kurdunuz. Gelir İdaresi Başkanlığının vergi inceleme yetkisi de olacak, kendi dairesini teftiş etme, denetleme imkânı olacak. Yani yetkisi olmadığı gibi imkânı da elinden alındı. Yani bugün bir taşra vergi dairesi başkanlığı bir mükellefi inceleyemeyecek, Gelir İdaresi Başkanlığına yazacak –herhâlde ona da bir açıklık getirilir- o, Maliye Bakanlığına. Gelir İdaresinde vergi inceleme yetkisi sadece vergi dairesi müdürlerinde var. Onlar da zaten eylemdeler, perişan edilmiş bir vaziyetteler yani vergi incelemesi yapacak hâlleri de kalmamış ama mevcut vergi incelemelerinin yaklaşık yüzde 38’i de vergi dairesi müdürlerinin imzalarıyla yapılıyor. Bu gidişle taşra gelir uzmanlarına kısmi de olsa inceleme yetkisi vermek zorunda kalacaksınız. Bu hâliyle Gelir İdaresi kendi mükellefini, birimlerini, vergi dairelerini denetleyemez. Neden bu denetim üzerinde durduk değerli arkadaşlar? E, Gelir İdaresi deyince önce denetim akla gelir de ondan, bir. İkincisi, bir yönetim biriminin beş ana fonksiyonundan birisi denetimdir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ERKAN AKÇAY Tarafından Yapılan Meclis KonuşmalarıSosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Bu tasarıda ne adil bir intibak vardır ne kademeli bir düzenleme vardır ne de millî gelir artışına paralel bir pay verilmektedir. Yıllarca geciktirilen bu tasarı beklentilerin çok uzağındadır. Algı ve beklenti ile sonuç arasında uçurum doğmuştur<01 Mart 2012Detay İçin Tıklayınız 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi AKP Hükûmeti kanun tasarılarını çok özensiz bir şekilde hazırlamaktadır. “Ben yaptım oldu.” mantığıyla âdeta zorlama bir şekilde çıkarmaya çalışmaktadır 07 Şubat 2012Detay İçin TıklayınızMHP Grup Önerisi Şu anda, esnaf ve sanatkârımız, finansman yetersizliği içindedir; gelişmiş pazarlara hitap edecek donanımlardan mahrumdur; bilgi ve teknolojideki yeniliklerin getirdiği değişimlere ayak uyduramamaktadır 31 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi Bu kanun hükmünde kararnameler rafine edilmemiş bir petrole benzemektedir. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmeden, petrolü kuyudan çıkardığınız gibi araçların deposuna konulmasına benzemektedir 11 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız2010 Yılı Kesin Hesap Kanunu 8. Maddesi üzerindeki konuşması Maliye Bakanımızdan, bu feryat eden kesimlerin, çalışanların temsilcilerini bir araya getirerek kendilerinden bir brifing almalarını, bu feryatlarını dinlemeleri rica ediyorum 20 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız2010 Yılı Kesin Hesap Kanunu 4. Madde üzerindeki konuşması Bu nasıl bir büyümedir, bu nasıl bir gelir artışıdır ki milyonlarca geniş kitlelerin gündelik hayatına ve gelirlerine bu yansımamaktadır? 20 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız2012 yılı Bütçesi 28. maddesi üzerindeki konuşması Asıl sorun beyana dayalı vergilerin düşüklüğü, dolaylı vergilerin yüksekliğidir. Asıl sorun sigara ve akaryakıttaki kaçakçılıktır. Bu kaçakçılık konusunda Hükûmet resmen acizlik göstermektedir 19 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızMaliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi bütçesi “Eşit işe eşit ücret.” diyerek çıkarılan kararnameler ücret dengesini aşırı bir şekilde bozmuştur. Statü ve mali kayıplara, mağduriyete, karmaşaya, iş barışının ve kurum içi dengenin daha da bozulmasına neden olmuştur 15 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızEğer kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede? Eğer bu kadar zamanda bu kadar istihdam yaratılmışsa, bu istihdam artışının gelir vergisi stopaj artışı olarak yansıması gerekmez mi? Biz bu yansımayı, bu artışı, istihdam artışı nedeniyle sağlanması gereken artışı gelir vergisi stopajlarında göre 15 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız |